Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/78 E. 2010/150 K. 17.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/78
KARAR NO : 2010/150
KARAR TARİHİ : 17.03.2010

MAHKEMESİ : Pendik 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08.10.2009
NUMARASI : 2009/61 E-2009/291 K.
Taraflar arasındaki “Orman Sınırının Tespiti, Elatmanın Önlenmesi ve Tapu Kaydının Beyanlar Hanesindeki Şerhin Silinmesi” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik 1.Asliye Hukuk Mahkemesince orman sınırının tespiti ve el atmanın önlenmesi davasının reddine, tapu kaydının beyanlar hanesindeki orman şerhinin silinmesi talebinin kabulüne dair verilen 16.02.2005 gün ve 2005/248 E., 2005/567 K. sayılı kararın incelenmesi davacı-karşı davalı Orman Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 24.06.2008 gün ve 2008/5827-9035 sayılı ilamı ile;
(…Davacı ORMAN YÖNETİMİ, K…. Köyü … sayılı parselden ifrazen oluşturulan ….. sayılı parselin Pendik Asliye 3.Hukuk Mahkemesinin 29.06.1995 gün ve 1995/180 – 337 sayılı kararı ile orman sınırı içinde kaldığına dair şerhin iptaline karar verilmişse de kadastroca oluşturulan tapu (çap) sınırının güney yönde bulunan ve 1942 yılında kadastrosu yapılıp kesinleşen Devlet Ormanlarının sınırı ile kenarlaştırılmadığından ölçü hatası nedeniyle …. sayılı parsel çap sınırlarının kısmen orman sahasına tecavüzlü olduğunu ileri sürerek, tahdidi kesinleşen Kavaklı Devlet Ormanı ile dava konusu 1024 (ifrazdan sonra ….) sayılı parsel arasındaki patika yolun sınır olarak tespitine karar verilmesi istemiyle dava açmış, yargılama sırasında davaya konu …. parsel …. ve … sayılı parsellere ifraz edilmesi nedeniyle ….. sayılı parselin kuzey sınırında geçen eski yolun 1942 yılında tahdidi kesinleşen Devlet Ormanı sınırı olduğunun tespitini ve davalı şirketin 1155 sayılı parsele elatmasının önlenmesini istemiştir.
Davacı M…. TİCARET SANAYİ Ü.P.SAN.TİC. A.Ş., K…. Köyü …. sayılı parselin tapu kaydının beyanlar hanesine orman sınırı içinde kaldığı yolunda şerh verildiğini, ancak bu parselin ifrazen geldisi olan …. sayılı ve bunun da geldisi ….. sayılı parselin orman olmadığına ilişkin, Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.1989 gün ve 1988/208-1989/172 sayılı, yine bu parsellerin tapu kaydındaki orman şerhinin silinmesine ilişkin Pendik Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 29.06.1995 gün ve 1995/180 – 337 sayılı kesin hükümler olduğunu ileri sürerek …. sayılı parselin tapu kaydı üzerine haksız olarak konulan şerhin silinmesi istemiyle Pendik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/501 sayılı dosyasında dava açmış, her iki dava bağlantı nedeniyle birleştirilmiştir.
Mahkemece, “Orman Yönetimi tarafından eda davası açma olanağı varken, …. parsel sayılı taşınmaz ile K…. Köyü sınırları içinde bulunan Kavaklı Devlet Ormanının arasındaki sınırın patika yol olduğunun tespiti istenemeyeceği gibi …. sayılı parselin orman olması nedeniyle davalı şirketin elatmasının önlenmesinin de kesin hüküm nedeniyle istenemeyeceği” gerekçesiyle, Orman Yönetiminin davasının reddine, çekişmeli taşınmaz hakkında Pendik Asliye (3) Hukuk Mahkemesinin 29.06.1995 gün ve 1995/180 – 337 sayılı ve yine Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.1989 gün ve 1988/208 – 172 sayılı kesin hükümler bulunduğu gerekçesiyle davacı M…. TİCARET SANAYİ Ü.P.SAN.TİC. A.Ş.’nin davasının kabulüne, …. sayılı parselin tapu kaydı üzerindeki orman şerhinin terkinine, Orman Yönetiminin bu parsele el atmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı ORMAN YÖNETİMİ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 3116 Sayılı Yasaya göre 1941 yılında yapılıp 1942 yılında kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. 1941 yılında yapılan bu orman kadastrosunda yolun güneyindeki taşınmazlar Kavaklı Devlet Ormanı olarak sınırlandırılmış, haritası yapılmış ve kesinleşmiştir. 1942 yılı tahdidinde kuzey tarafdaki taşınmazlar S….. Çiftliği Özel Ormanı olduğundan söz edilerek tahdit dışı bırakılmış, ancak haritası yapılmamıştır. Daha sonra 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasa gereğince S…. Çiftliği ormanları hiç bir bildirime gerek kalmadan devletleştirilmiş ise de, çiftlik tapu kayıtları üzerine devletleştirme şerhi konulmamış ve Hazine adına orman tapu kaydı oluşturulmamıştır. Ancak, S…. Çiftliğinin Devletleştirme işleminin kesinleştiğine ilişkin aşağıda (1) nolu bentte metni aynen yazılı Danıştay 8. Dairesinin 22.12.1964 gün ve 1963/11575-8426 sayılı kararı vardır. Yörede, 1744 Sayılı Yasaya göre 23.01.1981 tarihinde yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile, 2896 Sayılı Yasaya göre 15.08.1985 tarihinde yapılan 2/B madde uygulaması, yine 3302 Sayılı Yasaya göre 27.02.1989 tarihinde ilan edilen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Davaya konu K….Köyü, S…. mevkii, … parsel sayılı taşınmaz, 144.266,33 m2 yüzölçümünde, çiftlik arazisi niteliği ile M… A.Ş. adına kayıtlıdır. Beyanlar hanesine 16/09/2003 tarihinde “tamamının orman sınırı içinde olduğu” konusunda şerh konulmuştur. Dava konusu …. sayılı parsel ve etrafındaki geniş arazi parçasının öncesi K…. Köyü 1 sayılı kadastro parseli olduğu ve … sayılı parsel hakkında Kartal Tapulama Mahkemesinde 1963/1349 sayılı mülkiyet davası devam ettiği halde, 1973 yılında yapılan T.E.K kamulaştırmaları nedeniyle ifraz edilmiş ve 924-925-926-927-928 sayılı parseller pilon yeri niteliğiyle T.E.K. Genel Müdürlüğü adına, kamulaştırılan alan dışı kalan bölümde … parsel numarasıyla ve 7.258.782,48 m2 yüzölçümüyle önceki tespit malikleri üzerinde bırakılmış, daha sonra …. sayılı parsel Pendik Kadastro Mahkemesinin 18.04.1990 gün ve 1990/6 (yetkisizlik kararı ile gelen Kartal Tapulama Mahkemesinin 1963/1349 sayılı dosyası) E. ve 1990/4 sayılı kararının 01.10.1990 tarihinde kesinleşmesi üzerine davalılar R… A… , G…. K…. , A…. H…. K…. adlarına tescil edilmiş, …. sayılı parsel, Ömerli Baraj Gölü ve İSKİ isale hattı kamulaştırmaları sonucu …. -…..-….-….-…. sayılı parsellere, bunlardan 1024 sayılı parsel kısmen orman sınırı içinde kalması nedeniyle …-….sayılı parsellere ayrılmış, orman sınırı dışında kalan …. sayılı parsel davalı şirket adına orman sınırı içinde kalan dava konusu …. sayılı parselde tapunun beyanlar hanesine “orman sınırı içinde kalmaktadır.” şerhi verilerek yine davalı şirket adına tescil edilmiştir.
Yörede 1957 yılında 5602 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan arazi kadastrosunda …. parsel sayılı 7.312.000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kuzey taraftaki 2 parsel sayılı 3.615.200 m2 ve…. parsel sayılı 32.200 m2 ve 4 parsel sayılı 11.163.600 m2 yüzölçümündeki parsellerle birlikte S…. Çiftliğine ait, K. Evvel 1297 tarih 14 ila 206 numaralı sicilden gelen 192 adet tapu kayıtları revizyon gösterilerek R… A…., G…K…., A…. H…. K…. adlarına 10/05/1957 tarihinde tespit edilerek, tespit tutanakları 13/03/1963 – 13/04/1963 tarihleri arasında askı ilanına çıkartılmıştır. Dosya içindeki fotogometri yöntemiyle düzenlenen haritalarda görüldüğü gibi bu parseller içinde Ömerli Baraj Gölünü besleyen bir çok dereler ile çok dik yamaçlar ve tepeler bulunmaktadır. Öncesi bir bütün olan ve aynı çiftlik tapu kayıtları kapsamında olduğu belirtilerek tespit tutanakları düzenlenen 2 ve 3 sayılı parsellerin tutanakları itirazsız kesinleşmiş, 1 sayılı parsel hakkında Kartal Tapulama Mahkemesinin 1963/1349 sayılı, … sayılı parsel hakkında 1963/1350 sayılı dosyalarında davalar açılmış ve … sayılı parsel hakkında Tapulama Mahkemesinin 1963/1350 esas sayılı dosyasında görülen dava sonucu tespit malikleri adına tesciline karar verilerek kesinleşmiştir.
