Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/671 E. 2010/696 K. 22.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/671
KARAR NO : 2010/696
KARAR TARİHİ : 22.12.2010

MAHKEMESİ : Ankara 11.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16.12.2009
NUMARASI : 2009/401 E-2009/498 K.
Taraflar arasındaki “kiracılığın devam ettiğinin tespiti ve muarazanın giderilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.04.2008 gün ve 2008/97 E-166 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 17.03.2009 gün ve 2008/13332-2009/3579 sayılı ilamı ile;
(“…Davacı, mülkiyeti davalı belediyeye ait 15 adet çiçek büfesini davalının 2001 yılında dava dışı İ… Belde A.Ş.’ye kiraya verdiğini, aynı yerlerin İ… Belde A.Ş. tarafından kendisine devredildiğini, bundan sonra anılan çiçek büfeleri yönünden davalı ile 11.03.2004 gününde iki yıllık süre ile kira sözleşmesi imzaladıklarını, davalı belediyenin 03.03.2005 tarihli encümen kararına dayanarak sözleşmeyi fesh ettiğini, bundan sonra davalıya karşı idare ve adliye mahkemelerinde açtığı davaları kazandığını, bunun üzerine davalının 08.02.2008 tarihinde bir yazı gönderip, 11.03.2008 tarihi itibariyle sözleşmenin sona ereceğini ve yenilenmeyeceğini bildirdiğini, kiralananların 6570 Sayılı Yasa kapsamında yerlerden olduğunu, 2886 Sayılı Yasanın 75.maddesi hükümlerinin uygulanmayacağını ileri sürerek kiracılığının tespitine, muarazanın menine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Sözleşmenin 14.maddesinde sözleşme sonunda kiralananın teslim edileceğinin yazılı olduğu, 2886 Sayılı Yasanın 75.maddesi kapsamında davacının fuzuli işgal durumuna düştüğü gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava taraflar arasındaki sözleşmenin yenilenmek suretiyle uzadığından bahisle taraflar arasındaki kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin tespitine ve çıkarılan muarazanın giderilmesine ilişkindir. Eldeki davada 15 adet çiçek büfesi davalı belediye tarafından 11.03.2004 başlangıç tarihli sözleşme ile 2 yıl süreyle davacıya kiraya verilmiş olup, 2 yıllık sürenin dolması ile birlikte 11.03.2006 tarihinden itibaren süresiz hale gelmiştir. Süresiz akitlerde BK’nun 262.maddesi hükmünce 6 aylık dönemler için üç ay önceden davalı kiralayanın feshi ihbarda bulunması ve o dönemin sonunda da tahliye davası açması gerekir. 6 aylık dönemin birinde tebliğ ettirilen ihtar ancak o dönemin sonunda, kiracının tahliyesi hususunda kiralayana tahliye talep hakkı verir. Davalı kiralayanın az yukarıda açıklanan yasanın öngördüğü sürelere riayet etmeksizin 05.02.2008 tarihli yazısıyla 11.03.2008 tarihinden itibaren sözleşmeyi yenilemeyeceğini bildirmesinin hiçbir hukuksal dayanağı yoktur. Hal böyle olunca mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi usul ve yasaya aykırı oyup, bozmayı gerektirir…”)
gerekçesiyle davacı yararına bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; kiracılık ilişkisinin sürdüğünün tespiti ile davalının bu konuda çıkarttığı muarazanın meni istemine ilişkindir.
Mahkemece; kira sözleşmesinin 14.maddesinde sözleşme sonunda kiralananın her türlü hasar ve eksikten ari olarak boşaltılıp, emlak istimlak dairesine teslimi gerektiğinin yazılı olduğu, davalı/kiralayan belediye encümenince sona erecek olan sözleşmenin yenilenmeyeceği ve kiralananın kira müddeti sonunda boşaltılması konusunda karar alındığı, bunun kiracı/davacıya bildirildiği, 5393 sayılı Kanunun 15.maddesinin 3.fıkrasının 2.cümlesi ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75.maddesi hükümlerinin Belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı hükmü getirildiğinden, bu uyuşmazlıkta 6570 sayılı Kanun’un 11.maddesinin uygulama yeri olmadığı, kira müddetinin dolması ile sözleşme sona ereceğinden ve kiralayan belediye sözleşmeyi uzatmayacağını bildirip tahliye istediğinden kiracılık ilişkisinin sürmediği, kiralayan tarafından mahkemeden veya mülki amirden taşınmazın boşaltılmasının istenebileceği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde aynen yer verilen nedenlerle karar bozulmuştur.
Mahkeme önceki kararında direnmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı kiralayan belediye ile davacı kiracısı arasındaki kira sözleşmesinin yenilenmek suretiyle uzayıp uzamadığı bunun sonucu olarak davacının fuzuli şagil olduğunun kabul edilip edilmeyeceği ve davacının kiracılık sıfatının devam edip etmediğine ilişkin anlaşmazlığa 6570 ve 2886 sayılı Kanunlardan hangisinin uygulanacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle somut olayın, uyuşmazlığa etkili yönlerinin ve ilgili yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır:
Mülkiyeti Belediyeye ait olan 15 adet çiçek büfesi, 2886 sayılı 36.maddesi uyarınca 29.05.2001 tarihinde yapılan ihale sonucunda. Ç… İ… Belde AŞ’ne 2 yıl süreyle kiraya verilmiş olup. 20.06.2001 tarihinde kira sözleşmesi imzalanmıştır.
