Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/730 E. 2011/23 K. 02.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/730
KARAR NO : 2011/23
KARAR TARİHİ : 02.02.2011

MAHKEMESİ : Tuzla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2009
NUMARASI : 2008/1096-2009/1194

Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tuzla 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.06.2007 gün ve 2006/1088 E., 2007/512 K. sayılı kararın incelenmesinin davalılardan H. Tirgil vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10.04.2008 gün ve 2007/5255 E., 2008/1861 K. sayılı ilamı ile;
(…Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı … plakalı aracın davalılardan A. T..’a ait tamir servis istasyonuna bırakıldıktan sonra diğer davalı servis çalışanı H. T.. tarafından sigortalının rızası dışında alınarak sevk ve idaresi sırasında, …. plaka sayılı araçla çarpışması sonucu hasara uğradığını belirtip, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 8.999,00 YTL tazminatın 25.03.2006 ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, sigortalı araç malikinin aracını, kullanması için kendi rızası ile davalı H. T..’e verdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre davalı A… B…’a yönelik davanın reddine, diğer davalı Hasan Tirgil hakkındaki davanın ise kabulüyle, 8.999,00 YTL tazminatın 25.03.2006 ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte anılan davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı Hasan Tirgil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava TTK.nun 1301 maddesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
TTK.nun 1278 maddesinde “mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiilerinden hukuken mesul bulundukları kimselerin kusurlarından doğan hasarları tazmin ile mükelleftir. Fakat hiç bir halde sigortacı sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin kastından veya aksi mukavelede yazılı değil ise sigorta edilen malın ayıbından doğan hasarları tazmine mecbur olmaz.”hükmünü taşımaktadır.
Diğer yandan Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5-6 maddesinde, sadece sigortalı veya fiillerinden sorumlu bulunduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından taşıta kasten verilen zararlar ile sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından sigortalı taşıtın kaçırılması veya çalınması nedeniyle meydana gelen zararlar teminat dışında tutulmuştur.
Delillere göre somut olayda Y… Y…a ait …….. plakalı araç tamir için A… T…’a ait servise bırakılmış, serviste çalışan H.T.. araç malikinin izniyle aracı kullanırken kaza yaparak araç hasarlanmıştır. Açıklanan nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2. Kabule göre de; Davalı hakkında ödeme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, en yüksek mevduat faizine hükmolunması isabetli değildir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılardan H. T… vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1301. maddesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi vekili, davalılardan A. T…’ın tamirhanesine bırakılan aracın, burada çalışan diğer davalı H. T.. tarafından, araç malikinin rızası dışında, sevk ve idaresi sırasında meydana gelen trafik kazası nedeniyle doğan zararın davalılardan rücuan tahsilini talep etmiştir.
Yerel mahkemece, aracın davalı H… T..e kullanması için araç maliki tarafından teslim edildiği, ancak diğer davalı tamirhane sahibinin, araç tamir için bırakılmış olsa dahi kendi insiyatifi dışında tamirhaneden çıkarıldığından zarardan sorumlu olmadığı, gerekçesiyle davalı A… T… hakkındaki davanın reddine, H. T…hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalılardan H. T…vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1278. maddesi ile Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları A.5-6 maddeleri uyarınca tamir için A. Taştan’ın servisine bırakılan aracın serviste çalışan H. T… tarafından araç malikinin izni ile kullanılırken hasarlandığı, bu nedenle davanın reddi gerektiğinden bahisle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece, Özel Dairenin faizin niteliğine ilişkin bozmasına uyulmasına, işin esası yönünden ise kısmen direnildiğinden bahisle bilirkişi incelemesi yapılıp, gerekçede bu delile dayanılmak suretiyle davalı H. Tirgil’in sorumluluğu yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı Davalılardan H…T… vekili temyize getirmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/2. maddesinde bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre mahkeme, temyiz edenden 434 madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip, dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir.
Hemen belirtilmelidir ki, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (HUMK.429 mad.).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Bu karar, yeni hüküm niteliğinde olmakla temyiz inceleme mercii Hukuk Genel Kurulu değil; Özel Daire’dir.
Diğer taraftan, mahkemece açıkça uyma kararı verilmesi halinde de ortada bir direnme kararı bulunmadığından, hükmüne uyulan bozma gereklerinin yerine getirilip getirilmediğinin denetimi de Hukuk Genel Kurulunca değil; bozma kararına uyulan ilgili Hukuk Dairesince yapılmalıdır.
Somut olayda ise;
I-Yerel mahkemece bozma kararından sonra yapılan yargılamada, davacı vekilinin itirazı ve bozma ilamının 1.bendi doğrultusunda değerlendirme yapılması talebi ile yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış ve direnme olarak adlandırılan kararda bu bilirkişi raporu değerlendirilerek, gerekçe yapılmış; bozmadan esinlenilerek elde edilen bu yeni delil incelenerek, karara dayanak alınmıştır.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı bu karar gerçekte direnme olmayıp, bozmadan esinlenilerek toplanmış yeni delile dayalı, yeni hüküm niteliğindedir. Yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının inceleme merci ise Hukuk Genel Kurulu değil; Özel Daire’dir.
II-Yerel Mahkemece, bozma ilamının (2) numaralı bendinde yer alan ve kabul biçimine yönelik “ödeme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, en yüksek mevduat faizine hükmolunması” hususuna işaret eden bozma nedenine uyularak bozma doğrultusunda oluşturulan hüküm de açıkça direnme olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olmakla temyiz inceleme mercii Hukuk Genel Kurulu değil, Özel Dairedir.
Yukarıda (I) ve (II) bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün her iki bölümü de direnme niteliği taşımayıp, yeni hüküm niteliğinde olmakla bu hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daire’ye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Davalılardan H. Tirgil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; yukarıda (I) ve (II) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle kısmen bozma ilamının 1.bendinden esinlenilerek toplanan yeni delile dayanılarak oluşturulan ve kısmen de bozma ilamının 2.bendinde yer alan bozma nedenine açıkça uyularak oluşturulan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 17. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 02.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.