Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2011/160 E. 2011/247 K. 29.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/160
KARAR NO : 2011/247
KARAR TARİHİ : 29.04.2011

MAHKEMESİ : KARADENİZ EREĞLİSİ Asliye 1.Hukuk (Aile) Mahkemesi
TARİHİ : 07.12.2010
NUMARASI : 2010/606 E-2010/759 K.

Taraflar arasındaki “Babalık tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karadeniz Ereğlisi Asliye 1.Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin davanın reddine dair verilen 05.12.2008 gün ve 2008/206 E- 473 K.sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 08.07.2010 gün ve 2010/10026-13794 sayılı ilamı ile;
(“…Davacı, davalı H..T..’la 2002-2003 yıllarında nikahsız olarak karı-koca hayatı yaşadıklarını, bu birleşmelerinden İ.. isimli çocuklarının olduğunu, çocuk doğduğunda davalı H…’le ayrılmış oldukları için ve H…’in karşı çıkması nedeniyle çocuğu o dönemde nüfusa kaydettirmediğini, daha sonra arkadaşı olan E..’ın hanesine tescil edildiğini, küçük İ..’nın gerçek babasının E..değil, davalı H..T..olduğunu ileri sürerek; küçük İ…’nın gerçek babası H.. T..’ın üzerine kaydedilmesini, çocuğun velayetinin tarafına verilmesini ve çocuğu için davalının nafaka ödemekle yükümlü tutulmasını istemiştir.
Küçük İ..’nın 05.09.2003 doğumlu olup, davacının evlilik dışı ilişkisinden doğduğu ve bir başkasıyla evli olan dava dışı E..G.’nin hanesine “tanıma senedine” istinaden 30.06.2006 tarihinde tescil edildiği, davacının medeni durumunun ise “bekar” olduğu, küçük İlayda ile dava dışı E..G.. arasındaki soybağının “tanıma” yoluyla kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu hukuki durum karşısında, dava, küçük İ..ile dava dışı E..G.. arasındaki soybağının geçersiz kılınması bakımından “tanımanın” iptali (TMK.md.298), gerçek babanın davalı Hüseyin olduğuna ilişkin istek bakımından da “babalığa” (TMK.md.301) ilişkindir. Çocuğun E..G..ile arasındaki soybağı geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi olanağı yoktur. O halde, mahkemece yapılacak iş, davanın babalığa ilişkin bölümünü tefrik edip, ayrı bir esasa kaydetmek; öncelikle tanımanın iptali davasını sonuca bağlamak, babalık davası bakımından, iptal davasını bekletici sorun yapmak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Davanın tanımanın iptaline ilişkin bölümüyle ilgili olarak da, bu davada husumetin tanıyana yöneltilmesi (TMK.md.298/2), küçüğü, davada temsil etmek üzere 17.07.2008 tarihli kararla atanan kayyımın duruşmaya çağrılarak davaya iştirakinin sağlanması ve göstermeleri halinde tarafların delillerinin toplanması,tanımanın iptali davasının tabii olduğu hak düşürücü sürelerin, davacı ana ve kayyım bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan hususlar gözetilmeden eksik hasım ve eksik inceleme ile hüküm kurulası doğru bulunmamıştır…”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dosya içeriğine göre, küçük İ..’nın 05.09.2003 doğumlu olup, davacının evlilik dışı ilişkisinden doğduğu ve bir başkasıyla evli olan dava dışı E.. G..’nin hanesine “tanıma senedine” istinaden 30.06.2006 tarihinde tescil edildiği, küçük İ..ile dava dışı E.. G.. arasındaki soybağının “tanıma” yoluyla kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere babalık davasının dinlenebilmesi için,çocuk ile üçüncü kişi arasında bir soybağı kurulmuşsa, öncelikle soybağının geçersiz kılınması gereklidir. Aksi halde babalık davası dinlenmez.
Dava dilekçesinin içeriğine bakıldığında, davacının tanıma yolu ile dava dışı E..G.. adına oluşturulan soybağının geçersiz olduğunu ileri sürerek nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ve babalığa hükmedilmesini istediği görülmektedir. Nüfus kaydında baba olarak tescil edilmiş bulunan E. G..’nin davada yer alması kamu düzeni ile ilgili olduğundan, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmemiş olması, davacının tanımanın iptalini istemediği şeklinde yorumlanamaz.
O halde, Mahkemece davanın babalığa ilişkin bölümü tefrik edilip, ayrı bir esasa kaydedilmeli; öncelikle tanımanın iptali davası sonuca bağlanmalı, babalık davası bakımından da, iptal davası bekletici sorun yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Davanın tanımanın iptaline ilişkin bölümüyle ilgili olarak da, bu davada husumetin tanıyana yöneltilmesi (4721 s.TMK.md.298/2), küçüğü davada temsil etmek üzere 17.07.2008 tarihli kararla atanan kayyumun duruşmaya çağrılarak davaya iştirakinin sağlanması ve göstermeleri halinde tarafların delillerinin toplanması, tanımanın iptali davasının tabii olduğu hak düşürücü sürelerin, davacı ana ve kayyum bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Açıklanan hususlar göz ardı edilerek önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının bozma kararında ve yukarıda açıklanan gerekçelerle H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 29.04.2011 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.