Davaya konu … sayılı parselin öncesi olan …. sayılı parsel tutanağına, P…. muhtarlığı, köyün otlakiyesi olduğunu ve H… T… da tapulu yeri olduğunu ileri sürerek Tapulama Mahkemesinin 1963/1349 sayılı dosyasında dava açmışlardır. Dava dosyasına ekli bilgi ve belgelere göre 1 sayılı parsel hakkındaki davaların geçirdiği yargılama evreleri şöyledir:
1-Seferusta Çiftliği Ormanlarının Devletleştirme İşleminin kesinleştiğine ilişkin Danıştay 8. Dairesinin 22.12.1964 gün 1963/11573-1964/8426 sayılı kararı aşağıda aynen yazılmıştır.
T.C.
DANIŞTAY
Sekizinci Daire
Esas No : 1963/11573
Karar No : 1964/8426

Davanın Özeti : Müvekkillerinin 23.02.1963 tarihli tapu kaydı ile müştereken maliki bulundukları, Kartal Seferusta Çiftliği Bezirgan deresi mevkiindeki gayrimenkullerinin, 4785 sayılı kanun hükümlerine göre devletleştirilmesi işleminin iptali dileğinden ibarettir.
Savunmanın Özeti: Davanın görevden, dava konusu ormanlık sahanın tahdidinin 1942 yılında yapıldığı ve o zamanki sahipleri tarafından bir itiraz yapılmayarak kesinleştiği cihetle ehliyet yönünden, dava konusu ormanın, ilk sahiplerinden K…. A…. zamanında devletleştirildiği ve adı geçenin vaki iade dileğinin 1956 yılında reddedildiği, bu yeri sonradan davacılara temlik eden T…K… ‘ün devletleştirme işleminin yeniden incelenmesi yolundaki 7.12.1962 günlü dileği incelenerek yerinde görülmediği ve 27.5.1963 günlü kararın tebliğ edildiği, davacılar vekilinin, 3.7.1963 ve 4.8.1963 günlü dilekçelerle aynı konuda yaptığı müracaatların da, ayrıca incelenmeden reddedildiği, aynı makama müracaat süreyi kesmeyeceğinden davanın süreden ve dava konusu yerin 16.4.1940 gün ve 47 sayılı kararla hususi orman olduğu kabul ve 1942 yılında tahdit edilmesi ve 4785 sayılı kanunla devletleştirilmesi işleminde yasaya aykırılık bulunmadığı ve davanın reddi gerektiği yolundadır.
Kanun Sözcüsünün Düşüncesi: Davacılar sahibi oldukları ormanın, devlet ormanı olarak tahdidine ve devletleştirilmesine itiraz etmektedirler.
İhtilaflı ormanın tahdidinin 1942 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. 3116 sayılı kanunun 7 inci maddesine göre tahdit muamelesi aleyhine 3 ay içerisinde adli mahkemeye başvurulması icabetmektedir.
6831 sayılı kanunun muvakkat maddesi ile bu hususta 6 aylık yeni bir süre kabul edilmiştir. Ormanın eski malikleri, kanununun tayin ettiği müddetler içerisinde adli mahkemeye başvurup dava açmadıklarına göre tahdit muamelesi kesinleşmiş bulunmaktadır. Kaldı ki; tahdit muamelesi, binnetice mülkiyet hakkının tesbiti ile alakalı bulunduğundan bu hususun Danıştay’ca tetkiki vazife noktasında mümkün değildir.
Devletleştirme işlemine gelince; ihtilaflı ormanın devletleştirildiğine eski malikin idareye verdiği 3.9.1956 tarihli dilekçe tarihinde muttali olduğu anlaşılmaktadır. Ve bu tarihten itibaren 90 gün içinde dava açılmamakla dava hakkı sakıt olmuştur. Davacıların, tapuda vaki intikalleri, süre aşımının geçmiş olması yüzünden sakıt olan dava açma hakkını yenilemeğe vesile teşkil edemez. İdarenin müracaatlarına verdiği cevapta mahza bir müracaatı cevapsız bırakmamağa matuftur. Bu bakımdan idari dava konusu olamaz.
Kaldı ki; bu orman, 4785 sayılı kanun mücibince hiçbir bildirime lüzum olmaksızın devlete intikal etmiştir. Böylece devletin orman üzerindeki mülkiyet hakkı tescil olmadan zaten doğmuş ve kurulmuştur. Bu sebeple, tapudaki intikalinde hukuki bir netice tevlit etmemesi iktiza edeceğinden davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Davalıların görev ve ehliyete ilişkin def’ ileri yerinde değildir.
Devletleştirme işlemi 13.7.1945 tarihinde yiirühlüğe giren 4785 sayılı kanun gereğince yapılmış olduğu ve orman mevzuatına göre davacıların zamanında gerekli müraaaatta bulunmadıkları anlaşılmasına ve yıllar sonra davalı idarelere yapılan müracaatın, düşmüş olan bir hakkın canlanmasına imkan vermeyeceği açık bulunmasına binaen, 2.11.1963 günlü dilekçe ile açılan davanın, süre aşımı yüzünden esasının incelenmesi mümkün olmadığından reddine ve 800 kuruş ilam harcından geri kalan 550 kuruşun da davacılardan alınmasına 22.12.1964 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)
Danıştay 8.Dairesinin bu kararı ile S…Ç….tapu kayıtları kapsamında kalan ve K… .., …, …ve … sayılı parsellere revizyon gören ve 4785 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinde orman olan yerlerin tümüne ait Devletleştirme işleminin kesinleşip mülkiyetinin Devlete intikal ettiği anlaşılmaktadır.
2-K…. Köyü … sayılı parsel hakkında P… Muhtarlığı ile kişilerin Kartal Tapulama Mahkemesinin 1963/1349 sayılı dosyasında açılan davanın yapılan yargılaması sırasında, Orman Yönetimi tarafından 10.11.1965 tarihli dilekçe ile davaya müdahale ederek 1 sayılı parselin orman sayılan yerlerden olduğu iddia edilmiş ve 766 sayılı Tapulama Yasasının 48. maddesi gereğince 06/08/1966 tarihinde Orman Yönetiminin müdahilliğine mahkemece karar verilmiştir.
3-Mahkemece Kartal Tapulama Mahkemesinin, 1963/1349-1967/38 sayılı kararı ile, çekişmeli taşınmazın, 06/12/1966 tarihinde yapılan keşif sonucu dava konusu 1 sayılı parselin orman kadastrosunun yapılmadığı, orman olmadığı ve köyün otlakiyesi olmadığı, H….T… nın da davasından feragat ettiği, tespit maliklerinin tapuları kapsamında bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine, tespit malikleri adına tapuya tesciline dair verilen kararın Orman Yönetimince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 23.11.1967 gün ve 1967/4008 – 17426 sayılı kararı ile ve özetle: (Yörede orman tahdit ve tespit işleminin 1941 yılında yapıldığı, o tarihte yürürlükte olan 3116 Sayılı Yasa ile sadece devlet ormanlarının tahdidinin yapılmasının öngörüldüğü, 1941 yılında yapılan tahdit ile bir yerin özel orman olup olmadığının belirlenemeyeceği, 4785 Sayılı Yasanın 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe girmesiyle, o tarihte var olan özel ve tüzel kişilere ait bütün ormanların devletleştirildiği 1956 yılında yürürlüğe giren 6831 Sayılı Orman Yasasının 1. maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, mahkemece yürürlükte bulunan 6831 Sayılı Yasanın Muvakkat 1. maddesi gereğince çekişmeli 1 sayılı parselin orman sayılan yerlerden olup olmadığı Tarım (Ziraat) Bakanlığından sorulduğu ve Tarım Bakanlığının 11/10/1966 tarihli, Orman Genel Müdürlüğü 5. şube ve 5877-154 sayılı yazısı ile “K…. Köyü …. sayılı parselde yapılan inceleme sonucu 7.312.000 m2 den ibaret parselin, ekli haritada görüleceği üzere 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesine göre 6.838.000 m2’sinin orman sayılan, 74 400 m2’sinin ise orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşılmıştır” şeklinde cevap verildiğine göre bu yazı ekindeki haritanın uygulanması, tarafların Tarım Bakanlığının belirlemesine açık bir itirazı olursa, Tarım Bakanlığının orman belirleme kararının iptali için Danıştayda dava açmalarına olanak verilmesi, ayrıca tapu kayıtlarının miktar fazlası olup olmadığının tespiti bakımından tapu kayıtlarının yöntemince yerine uygulatılması) gerektiğine işaretle bozulmuştur.
