YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/70
KARAR NO : 2010/86
KARAR TARİHİ : 17.02.2010
MAHKEMESİ : Kahramanmaraş Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2008
NUMARASI : 2008/114-2008/100
Taraflar arasındaki “kadastro tesbitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kahramanmaraş Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05.10.2007 gün ve 2007/137 E.- 2007/224 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan Maliye Hazinesi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin 18.03.2008 gün ve 2008/1340 E.-1110 K. sayılı ilamı ile; (…İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava niteliği ve içeriği itibariyle kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Kural olarak kadastro davaları lehine tespit, yâda kadastro komisyonunca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiler arasında görülür. Bir başka deyişle kadastro davaları hakları çatışanlar arasında görülür. Hal böyle olunca, davanın tutanağın malik hanesinde tespit maliki olarak görülen davacının adının düzeltimine ilişkin olduğu dikkate alındığında davanın saptanan bu niteliğine göre, husumetin hazineye yöneltilmesi zorunludur. Nevarki, davacı taraf dava dilekçesinde Kadastro Müdürlüğünü hasım göstererek dava açmıştır.
Kural olarak kadastro komisyonlarınca oluşturulan kararlar nitelikleri ve içeriği itibariyle yargısal nitelikte ise de Kadastro Müdürlükleri yapıları itibariyle idari birimde yer alan kurum yâda kuruluşlardandır. Kural olarak ıslah yoluyla da olsa hasım değiştirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, davanın açıldığı günde, gerçek hasma yöneltilen bir davanın bulunmadığının kabulü gerekir. Yargılamada Kadastro Müdürlüğünün hazine vekili tarafından temsil edilmiş olması davanın hazine aleyhine açıldığı anlamına gelmez.
Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir….) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılardan Maliye Hazinesi vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tespit tutanağına yanlış yazılan ismin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Davacı C… A.. A… vekili 12.01.2007 harç tarihli dava dilekçesinde; kadastro tespit çalışmaları sırasında, …. nolu parselin “C…. A…. ” olarak tespit yapıldığını, oysa nüfus kaydına göre isminin “Cuma A… A…. ” olduğunu belirterek, kadastro tespit tutanağındaki “C…. ” olan isminin “C…. A…. ” olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı, davalı olarak Kadastro Müdürlüğünü hasım göstermiş; dava dilekçesi Kadastro Müdürlüğüne tebliğ edilmiş, Kadastro Müdürlüğünü temsilen (izafeten) duruşmalara katılan Hazine vekili; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkemece, tespitler kesinleşmediğinden ve sicil oluşmadığından davanın doğrudan hazine ya da Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılmasının mümkün olmadığı, davacının isteminin başkası ile çatışmadığı, çekişmesiz yargıda hasım göstermek zorunluluğu olmadığı, davacının isminin C… A… Olduğu halde tespit tutanağına yanlışlıkla C… olarak yazıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı Kadastro Müdürlüğü yönünden tüzel kişiliği bulunmayışı ve davalı ehliyeti mevcut olmaması nedenleri ile davanın husumetten reddine, Müdahilin davasının ise esastan reddine, karar verilmiştir.
Özel Dairece, yukarıda belirtilen gerekçelerle karar bozulmuştur.
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir.HUMK. 179/1.maddesi, dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bildirim esnasında yapılan kimi yanlışlıklar, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir. Davalının temsilcisinde yanılmış olma hali de bu duruma örnek oluşturmaktadır. Çözülmesi gereken sorun, Kadastro Müdürlüğü’nün davalı gösterilmesinin ve hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmanın temsilcide yanılgı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak kadastro davaları, lehine tespit yada kadastro komisyonunca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiler arasında görülür. Bir başka deyişle kadastro davaları hakları çatışanlar arasında görülür. Dava, tutanağın malik hanesinde tespit maliki olarak görülen davacının adının düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davanın saptanan bu niteliğine göre, husumetin hazineye yöneltilmesi zorunludur. Nevar ki, davacı dava dilekçesinde Kadastro Müdürlüğünü hasım göstererek dava açmıştır.
Davacının asıl dava etmek istediğinin Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu belirgindir.Durum bu olunca, davanın davalı olarak salt kadastro müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali bulunmakta olup, bu durumun mahkemece resen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasma yöneltilebilmesi için davacı yana olanak sağlanması gerekir.
Daha açık ifadeyle, mahkemece yapılacak iş; açıklanan hususlar ve dava dilekçesi içeriği de gözetilerek temsilcide hata halinin varlığının kabulü ile davacının davasını doğru hasma yöneltmesi için olanak sağlanması, açıklanan eksiklik giderildikten sonra da davanın esasının çözümü yoluna gidilmesi olmalıdır.
Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı HUMK.’un 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 17.02.2010 gününde, oybirliği ile karar verildi.