Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2011/10 E. 2011/179 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/10
KARAR NO : 2011/179
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16/06/2010
NUMARASI : 2010/159-2010/246
Taraflar arasındaki “Aynen ifa,tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 4.10.2007 gün ve 203-390 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 21.4.2009 gün ve 4697-2810 sayılı ilamı ile onanmışsa da davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine aynı Dairenin 29.1.2010 gün,7117-360 sayılı kararı ile;
“…Davacı vekilince, müvekkiline tahsisli konutun teslimi veya 10.000,00 YTL. Tazminatın ödenmesi istemine ilişkin olarak açılan davada, davacının tek başına dava açamayacağı ve kooperatife karşı yükümlülükler yerine getirilmediği için bu şekilde talepte bulunulmayacağı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin mahkeme kararı, Dairemizin 2008/4697 Esas ve 2009/2810 Karar sayılı ilamıyla, borçlu olan üyenin kooperatife karşı tapu iptali davası açmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, diğer temyiz itirazlarının reddiyle vekâlet ücreti bakımından düzeltilerek karar onanmıştır.
Ancak, her ne kadar dava dilekçesinde “dairenin yaptırılarak teslimi, bu mümkün olmaz ise 10.000,00 YTL tazminat” şeklinde talepte bulunulmuş ise de; yargılama sırasında davacı tarafça açıklanan istemlerin esasen diğer üyelerin konutlarının tamamlanıp kendilerine teslim edildiği halde davacının konutunun yaptırılmadığı iddiasına dayalı olarak, davacının konutunun da yaptırılması ve teslimi, bu mümkün olmaz ise konutun bitirilmesi için gereken giderin davacıya ödenmesi şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davadaki istem, konutun tapusu ile birlikte mülkiyetinin davacıya teslimi değildir. Tahsis anlamında dairenin teslimidir. Terditli ikinci istem de konut bedeli yerine tazminat değil, konutun tamamlanması için gereken paranın ödenmesi istemidir. Bu durumda davadaki istem, esasen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi kapsamında olup, anılan hükme göre kooperatif ortaklarının kabul edilen esaslar dahilinde hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Diğer üyelerin konutları tamamlanıp teslim edilmiş ise davacının da dairesinin bitirilip teslimini istemek hakkıdır. Kooperatifin aidat alacağının bulunması, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16 ve 27. maddesi uyarınca ihraç prosedürü uygulamadıkça, kooperatifin kuruluş amacı olan konut teslimi yükümlüğünü ortadan kaldırmaz. Kooperatifin alacağını ayrıca tahsil etmesi her zaman mümkündür. Buna göre mahkemece, davadaki iddianın bu ilkelere göre değerlendirilmesi gereklidir. Bu nedenle, yazılı gerekçelerle davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru olmadığından, davacı vekilinin karar düzeltme istemi yerinde görüldüğünden kabulü ile, Dairemizin 21.04.2009 tarih 2008/4697 Esas ve 2009/2810 Karar sayılı onama ilamı kaldırılarak, hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre ise vekalet ücretine ilişkin temyiz isteminin incelenmesine yer olmadığına…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kooperatif konutunun aynen teslimi, olmazsa bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Davacı,davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 1998 yılına kadar aidatlarını ödediğini, 1999 yılı ve sonrasında ise ekonomik zorluk içerisinde olması nedeniyle aidat ödeyemediğini, davalı kooperatifin diğer üyelere ait konutları teslim etmesine rağmen, kendisine ait konutun teslim edilemeyeceğinin bildirildiğini, bu durumun Kooperatifler Yasası’nın 23.maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürüp, emsalleri ile aynı nitelikte konutun yapılarak teslimini, olmazsa 10.000 YTL tazminat ödenmesini istemiş ise de; yargılama sırasında mahkemeye sunduğu 21.5.2007 tarihli dilekçesinde, “Kooperatif alanında müvekkiline ve onunla aynı durumda olanlara ayrılan yerin belli olmadığı gibi, uygun bir alanın da bulunmadığını, davalı kooperatifin yapmakla sorumlu olduğu inşaatların müvekkilinin aidatını ödediği en son ayda (Haziran 1998) hangi seviyede olduğunun genel kurul toplantı tutanaklarından ve davalı kayıtlarından tespit edilerek kooperatifin şu anki halinin ve müvekkile ayrıldığı söylenen yerlerin keşfen belirlenerek, müvekkilinin binasının da aynı seviyeye getirilmesine yönelik olarak aynen ifa taleplerinin kabulüne, olmadığı takdirde kendilerince bu seviyeye getirilmesi için, ödenen aidatlara karşılık gelecek şekilde tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini” istemiştir.
Mahkemece, öncelikle davacıya ait olan ve kooperatife inşaat için verilen arsanın müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, davacının bu arsada tek başına malik olmadığı, kooperatif üyeliğinin ise, arsadan bağımsız ve iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunduğu, davacının tek başına talepte bulunmasının mümkün olmadığı gibi, kooperatife karşı bugüne kadar edimini yerine getirmeyen davacının, edimini yerine getiren diğer kooperatif üyeleri ile eşit muamele talep etmesinin de aynı ölçüde yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece, karar önce düzeltilerek onanmışsa da,davacı vekilinin talebi üzerine karar düzeltme incelemesi sırasında yukarıda aynen alınan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme, önceki gerekçelerle direnmiş; hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
Özel Daire bozma ilamında da değinildiği gibi, davacının yargılama sırasında yukarıda açıklanan 21.5.2007 tarihli dilekçesindeki talebi gözetildiğinde dava, 1163 sayılı Kooperatifler yükümlüğünü ortadan kaldırmaz. Kooperatifin alacağını ayrıca tahsil etmesi her zaman mümkündür. Buna göre mahkemece, davadaki iddianın bu ilkelere gKanunu’nun 23. maddesi kapsamında olup, anılan hükümden de anlaşılacağı üzere kooperatif ortakları, kabul edilen esaslar dahilinde hak ve yükümlülüklerde eşittirler.
Kooperatifin aidat alacağının bulunması, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16 ve 27. maddesi uyarınca ihraç prosedürü uygulanmadıkça, kooperatifin kuruluş amacı olan konut teslimi öre değerlendirilmesi gereklidir.
Öte yandan her ne kadar bozma ilamında “…Diğer üyelerin konutları tamamlanıp teslim edilmiş ise davacının da dairesinin bitirilip teslimini istemek hakkıdır.” şeklinde bir ifade kullanılmışsa da, burada 1163 Sayılı Yasa’nın 23.maddesinde ne şekilde istemde bulunulabileceğine dair Özel Dairece ilke konulmuş olup; Yerel Mahkemece somut olayda davacının 21.5.2007 tarihli dilekçesindeki istemi gözetilerek; araştırma yapılıp, sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan bu nedenle, Özel Daire bozma ilamında belirtilen ve yukarıda eklenen gerekçeler de gözetilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda eklenen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.4.2011 gününde, oybirliği ile karar verildi.