4-Bozma kararından sonra mahkemenin 1968/22 sayısına kayıt edilen davada Yargıtay bozma kararına uyulmuş ve davalılar, bozma kararı doğrultusunda, Tarım Bakanlığının 1 sayılı parselin 6.838.000 m2’lik bölümünün Devlet ormanı olduğu konusundaki 11.10.1966 tarihli belirtme kararının iptali için 27/01/1969 tarihinde Danıştay 8. Dairesinin 1969/328 sayılı dosyasında dava açmışlar; mahkemece Danıştaydaki davanın sonucu 1974 yılına kadar beklenmiştir.
5-Danıştay 8.Dairesinin 10.11.1969 gün ve 1969/328-3949 sayılı kararı ile, “Orman Bakanlığı yazısı ekindeki haritada, dava konusu 1 sayılı parselin orman olduğu belirtilen 6.838.000 m2 bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ancak, davacı kişilerin karar düzeltme istemesi üzerine, Danıştay Dairesince tayin edilen naip üye huzuru ile yeniden Orman Yüksek Mühendisleri S… T…. , H…. G…. , T…. Ç….. oluşturulan bilirkişi heyetine yerinde inceleme yaptırılarak ve bilirkişiler tarafından arazide 4 adet fotoğraf çekilerek ekledikleri 11.07.1971 tarihli 9 sayfalık raporlarının sonuç bölümünde aynen “SONUÇ: Yukarıdan beri izah olunan sebep ve vakıalar karşısında sözü edilen 1 nolu parselin 11.10.1996 tarihli belirtme kararında orman sayılan 6.838.000 m2’lik kısmının ancak K….. mevkiindeki 40.000 m2’lik sahanın orman sayılmayan yerlerden olduğu, mezkur belirtme kararında kültür arazisi olarak tespit edilmiş olan 474.000 m2’lik saha ile birlikte bu vasıftaki arazinin 514.000 m2’ye baliğ olduğu; mütabaki 6.798.000 m2’lik sahanın ise 6831 Sayılı Yasaya göre orman sayılan yerlerden bulunduğu kanaat ve mütalaası ile işbu rapor tarafımızdan oybirliği ile tanzim ve imza kılındı. 11.07.1971” dendiği ve bu rapor esas alınarak Danıştay 8. Dairesinin 07.12.1972 gün 1969/4252-4019 sayılı kararı da aynen:
T.C.
DANIŞTAY
Sekinci Daire
Esas No : 1969/4252
Karar No : 1972/4019
Kararın Düzeltilmesini isteyen: R….A… , G…. B…. , A…. H…. K….
Vekili :Avukat Ö…. G…. , B…. G… Han kat … No: …. /İstanbul
Karşı Taraf :Orman Bakanlığı
İsteğin Özeti :Danıştay Sekizinci Dairesince müttehaz 10/11/1969 gün ve E: 969/328, K: 969/3949 sayılı kararın; usul ve kanuna aykırı olarak verildiğinden bahisle 521 sayılı Kanunun 98 inci maddesinin (A) ve (C) bentleri uyarınca düzeltilmesi isteğidir.
Karşı Tarafın Savunması Özeti: Davacı tarafından ileri sürülen düzeltme sebeplerinin 521 sayılı Danıştay Kanununun 98 inci maddesinde yazılı bentlerden hiçbirine uymadığı ve davacılar tarafından evvelce dermeyan edilen konuların tekrarından ibaret bulunduğundan bahisle isteğin reddi savunulmaktadır.
Kanun Sözcüsü Osman Yaymacı’nın Düşüncesi: Karar düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar 521 sayılı Danıştay Kanununun 98 inci maddesinde yazılı sebeplerden hiçbirine uymadığından talebin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Raportör M…. B…. ’in düşüncesi: Düzeltme isteğinin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince duruşma için belirtilen 21.09.1970 günü davacılar vekili Avukat Ö… G…. ile davalı Bakanlığı temsilen A… U…. ’nun geldikleri anlaşıldıktan; tarafların iddia ve savunmalarıyla kanun sözcüsünün düşüncesi dinlendikten sonra düzeltme isteği 521 sayılı Danıştay Kanununun 98 inci maddesine uygun bulunmakla; düzeltilmesi istenilen 10/11/1969 gün ve E: 969/328, K: 969/3949 sayılı karar 23/09/1970 gün ve E: 969/4252 sayılı kararla oyçokluğuyla kaldırılarak anlaşmazlığın çözümü için mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılması kararlaştırıldığından, Naip üye tarafından resen bilirkişi seçilen Yük. Or. Müh. H…. G…. S…. T…. ve T…. Ç…. tarafından ilgililer huzurunda mahallinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 11/07/1971 günlü rapor, rapora yapılan itirazlar ile dava ve işlem dosyaları incelenerek işin gereği yeniden görüşüldü:
6831 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesi, ormanların tahdit ve kadastrosunun ikmaline kadar bu kanunun 1’inci maddesi tatbikatından çıkacak ihtilaflarda, bir yerin orman sayılıp sayılmayacağının, Orman Bakanlığınca belirtileceğini hükme bağlamıştır.
3116 sayılı Kanunun 5 ve 7’inci maddelerine göre, devlet ormanları ile umuma mahsus ormanların tahdidi işinin devlet tarafından tahdit komisyonları marifetiyle yapılması icap etmektedir. Aynı Kanunun 60 ve 63’üncü maddeleri gereğince de hususi ormanların tahdit ve sınırlarının tespiti işinin bizzat bu ormanların sahipleri tarafından yaptırılması gerekmektedir. Dava konusu taşınmazın 1942 yılında yapılan devlet ormanlarının tahdidi sırasında tahdit sınırı dışında bırakılması, söz konusu yerin o tarihte devlet ormanı vasfında olmadığını ortaya koyar. Ancak orman niteliğinde bulunmadığını ifade etmez. Bu sebeple de davalı Bakanlık 6831 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesi uyarınca belirtme yapmağa yetkili bulunmaktadır.
Anlaşmazlık konusu … nolu parselin 6.838.000 m2’lik kısmının 6831 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesi hükmü uyarınca orman sayılan yerlerden olduğu davalı Bakanlık tarafından mahallinde teknik elemanlarca yaptırılan tetkikat sonucunda tespit edilmiş ise de; Dairemizce mahallinde bilirkişiler marifetiyle yaptırılan keşif sonucu düzenlenen 11/07/1971 günlü raporda, söz konusu taşınmaz malın Kayalıboğaz mevkiindeki 40.000 m2’lik kısmın orman sayılmayan yerlerden olduğu tespit edilmiştir.
Bu nedenlerle dava konusu kararın; bilirkişi raporuna ekli krokide 1 nolu saha olarak belirtilen Kayalıboğaz mevkiinde, 40.000 m2 genişliğindeki yere ilişkin kısmının iptaline, geriye kalan 6.798.000 m2’lik kısma ilişkin davanın reddine, dava kısmen kabul ve kısmet ret olduğundan dökümü gösterilen 3589 liralık yargılama giderlerinden 21 lira ile 4 lira 41 kuruşluk avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, diğer yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına ve işlem dosyasının mahalline iadesine 07/12/1972 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargılama Giderleri : Lira Krş
Başvurma Harcı : 30 00
Peşin Karar Harcı : 30 00
Keşif Giderleri :3502 00
S.Y. Giderleri : 27 00
Toplam: 3589 00

Görüldüğü gibi Danıştay 8. Dairesinin 07.12.1972 gün ve 1969/4252-4019 sayılı kesinleşen bu kararı ile Tarım Bakanlığının 10.10.1966 günlü yazısında orman sayılan yer olduğu bildirilen 6.838.000 m2 bölümün sadece 40.000 m2’lik bölümünün orman sayılan yer olmadığı, geriye kalan 6.798.000 m2’lik bölümünün orman sayılan yer olduğu saptanarak davacı R… A…. ve arkadaşlarının davalarının reddine karar verilmiştir. Başka bir anlatımla; bilirkişilerin 11.07.1971 günlü raporu ve bu rapora ekli harita esas alınarak, Danıştay 8. Dairesinin 07.12.1972 gün ve 1969/4252-1972/4019 sayılı kararı ile (Kayalıboğaz mevkii 40 000m2 yerin orman olmadığı tespit edilerek, orman olduğu belirlenen 6.798.000 m2 bölüm yönünden kişilerin davasının reddine, 40.000 m2 bölüm yönünden kabulü ile sadece bu 40.000 m2’lik bölüm yönünden Tarım Bakanlığının 10/10/1966 tarihli belirleme kararının iptaline karar verilmiş ve böylece o tarihte yürürlükte bulunan 6831 Sayılı Yasanın muvakkat 1. maddesi ve diğer madde hükümlerine göre Kurtdoğmuş Köyü 1 sayılı parselin 6.798.000 m2’lik bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu konusundaki Danıştay kararı 07.12.1972 tarihinde kesinleşmiştir. Orman mülkiyeti olgusunu belirleyen Danıştay’ın bu kararı H.Y.U.Y.’nın 237. maddesi gereğince tarafları bağlayan kesin hükümdür.
6-Bu arada Kartal Tapulama Mahkemesinin 1968/22 sayılı dava dosyasında sözü edilen Danıştay kararının kesinleşmesi beklenmekte iken davanın 08/02/1972 tarihli celsesinde, E… A…. isimli kişi tapu ve satın alma iddiasıyla davaya katılmıştır.17.12.1972 tarihinde kesinleşen Danıştay 8. Dairesi kararı esas alınarak 1 sayılı parselin 6.838.000 m2’lik bölümünün orman olması nedeniyle Hazine adına tesciline, kalan 514.000 m2 bölümünün de ifrazen tespit malikleri adına tesciline karar verilmesi ve davanın 1973 yılında Danıştay’ın kesin hükmü nedeniyle sonuçlandırması gerekirken, Danıştay kararı her nedense dava dosyası içine konulmamış, 04/06/1975 tarihli celsede, R… Ş… ve R… G…. isimli kişiler çekişmeli taşınmazın bir bölümünün iskanen kendilerine verilen yer olduğu iddiasıyla davaya katılmışlar ve mahkemece bu kişilerin de müdahilliğine karar verilmiş, keza A.. Ş… , A… H… Ü… , H…. İ… Y… ve M… G…. de davaya katılma isteminde bulunmuşlar, HAZİNE de 15/06/1981 tarihli dilekçe ile davaya konusu 1 sayılı parselin Hazine yeri olduğundan Hazine adına tescile istemiyle davaya katılmıştır.
7-Yargılamanın devamı sırasında dava konusu 1 sayılı parsel, 1973 yılında TEK Genel Müdürlüğünce kamulaştırmaya tabi tutulmuş 1 sayılı parselden kamulaştırılan 924-925-926-927-928 sayılı parseller pilon yeri niteliğiyle T.E.K. genel müdürlüğü adına ifraz edilmiş ve kamulaştırılan alan dışında kalan 7.258.782,48 m2 bölümde 929 sayılı parsel olarak tespit malikleri üzerinde bırakılmıştır.
8-Kartal Tapulama Mahkemesinin 1968/22 sayılı dosyasının yargılaması yapılırken Kartal İlçesi bölgesinde tapulama tamamlandığından, 766 Sayılı Yasanın 51. maddesi uyarınca mahkeme kapatılmış ve Kartal Tapulama Mahkemesinin 30/7/1981 gün ve 1968/22-1981/37 sayılı kararıyla dava, Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesine devredilerek bu mahkemenin 1981/669 sayısına kaydedilmiştir. Ancak daha sonra, Pendik İlçesinde adli teşkilat kurulduğundan ve dava konusu Kurtdoğmuş Köyü 1 (929) sayılı parsel de Pendik İlçesi sınırları içinde kaldığından dava dosyası Pendik Kadastro Mahkemesine aktarılarak 1990/6 sayılı esasa kaydedilmiştir. Böylece, 1963 yılında açılan Kartal Tapulama Mahkemesinin 1963/1349 sayılı dava dosyası görevsizlik ve yetkisizlik kararları sonucu Pendik Kadastro Mahkemesinin 1990/6 sayılı dava dosyası olmuştur.
9-Pendik Kadastro Mahkemesinin 1990/6 (Kartal Tapulama Mahkemesinin 1963/1349, bu kararın 7.Hukuk Dairesinin bozma kararından sonra 1968/22) sayılı dosyasında, hükmüne uyulan 7. Hukuk Dairesinin 23.11.1967 tarihli bozma kararı nedeniyle 1 sayılı parselin 6.838.000 m2’lik bölümünün 6831 Sayılı Yasanın 1.maddesi gereğince Devlet Ormanı sayılan yer yolduğunu belirten Tarım Bakanlığının 11.10.1966 sayılı kararının iptali için davacı R…. A…. ve arkadaşları tarafından Danıştay 8.Dairesinde açılan 1969/328 (karar düzeltme 1969/4252) sayılı dava dosyasının sonucunun beklenilmesine karar verildiği ve Danıştay 8. Dairesindeki bu davada 1 sayılı parselin 6.798.000 m2’lik bölümünün orman sayılan yer olduğu konusu, 07.12.1972 tarihinde Orman Genel Müdürlüğü yararına kesinleştiği halde, gerek Kartal Tapulama Mahkemesinin 1968/22 sayılı dosyasında, gerek Kartal Tapulama Mahkemesinin kaldırılmasıyla dava dosyasının gönderildiği, Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/669 sayılı dosyasında ve gerekse bu dosyanın yetkisizlik kararı ile gönderildiği Pendik Kadastro Mahkemesinin 1970/6 sayılı dosyasında Danıştay 8. Dairesinin kararı gözardı edilerek 1963 yılından beri sürdürülen kadastro tespitine itiraz davası Pendik Kadastro Mahkemesince 18.04.1990 gün ve 1990/6-4 sayılı kararıyla orman kadastrosuna itiraz davasını 28.05.1987 tarihinde 3373 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesiyle görevsiz olduğu düşünülmeden karara bağlayan Kartal Asliye 3.Hukuk Mahkemesinin 15.03.1989 gün 1988/208-172 sayılı kararı esas alınarak “Hazine ve Orman Genel Müdürlüğünün davalarının reddine ve 1 sayılı parselden ifraz edilen 929 sayılı parselin 7.312.000 m2 yüzölçümüyle tespit malikleri adına tesciline” karar verilmiş ve hükmün Maliye Bakanlığının 25.09.1990 günlü, Orman Genel Müdürlüğünün 06.06.1990 günlü olurları ile temyizden vazgeçtiklerini bildirmeleri üzerine hüküm 01.10.1990 tarihinde kesinleştirilmiştir. 1963 yılından beri devam eden ve dava konusu 929 sayılı parselin 6.798.000 m2’lik bölümünün Devlet Ormanı sayıldığına ilişkin yukarıda yazılı olan ve 1972 yılında kesinleşen Danıştay 8. Dairesinin kararı varken, bu kararı Kartal Asliye 3. Hukuk Mahkemesindeki 1981/1066 (bozulmakla 1988/208) sayılı orman kadastrosuna itiraz dava dosyasına ibraz etmeyerek davanın Hazine ve Orman Yönetiminin aleyhine karara bağlanmasına sebep olan ve yine Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine olan bu kararın temyiz edilmemesine “olur” veren sorumlu kişiler hakkında, Hazine ve Orman Yönetimi tarafından işlem yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa sonucunun ne olduğu dosya kapsamından belli değildir.
10-929 sayılı parsel, anlatılan şekilde kesinleştirilip tapu sicil müdürlüğüne gönderilerek tapuya tescil edilmiş ve bu parsel önce 1021 ila 1028 sayılı parsele bölünmüş, daha sonra …. sayılı parsel İLKSAN’a satılmış, …. parselin kuzey bölümü Ömerli Barajı Göl sahası olarak D.S.İ. Genel Müdürlüğünce kamulaştırılması nedeniyle bu bölüm …. parsel numarasını almış, kalan bölüm …. parsel numarası ile İLKSAN adına tescil edilmiştir. Yine 1025 sayılı İSKİ isale hattı olarak kamulaştırılmıştır. …. sayılı parsel yine ifraz edilerek …. sayılı parsel İLKSAN’a, … sayılı parsel M… A.Ş.’ye satılmış, daha sonra ….. sayılı parselin tahdidi 1942 yılında kesinleşen Kavaklı Devlet Ormanı içinde kalan bölümü ifraz edilerek davaya konu …. sayılı parsel, diğer bölümü de …. sayılı parsel olarak M… A.Ş. adına tescil edilmişler ve dava konusu 1155 sayılı parselin orman sınırı içinde kaldığı konusunda tapu kaydına şerh konulmuştur. Temyize konu dava işte bu şerhle ilgilidir.
11-Kartal Tapulama Mahkemesindeki 1968/22 (1963/1349) sayılı davanın devamı sırasında 1744 Sayılı Yasa 04.07.1973 tarihinde yürürlüğe girince 1744 Sayılı Yasa hükümlerine göre 04/11/1980 tarihinde ilk defa 1 sayılı parselde 26 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca orman kadastrosu çalışması yapılmış, bu yerler hakkında kadastro mahkemesinde davanın devam ettiği, taşınmazın orman olan ve olmayan bölümlerinin kesinleşen Danıştay kararları esas alınarak Tapulama Mahkemesinin 1968/22 sayılı dava dosyasında belirleneceği ve 07.12.1972 tarihinde kesinleşen Danıştay 8.Dairesinin 07.12.1972 gün ve 1969/4252-4019 sayılı kararı ile 1 sayılı parselin 6.798.000 m2’lik bölümünün orman sayılan yer olduğunun belirlendiği;keza, S…. Çiftliğindeki ormanların Danıştay 8.Dairesinin 22.12.1964 gün ve 1963/11573-8426 sayılı kararı ile 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasa gereğince Devletleştirme işleminin kesinleştiğinin kabul edildiği gözönünde bulundurulmadan, davaya konu… sayılı parsel bu çalışmada kısmen orman sınırı içine alınmış, bir kısmı da orman sınırı dışında bırakılması üzerine 20/11/1981 tarihinde Orman Yönetimi tarafından tahdit dışında bırakılan kesim yönünden, R… A… ve arkadaşları tarafından da orman sınırı içine alınan kesim yönünden orman kadastro işleminin iptali istemiyle, Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Bu dava, orman kadastrosuna itiraz davası olarak Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/1066 sayılı dava dosyasında görülmekte iken o tarihte Kartal Asliye (2) Hukuk Mahkemesinin 1981/669 sayılı dosyasında devam etmekte olan … sayılı parsel hakkındaki kadastro tespitine itiraz davası ile birleştirilmesi istenmiş ise de, Kartal 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 1981/669 sayılı davanın arazi kadastrosuna itirazı Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesindeki 1981/1066 sayılı davanın da orman kadastrosuna itiraz davası olduğu, bu davaların temyiz incelemesinin ayrı ayrı Yargıtay Dairelerince yapıldığı, mahkemelerdeki yargılama usulünün de farklı olduğu gerekçesiyle birleştirilmemiştir.
12-Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/1066 sayılı orman kadastrosuna itiraz davasında taraflar bu yerdeki özel ormanların Devletleştirme işleminin kesinleşmiş olduğuna ilişkin Danıştay 8. Dairesinin 22.12.1964 gün ve 1963/11573-8426 sayılı ve yine 1 sayılı kadastro parselinin 6.798.000 m2’lik bölümünün 6831 Sayılı Yasanın 1.maddesi gereğince orman sayılan yer olduğuna dair 07.12.1972 tarihinde kesinleşen Danıştay 8.Dairesinin 1969/4252-1972/4019 sayılı kararları bulunduğunu mahkemeye bildirmediklerinden bu kararlar mahkemece inceleme konusu yapılmadan Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.1984 gün ve 1981/1066 esas 1984/636 sayılı kararı ile “Orman Yönetiminin orman kadastrosuna itiraz davasının reddine, kişilerin davasının kabulüne” karar verilmişse de, kararın Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 26.02.1985 gün ve 1984/6907-1985/1401 sayılı kararıyla (bu kararın özeti aşağıda metni alınan 8.Hukuk Dairesinin 18.01.1988 gün ve 1987/12826-249 sayılı kararında yazılıdır. 14.Hukuk Dairesi 1 sayılı parselin 6.798.000 m2’lik bölümünün 6831 Sayılı Yasanın 1.maddesi gereğince orman sayılan yer olduğunu belirleyen 07.12.1972 tarihinde kesinleşen Danıştay 8.Dairesinin 1969/4252-1972/4059 sayılı kararı dosyaya ibraz edilmediğinden, 14.Hukuk Dairesi de Danıştay’ın bu kararını görmemiş ve değerlendirmemiştir.) mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.06.1987 gün ve 1986/181-1987/522 sayılı kararı ile, yine Danıştay kararları incelenmeden (Orman Yönetiminin davasının reddine, gerçek kişilerin davasının kabulüne karar verilmiş) kararın Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine, metni aynen aşağıda yazılı Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 18.01.1988 gün ve 1987/12824-1988/249 sayılı kararıyla bozulmuştur. Danıştay’ın sözü edilen dava dosyası içinde olmadığı için 8. Hukuk Dairesi de bu kararı inceleyip değerlendirmemiştir.
T.C.
YARGITAY
8.HUKUK DAİRESİ
Esas : 1987/12826
Karar : 1988/249
Orman İdaresinin davasının reddine ve karşılık davanın kabulüne dair bozma kararına uyularak verilen temyize konu Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.06.1987 gün ve 1986/181-522 sayılı kararından önce mahkemece verilen 19.07.1984 gün ve 1981/1066-636 sayılı hüküm Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 26.02.1985 gün ve 1984/6907-1401 sayılı kararı ile bozulmuştur. Mahkemece bu bozmaya uyulmuştur. Bozmada özetle “… Kartal ilçesinde 1941 yılında 3116 sayılı Orman Yasası uyarınca tahdit işlemi yapılmıştır. 3116 Sayılı Yasa hükmünce devlet ormanlarının tahdidi yapıldığından tapuda kayıtlı bulunan S…. Çiftliğinde mevcut ormanlar tahdit dışı bırakılmıştır. 13.07.1945 günü yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasa hükmünce S…. Çiftliği arazisinde bulunan ormanlar devletleştirilmiş ve bu yasa uyarınca 1980 yılına kadar bir tahdit işlemi yapılmamıştır. R….. Avunduk ve arkadaşlarının 4785 Sayılı Yasa uyarınca vaki devletleştirme işleminin iptali için açtıkları dava, Danıştay Yüksek 8.Dairesinin 22.12.1964 gün ve 1963/11573 esas, 1964/8426 karar sayılı ilamı ile süre aşımı yönünden reddedilmiş ve bu suretle devletleştirme işlemi kesinleşmiştir. Halen dosyada mevcut belgelere göre, … numaralı orman kadastro komisyonu ve bu komisyona bağlı 3 numaralı ekip 1980 yılında Kurtdoğmuş Köyünde 4785 Sayılı Yasa ile 6831 Sayılı Orman Yasasının 1 ve 2.maddelerine istinaden uygulama yapmıştır. Bu uygulama, K… Köyü mülkü sınırları içerisinde bulunan S… Çiftliğinde mevcut ormanlar yönünden ilk sınırlandırma işlemidir.
Hükme dayanak yapılan ve O.S. tarafından düzenlenen 30.11.1966 günlü raporda, S… Çiftliğinde makilik sahaların sahibine iade edildiği, bilahare mezkur sahanın geri alınmak istendiği, yapılacak işlemin idarede mevcut olması gereken istikrar prensibini ve hakkaniyet isteğini zedeleyeceği belirtilmiştir. 11.05.1963, 03.09.1965 ve 02.12.1981 günlü raporlarda, maki tefrik işleminin geçerli bir uygulamaya dayanmadığı, S…. arazisinde maki bulunmadığı ve makilik diye bildirilen yerlerin orman rejimine dahil oldukları açıklanmıştır. Hükme dayanak yapılan rapor ile diğer raporların çelişkili ve çelişkinin giderilmesi gerektiği düşünülmemiş ve özellikle 30.12.1966 günlü raporunun diğer raporlara tercihi nedeni izah olunmamıştır. Diğer yönden kadastro evrakı tam olarak getirtilmemiş ve diğer dava dosyalarından yararlanılmamıştır.
Bu itibarla, orman kadastro komisyonlarının görevlerini belirlemede, S…. Çiftliği arazisinde bulunan ormanların devletleştirilmesinde ve tahdit işleminde yanılgıya düşülmesi, maki ve orman hususunda birbiri ile çelişen raporların mevcudiyeti ve bu çelişikliğin giderilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, hükme dayanak yapılan raporun diğerlerine tercih edilmesi nedeninin izah olunmaması, eksik inceleme ve soruşturma ile davanın sonuçlandırılması muvacehesinde tesis olunan hüküm isabetli bulunmamıştır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için 3 numaralı ekibin tahdit işlemi ile ilgili belgeleri askı ilanı ve harita getirtilmeli, orman kadastro komisyonu evrakındaki eksiklik tamamlanmalı, diğer mahkemelerde görülen dava dosyaları istenmeli, orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek 3 kişilik bilirkişi gurubu ile mahallinde keşif yapılmalı, onlardan gerekçeli rapor alınmalı, teknik bilirkişiye keşfi izlemeye ve infaza elverişli ölçekli kroki düzenlettirilmeli, tüm deliller ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulmalı, bu husus gerekçeli kararda da belirtilmeli ve sonra hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmalıdır…” denilmiştir. Mahkemece bu bozmaya uyulmuş, yeniden 3 kişilik bilirkişi kurulu ile inceleme yapılmış ve bilirkişiler tarafından verilen rapor gözönünde tutularak yazılı biçimde hüküm verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Daha açık deyimle bilirkişiler tarafından düzenlenen 2.3.1987 tarihli, 17 sahifelik raporda daha ziyade Yargıtay kararı eleştirilmiş ve bozma kararında istenilen hususlar incelenmeksizin sonuca gidilmiştir. Bu raporda nizalı yerlerin 1941 yılında 3116 Sayılı Orman Yasasına göre yapılan sınırlama sırasında orman sınırları dışında bırakıldığı, bu bakımdan ikinci kez 1744 Sayılı Yasaya göre, yeniden sınırlama yapılmasının yasaya uygun bulunmadığı ve ayrıca O.S. tarafından düzenlenen 30.11.1966 tarihli raporun deneyimli bir kimse tarafından verilmiş olması nedeniyle gerçeğe uygun bulunduğu ve bu sebeple tercih edilmesi gerektiği bildirilmiştir.
HUMK.’nun 275.maddesine göre, mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bu maddede bilirkişinin görevi çerçeve olarak belirtilmiştir. Demek oluyor ki, özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde mahkeme bilirkişi görüşüne başvurabilmektedir. Bir yerin orman sayılıp sayılmaması ya da orman niteliğini yitirmesinden ötürü orman dışına çıkarılması teknik bilgiyi gerektiren hususlardır. Bilirkişiler hem hukuki yönden, hem de ormancılık yönünden bir yerin 6831 Sayılı Yasanın 1 ve 2.maddelerine göre orman sayılan yerlerden olup olmadığını veya orman dışına çıkarılmasını gerektiren yerlerden olup olmadığını bildireceklerdir. Bilirkişiler tarafından verilen 17 sahifelik raporda, nizalı yerlerin orman sayılıp sayılmaması veya açıklanan yönler bakımından bilgi verilmekten ziyade Yüksek Yargıtay 14.Hukuk Dairesince ittihaz olunan bozma kararı eleştirilmiştir. Bilirkişinin Yargıtay kararını eleştirmeye yetkisi bulunmamaktadır. Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, bilirkişiye düşen görev, bozma dairesinde inceleme yapıp görüş bildirmekten ibarettir. Kaldı ki; bozma kararında belirtilen hususlar doğrudur. Gerçekten de 3116 Sayılı Yasaya göre. belirlenecek ormanlar devlet ormanlarıdır. Yani 3116 Sayılı Yasaya göre, devlet ormanlarının sınırlaması yapılabilmektedir. Devlet ormanları dışında kalan tapulu yerlerin orman olması nedeniyle devletleştirilmesi ise, daha sonra 13.7.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasa ile olmuştur. O itibarla 3116 sayılı Yasaya göre yapılan sınırlama sırasında tapulu olan bir yerin tahdit dışında bırakılmış olması bu yerin orman olmadığını göstermez. Dosyadaki kağıtlara ve bilirkişi raporlarına göre, nizalı yerler hakkında 4785 sayılı Yasaya göre, devletleştirme işlemi yapılmış, ancak, bu işlemin iptali hakkında ilgililer tarafından Danıştay 8. Dairesine açılan dava bu dairece ittihaz olunan 22.12.1964 günlü ve 1963/11573 esas ve 1964/8426 sayılı kararla reddedilmiştir. O halde devletleştirmeye konu olan yerlerin bu karara göre, devlet ormanı sayılması gerekmektedir. Çünkü idare mahkemesince verilen bu karar taraflar için kesin hüküm sayılmaktadır. Bu hükme göre, hükmün konusunu oluşturan yerlerin devletleştirilmiş olduğu ve devlet ormanı sayılması gerektiği hükme bağlanmıştır. Bütün sorun Danıştay kararının nizalı yerlerden hangi bölümüne ait olduğunu tesbit etmekten ibarettir. Bu hususta yerel bilirkişinin görüşüne başvurulmamıştır. Mahkemece seçilen 3.bilirkişi tarafından mütalaa verilmiş ve bu mütalaa ile yetinilmiştir. Oysa, bir tapu kaydının veya bir ilamın bir yere ait olup olmadığının saptanması meselesi öncelikle yerel bilirkişi aracılığı ile yapılacak keşfe bağlı bulunmaktadır. Aynı şekilde raporda davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının nizalı yerlere uyduğu belirtilmiştir. Danıştay kararının nizalı yerlere ait olup olmadığı hakkındaki görüş, bir uygulamaya dayanmadığı gibi, tapu kayıtlarının bu yere ait olup olmadığı hakkındaki bilirkişi görüşü de bir esasa dayanmamaktadır. Gerek tapu kayıtlarının, gerekse Danıştay kararının nizalı yerlere ait olup olmadığının yerel bilirkişi aracılığı ile tesbit edilmesi, kayıtlarda geçen sınırların fenni bilirkişi tarafından düzenlenecek krokiye işaret ettirilmesi ve uygulamanın temyiz sırasında dahi incelemesine olanak sağlanması Danıştay kararında, karara konu taşınmazlara ait hudut, pafta ve parsel belirtilmediğine göre karanın dayanağı olan dosya ve belgelerin celbedilerek, karara esas olan pafta, parsel ve kayıtların uygulanması gerekir. Ayrıca bilirkişiler 30.11.1966 tarihli O.S. tarafından verilen raporun tercih edilmesi gerektiğini bildirmişler ise de, bunun tercih sebebini açıklayamamışlardır. Bozmada da bu yönlere işaret edilmiştir. Ayrıca geçerli bir maki tefriki yapılıp yapılmadığı ve bunun sonunda bir kısım arazilerin maki sayılarak 5653 sayılı Yasaya göre çiftlik sahiplerine iade edildiğine dair dosya arasında inandırıcı bir belge bulunmamaktadır. O.S. mahkemece seçilmiş bir bilirkişi olmayıp, idarece görevlendirilmiş bir kimsedir. O itibarla bozma kararı gözönünde tutulmak suretiyle inceleme ve araştırma yapılmalı ve 3116 sayılı Yasaya göre yapılan sınırlama ile 4785 sayılı Yasaya göre yapılan devletleştirmenin ayrı ayrı konular olduğu gözönünde tutularak inceleme ve araştırma yapılmalı, 4785 sayılı Yasanın 1.maddesine göre devletleştirilip de 5658 sayılı Yasaya göre iadeye tabi yerlerden olup olmadığı incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Gerekiyorsa. bunun için yeniden ormancılık işlerinden anlayan bilirkişiler seçilerek uygulama yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Bütün bu nedenlerle Orman İdaresinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18.01.1988 tarihinde karar verildi.
13-Görüldüğü gibi Yüksek 8. Hukuk Dairesinin 18.01.1988 gün ve 1987/12826-249 sayılı kararında sözü edilen ve uygulanması istenilen, yukarıda 1 nolu bentte metni yazılı Danıştay 8.Dairesinin 22.12.1964 gün ve 1963/11573-8426 sayılı olan ve S… Çiftliğindeki ormanların Devletleştirme işleminin iptali konusunda R…A… ve arkadaşlarının açtıkları davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair Orman Genel Müdürlüğü lehine olan karardır. Ancak 8.Hukuk Dairesinin bu kararında 1 sayılı parselin 6.798.000 m2’lik bölümünün 6831 Sayılı Yasanın 1.maddesi gereğince orman sayılan yer olduğuna ilişkin Danıştay 8.Dairesinin karar düzeltme istemi üzerine verilen ve kesinleşen 07.12.1972 gün ve 1969/4252-4019 sayılı kararı o tarihte arazi kadastrosuna itiraz davasını Tapulama Mahkemesi sıfatıyla gören Kartal Asliye (2) Hukuk Mahkemesinde devam etmekte olan 1981/669 sayılı orman kadastrosuna itiraz dava dosyasına ibraz edilmediği için mahkeme kararında olduğu gibi Yargıtay 8.Hukuk Dairesince de tartışılmamış ve değerlendirilmemiştir.
14-Yüksek 8.Hukuk Dairesinin bozma kararından sonra, orman kadastrosuna itiraz davası Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/208 sayısına kaydedilmiş ve bu dosyaya Danıştay 8. Dairesinin 07.12.1972 tarihinde kesinleşen 1969/4252-4019 sayılı kararı ibraz edilmediğinden Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.1989 gün ve 1988/208-1989/172 sayılı kararı ile, Danıştay 8. Dairesinin 22.12.1964 gün ve 1963/11573-1964/8426 sayılı kararının dayanağı krokide dava dışı sarı renkli alan olarak gösterilen yerin bu davanın konusu olmayan …. parsel olduğu, çekişmeli …. (ifrazen …. ) sayılı parselin bilirkişi raporuna göre orman sayılmayan yerlerden olduğundan Orman Yönetiminin iptal davasının (orman kadastrosuna itiraz davası olacak) reddine ve 862 (… sayılı parselden ifraz) ve 929 (öncesi … sayılı parsel) parselin orman sayılmayan yerlerden olduğunun sübutuna karar verilmişse de Kartal Asliye 3.Hukuk Mahkemesinin 1988/208 sayılı dosyasının karara bağlandığı 15.03.1989 tarihinden önce 28.05.1987 tarihinde yürürlüğe giren 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesi 22.05.1987 gün ve 3373 Sayılı Yasa ile değiştirilmiş ve orman kadastrosuna itiraz davalarına bakma görevi de kadastro mahkemelerine verilmiş olduğu halde, mahkeme kamu düzeni ile ilgili olan görev konusunu düşünmeden ve yine taraflar arasında o tarihte… (…. ) sayılı parsel hakkında Kartal 2.Asliye Hukuk (Tapulama) Mahkemesinin 1981/669 sayılı dosyasında devam eden arazi kadastro tespitine itiraz davası bulunduğu ve bu davanın Orman Yönetimi ile kişilerin Kartal Asliye (3) Hukuk Mahkemesinin 1981/1966 (bozma kararından sonra 1988/208) sayılı dosyası ile birleştirilerek görülmesi yasa gereği zorunlu olduğu halde davalar birleştirilmeyerek ve dava dosyasına ibraz edilmediği için Danıştay 8. Dairesinin kesinleşen 07.12.1972 gün ve 1969/4252-4019 sayılı kararı da nazara alınmayarak Kartal Asliye 3.Hukuk Mahkemesinin 1988/208-1989/172 sayılı orman kadastrosuna itiraz davası 15.03.1989 tarihinde karara bağlanmıştır.
15-Kartal Asliye 3.Hukuk Mahkemesinin 1988/208-1989/172 sayılı kararı temyiz süresinin geçirildiği ve davacı Orman Yönetiminin de temyizden vazgeçmesi nedeniyle 06/07/1989 tarihinde kesinleştirilmiştir. Dairenin 28.11.2006 günlü iade kararı üzerine bu dava dosyasının bulunamadığından gönderilemediği bildirilerek sadece karar örneği gönderilmiş olduğundan gerçekten temyiz süresinin geçirilip geçirilmediği, Orman Yönetimi avukatının Orman Genel Müdürlüğünün usulen verdiği oluru ile mi temyizden feragat ettiği, usulsüz işlem varsa sorumlu kişiler hakkında işlem yapılıp yapılmadığı anlaşılamamıştır. İşte görevsiz olarak orman kadastrosuna itiraz davasına bakan Kartal Asliye 3.Hukuk Mahkemesinin verdiği ve temyizden vazgeçilerek kesinleştirilen 15.03.1989 gün ve 1988/208-172 sayılı orman kadastrosuna itiraz davası taraflar yönünden kesin hüküm olduğu nazara alınarak yukarıda 9.bentte yazılı olan ve 1963 yılından beri devam eden … (…) sayılı parsel hakkındaki Pendik Kadastro Mahkemesinin 1990/6 sayılı dosyası 25.09.1990 sayılı dava dosyası karara bağlanıp, temyiz edilmeden kesinleştirilmiştir.
16-Davaya konu 1155 sayılı parselin ifrazen geldiği K… Köyü … sayılı parselin kadastro tespitine itiraz edilmesi üzerine yukarıda 1 ila 3 sayılı bentlerinde anlatılan yargılama aşamalarından geçerek … sayılı parselden ifraz edilen …. sayılı parsel 1990 yılında tapuya tescil edilmiştir. … sayılı parselin ilk oluşturulan çapı itibarıyla güney sınırı 1942 yılında orman kadastrosu yapılıp kesinleşen K… Köyü Kavaklı Devlet Ormanına bitişiktir. Kavaklı Devlet Ormanının iptali konusunda bu güne kadar bir dava açılmamıştır. Halen geçerliliğini sürdürmektedir. 1 sayılı parselin Kavaklı Devlet Ormanı dışında kalan bölümü 1941 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan orman tahdidinde sınırlama dışı bırakılmıştır. 3116 Sayılı Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiş olup 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasanın 1.maddesi gereğince 2.maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir bildirime gerek olmadan devletleştirilmiştir. S…. Çiftliğinin orman olan bölümlerinin Devletleştirme nedeniyle Devlet Ormanı olduğu, Danıştay 8.Dairesinin 22.12.1964 gün ve 1963/11573-8426 sayılı kararı ile ve yine davaya konu 1 sayılı kadastro parselinin 4785 Sayılı Yasa çerçevesinde 6.798.000 m2 bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu, yukarıda 1 nolu bentte aynen yazılan ve 5 sayılı bentte açıklaması yapılan, Danıştay 8.Dairesinin 1969/328-3949 sayılı kararına karşı karar düzeltme istenilmesi üzerine verilen ve o tarihte yürürlükte olan yasal mevzuat gereğince kesinleşen Danıştay 8.Dairesinin 07.12.1972 gün ve 1969/4252-1972/4019 sayılı kararı ile saptanmıştır. Danıştay 8.Dairesinin 1963/11573-1964/8426 sayılı kararı ile R… A…. ve arkadaşları tarafından Orman Genel Müdürlüğü-Tarım Bakanlığı aleyhine 02/11/1963 tarihinde açılan davanın konusunun, S… U… K…. Çiftliğinin, 4785 Sayılı Yasa çerçevesinde orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi olmayıp, devletleştirme işleminin iptaline ilişkin olduğu ve davanın hak düşürücü süre aşımından reddedilerek kişiler aleyhine kesinleştiği, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.01.1988 tarihli bozma kararında sözü edilen Danıştay 8. Dairesinin kararının esas alınmasına işaret edildiği, işin esasını inceleyerek sonuçlandıran kararın, Danıştay 8. Dairesinin karar düzeltme istemi üzerine verdiği kesinleşen 07.12.1972 gün ve 1969/4252-1972/4019 sayılı kararı olduğu, ancak görevsiz olduğu halde Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesi de bozma kararına uyarak 15.03.1989 gün ve 1988/208-172 sayılı kararında Danıştay 8.Dairesinin 22.12.1964 gün ve 1963/11573-8426 sayılı kararını esas alarak orman kadastrosuna itiraz davasını karara bağladığı ve Pendik Kadastro Mahkemesinin de bu yanlışlığın farkına varmadan ve kamu düzeni ile ilgili olan görev konusunu gözönünde bulundurmadan verilen Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/208-172 sayılı kararını dayanak göstererek 1990/6 sayılı arazi kadastro davasının karara bağlandığı ve …. sayılı parselin kişiler adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
17-Çekişmeli …. sayılı parselin geldisi … (…. ) sayılı parselin 4785 Sayılı Yasa dikkate alınarak orman olan bölümleri sözü edilen Danıştay 8.Dairesi kararı ile saptanmış olduğu halde yetkisiz ve görevsiz mahkemece orman tahdidinin iptaline ilişkin olarak verilen Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/208-1989/172 sayılı kararında Danıştay 8.Dairesinin 1963/11573-1964/8426 sayılı kararı gerekçe gösterilerek, …(…) sayılı parselin orman sınırı dışında olduğundan bahisle Orman Yönetiminin davası reddedilmiş ve 1 sayılı parsel hakkındaki 1963 yılından beri devam eden arazi kadastro tespitine itiraz davasına ilişkin Pendik Kadastro Mahkemesinin 18.04.1990 gün ve 1990/6-4 sayılı kararda ise yanlış olmakla birlikte temyiz incelemesi yapılmaksızın kesinleşmiş bulunan Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsiz olarak verdiği 1988/208-1989/172 sayılı kararı esas alınarak tamamı hükmen kişiler adına tescil edilmiş ve kesinleşmiştir. Ne tesadüftür ki, 7.312.000 m2 taşınmaza ait bu iki karar da ya temyiz süresi geçirildiğinden ya da Hazine ve Orman Yönetiminin temyizden vazgeçmesi ile kesinleştirilmiştir.
18-K… Köyü … sayılı parselin ve bu parselden daha sonra ifraz edilen parsellerin 4785 Sayılı Yasa dikkate alınarak 6.798.000 m2 bölümünün orman olduğunu saptayan ve kesinleşen Danıştay 8.Dairesinin 07.12.1972 gün ve 1969/4252-4019 sayılı kararı orman kadastrosuna ilişkin davada taraflarca verilmediğinden Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/208-1989/172 sayılı kararında gözönünde bulundurulmamışsa da hem Danıştay 8.Dairesinin 07.12.1972 gün ve 1969/4252-4019 ve hem de Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.1989 gün 1988/208-172 ve Pendik Kadastro Mahkemesinin 18.04.1990 gün ve 1990/6-4 sayılı kararlarının H.Y.U.Y.’nın 237.maddesi gereğince taraflarını bağlayan kesin hüküm koşullarını taşıdığı bir gerçektir. Koşulları var ise H.Y.U.Y.’nın 445.maddesi gereğince yargılamanın yenilenmesi yoluyla bu kararlar ortadan kaldırılmadıkça bu kesin hükümlerin konularını oluşturan yerlerde bu konuların tartışılma olanağı bulunmamaktadır.
19-… sayılı parselden ifraz edilen …. sayılı parselin …../……/……/……./….. sayılı parsellere ifraz edilmesinden sonra, bu parsellerin tapu malikleri R…. A…. ve arkadaşlarının Orman Yönetimi aleyhine Pendik Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları elatmanın önlenmesi ve muarazanın önlenmesi davasında, çekişmeli taşınmazların yukarıda yazılı görevsiz olan Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği 1988/208-1989/172 sayılı kesin hükmü nazara alınarak Pendik 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.06.1995 gün ve 1995/180 – 337 sayılı karar ile …./……/……./……./………/……ve …. sayılı parsellerin tapu kaydı üzerindeki orman şerhinin kaldırılmasına ve taraflar arasındaki muarazanın- çekişmenin önlenmesine karar verilmiş ve karar da Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 11.10.1995 gün ve 1995/11904-13005 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
20-Temyize konu davaya gelince; her ne kadar mahkemece yukarıda aşamaları anlatılan Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/208-1989/172 sayılı ve Pendik Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/180 – 1995/337 sayılı kararlarının, taraflarını bağlayan kesin hüküm niteliğinde olduğu eda davası açma olanağı varken tespit davası açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davanın nitelendirilmesi ve uyuşmazlığın çözümünde hataya düşülmüştür.
Davacı Orman Yönetimi …. sayılı parselden ifraz edilen …. sayılı parselin (bu …. sayılı parsel … sayılı parselin ifrazdan sonra oluşan …. sayılı parselin de ifrazı ile oluşmuştur.) kadastro sınırının ölçü hatası nedeniyle Kavaklı Devlet Ormanı sınırı ile kenarlaşmadığından, parselin kısmen orman sahasına tecavüzlü olduğunu ileri sürerek orman ile parsel arasındaki patika yolun sınır olarak tespitine karar verilmesini, başka bir anlatımla, 1942 yılında kesinleşen ve bu güne kadar iptal edilmediği için geçerliliğini sürdüren K…. ve E…. Köyleri sınırları içindeki Devlet Ormanları sınırının 1155 sayılı parselin kuzey sınırını oluşturan yol olduğunun ve ….. sayılı parselin Kavaklı Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığının tespiti istemiyle dava açmıştır. Gerek Pendik Kadastro Mahkemesinin 1990/6-4 sayılı, gerekse Pendik Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/180 – 1995/337 sayılı ve gerekse Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/208-1989/172 sayılı kararı 1 sayılı parselin ilk kadastro sırasında belirlenen çap sınırları esas alınarak verilmiştir.
Dosya içinde bulunan çekişmeli …. sayılı parselin ifrazen geldiği …. (…. ) sayılı parsele ait krokiler, tapulama-kadastro paftaları ve …. sayılı parselin 10/05/1957 tarihinde tapulama tespiti sırasında oluşturulan ilk çapı incelendiğinde, 1 sayılı parselden ifraz edilen temyize konu …. sayılı parselin güney sınırı ile, …. sayılı parselin 10/05/1957 tarihindeki çapının sınırı birbirine benzer olmadığı görülmektedir. Bu durum çıplak gözle dahi anlaşılmaktadır. 3116 Sayılı Yasaya göre 1942 yılında yapılarak kesinleşen Kavaklı Devlet Ormanının kuzey sınırının, …. sayılı parselin güney sınırı olduğu belirlendiğine ve Kavaklı Devlet Ormanı sınırları da 1942 yılında kesinleştiğine göre, ifrazlardan sonra oluşturulan ve ilk kadastro çapına göre farklılık gösteren 1155 sayılı parselin çapında kesinleşen Kavaklı Devlet Ormanı aleyhine genişleme olduğu görülmektedir. Bir an için aksi düşünülse bile 1155 sayılı parsel 1942 yılında yapılıp kesinleşen Kavaklı Devlet Ormanı sınırları içinde ise, Kavaklı Devlet Ormanının kadastrosu bugüne kadar iptal edilmediğinden geçerliliğini sürdürmektedir ve 1957 yılında yapılan kadastroda …. sayılı parselin 1942 yılında yapılan Kavaklı Devlet Ormanına tecavüzlü bölümü ikinci kadastro olduğundan 3402 Sayılı Yasanın 22.maddesi gereğince bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağından iptal edilmesi gerekir. İddianın ileri sürülüş biçimine göre davanın da bu nedenlerle açıldığı anlaşılmaktadır.
O halde; Orman Yönetiminin dava dilekçesindeki istem sonucu gözönüne alınarak uyuşmazlık, davaya konu taşınmazın tapulamada oluşan ilk çapının günüydeki 1942 yılında yapılarak kesinleşen Kavaklı Devlet Ormanının orman tahdidindeki konumunun ne olduğunun saptanması yoluyla çözümlenmesi gerekecektir.
Bu nedenlerle öncelikle; mahkemece, Kurtdoğmuş Köyü …. sayılı parsel 10/05/1957 tarihinde yapılan tapulama tespitindeki ilk çapına göre oluşturulan tapulama paftasının orijnali ile, daha sonra yapılan ifrazlardan sonra oluşan tapulama-kadastro paftalarının orijinalleri, her aşamada oluşan paftalar ile ölçü krokilerinin ve ölçü hesap cetvellerinin ayrı ayrı tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve K…. Köyü Kavaklı Devlet Ormanı ile yine E…. Köyüne ait Sığıreğrek Devlet Ormanına ait orman tahdit harita ve tutanakları ile tapu kaydının ve bu yere ait kadastro paftası örnekleri istenip dosyaya konulmalı, Kurtdoğmuş Köyü… sayılı parselin 10/05/1957 tarihinde yapılan tapulama tespitindeki ilk çapının, eldeki davanın konusu olan ve… sayılı parselden ifraz edilen …..sayılı parsel ve bu parselin ifrazı ile oluşan ….. parsel numarası verilen bölümünün, güney sınırındaki orman aleyhine değişikliğin hangi aşamada gerçekleştiğinin ve 1942 yılında yapılarak kesinleşen güney tarafdaki Devlet Orman tahdidine göre tahdit içinde yer alması gereken bölümün saptanması bakımından önceki bilirkişiler dışında, halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ile, iki harita mühendisi veya olmadığı takdirde tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, … parsel sayılı taşınmazın 10/05/1957 tarihinde yapılan tapulama tespitindeki ilk çapının, ve daha sonraki tarihlerde yapılan ifrazlar ile oluşturulan çapının kapsadığı alanlar ile güneydeki Kavaklı Devlet Ormanlarının tutanakları ve haritaları ve bölgeye ait hava fotoğrafları ve memleket haritaları uygulanarak belirlenmeli, özellikle Kurna Kavaklı Devlet Ormanının kuzey sınırını oluşturan 1125 ila 1136 orman sınır noktalarının ve Emirli Köyü Sığıreğrek Devlet Ormanının, 905 ila 920 orman sınır noktalarına ait ve tahdit tutanaklarında tarif edilen ve tahdit haritalarında gösterilen yolun yeri saptanmalı (Bu yol dosyadaki fotogometri yöntemiyle düzenlenen orman kadastro haritasında görülmektedir),
1957 yılında oluşturulan ilk tapulama paftasının orijinali komşu parselleri de gösterecek biçimde, daha sonra ifrazlardan sonra oluşturulan paftalar ayrı ayrı komşu parseller de görülecek biçimde zemine uygulanmalı, eldeki davanın konusu olan …. sayılı parselden ifraz edilen … sayılı parsel ve bu parselden de ifraz edilen ve … parsel numarası verilen bölümünün, güney sınırındaki değişikliğin hangi aşamada gerçekleştiği saptanmalı, Orman Yönetiminin dava dilekçesindeki sözünü ettiği yol ile 1 sayılı parselin ilk çapının güney sınırının aynı yer olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazın 1942 yılında yapılan Kavaklı Devlet Ormanının kadastrosu ile ilgili sınır noktalarına göre konumu, 10/05/1957 tarihinde yapılan tapulama sınırları ile… sayılı parselin 1957 yılı çapına göre oluşturulan ilk tapulama paftasının orijinali üzerinde, keza daha sonra yapılan ifrazlardan sonra oluşturulan paftalarda ayrı ayrı krokiler üzerinde ve farklı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, bilirkişilerden 1155 sayılı parsel ile orman sınırının ve … sayılı parselin ilk tapulama çapına göre gerçek sınırının neresi olduğu belirlenmeli, 1942 yılında yapılıp kesinleşen Kavaklı Devlet Ormanı kadastrosuna göre 1957 yılında yapılan arazi kadastrosunun birbiriyle çakışması halinde 1957 yılında yapılan kadastronun 3402 Sayılı Yasanın 22.maddesi hükmüne göre ikinci kadastro olması nedeniyle bütün sonuçlarıyla hükümsüz olduğu, bu haliyle davanın bir iptal ve dolayısıyla eda davası olduğu düşünülmeli ve bilirkişilerden uygulamayı gösterir müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, davanın nitelendirilmesi ve delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır …)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER : Davacı-karşı davalı Orman Genel Müdürlüğü vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Birleşen davalar; orman sınırının tespiti, elatmanın önlenmesi ve tapu kaydının beyanlar hanesindeki şerhin silinmesi istemine ilişkindir.
İşin esasına girilmeden evvel, mahkemece verilen kararın Hukuk Genel Kurulunca incelenmesi olanaklı bir karar, kısacası direnme kararı niteliğinde olup olmadığının ön sorun olarak ele alınmıştır.
Özel Dairenin bozma kararından sonra, 14.03.2009 gün ve 27169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 25.02.2009 gün ve 5841 sayılı Kanun’un 2.maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin üçüncü fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır.” cümlesi eklenmiş ve aynı Kanunun 3.maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen geçici madde 10 ile “Bu Kanunun 12.maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.” Hükmü getirilmiştir.
Mahkemece, direnme olarak adlandırılan kararın gerekçesinde, ilk kararda dayanılmayan, bu yeni Kanuna ve yeni gerekçeye dayanılmakla yeni bir hüküm oluşturulmuştur.
Bu ön sorunun varlığı nedeniyle esasa ilişkin temyiz itirazları Hukuk Genel Kurulunca incelenmemiş; direnme niteliği taşımayan kararın incelenmesi için dosyanın temyiz inceleme mercii olan 20.Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
S O N U Ç : Ön sorunun kabulü ile kurulan yeni hükme ilişkin temyiz nedenlerinin incelenmesi için dosyanın Yargıtay 20.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine 17.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.