Daha sonra, kiralanan büfelerin kira sözleşmesi ve şartname hükümlerine göre davacı şirkete devri davalı belediyece uygun görülerek taraflar arasındaki 11.03.2004 tarihli kira sözleşmesi imzalanmış ve söz konusu büfeler davacı tarafından işletilmeye devam edilmiş; kira süresi de 2 yıl olarak belirlenmiştir.
Anılan Sözleşmenin 14.maddesi “Kiralama süresinin bitmesi veya herhangi bir nedenle sözleşmenin bozulması halinde kiralanan yeri kiracı her türlü hasar ve eksikten ari olarak boşaltır. Anahtarını bir tutanak karşılığında Emlak ve İstimlak Müdürlüğüne teslim etmek zorundadır.”şeklinde kararlaştırılmıştır.
Bu maddeye istinaden 05.02.2008 tarihinde kiralayan belediye encümenince büfelerin tahliyesi yönünde karar alınmış; kiracıya yapılan bildirimle kira sözleşmesinin süresinin bitiminden itibaren 14. madde gereğince büfelerin 15 gün içerisinde belediyeye teslim edilmesi istenilmiştir.
Bilindiği üzere; 818 sayılı Borçlar Kanunu kira akdinden doğan davalarda genel ve temel Kanun durumunda olup, aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde uygulanacak olan bu Kanun’dur.
6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanunun 1.maddesinde, bu Kanunun uygulama alanı, öncelikle Belediye teşkilatı olan yerlerle, belediye teşkilatı olmasa bile iskele, liman ve istasyonlardaki gayrimenkullerin kiralanmasıyla ilgili işlemler olarak belirlenmiştir. Ayrıca mecurun bu Kanun kapsamına girmesi için, bunların gayrimenkul olmaları ve musakkaf bulunmaları gereklidir.
Kısaca, kiraya verilen musakkaf yerlere ilişkin uyuşmazlıklara 6570 sayılı Kanun hükümleri uygulanmakta olup, gayri musakkaf taşınmaz mallar ise Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
Her iki Yasanın ilgili maddelerinin hukuki sonuç ve hükümleri ile koruma amaçları tamamen birbirinden farklıdır.
Diğer taraftan, daha özel nitelikte olan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75.maddesinde; Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren, işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edileceği aksi halde ecrimisil alınacağı, işgalin devam etmesi halinde işgal edilen taşınmaz malın, idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülki amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edileceği, belirtilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun belediyenin yetkilerini ve imtiyazlarını düzenleyen 15’nci maddesinde de belediye mallarına karşı suç işleyenlerin Devlet malına karşı suç işlemiş sayılacağı, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75’inci maddesi hükümlerinin belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
Somut olay gelince: 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu çerçevesinde yapılan ihale sonucunda taraflar arasında düzenlenen 11.03.2004 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesiyle, şehrin muhtelif yerlerine konulan 15 adet çiçek büfesinin davacı şirkete kiraya verildiği; sözleşmenin 14.maddesinde, kiralama süresinin bitmesi veya herhangi bir nedenle sözleşmenin bozulması halinde kiralanan yeri kiracının her türlü hasar ve eksikten ari olarak boşaltacağı ve anahtarını bir tutanak karşılığında Emlak ve İstimlak Müdürlüğüne teslim etmek zorunda olduğuna dair hüküm bulunduğu, davalı kiralayan Belediye tarafından davacıya gönderilen 08.02.2008 günlü yazıyla, söz konusu yerin kira süresinin 11.03.2008 tarihinde sona erecek olması nedeniyle kira sözleşmesinin yenilenmemesi ve kira süresinin bittiği tarihte sözleşmenin 14.maddesi gereği boşaltılması belirtilmek suretiyle kira süresinin bitim tarihinden itibaren 15 gün içerisinde taşınmazın boş olarak tesliminin istendiği, aksi takdirde; 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75.maddesine göre tahliyenin sağlanacağının bildirildiği dosya kapsamıyla sabittir ve bu yönler çekişmesizdir.
Davalı belediye kiralananı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre dava dışı Ç… İ…. Belde AŞ’ne kiralamış; adı geçen şirket de sözleşmede verilen yetkiye dayanarak büfeleri davacı şirkete kiralamıştır.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunun 75/3.maddesinde; tahliyeye ilişkin koşullar ile birlikte kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edileceği, aksi halde ecrimisil alınacağı hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm, esasen 2886 sayılı Kanun ile Hazine tarafından kiraya verilen taşınmazlara ilişkin olmakla birlikte; 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15.maddesinin 3.fıkrasının 2.cümlesinde, 2886 sayılı Kanunun belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmakla; belediyelere ait taşınmazların kira sözleşmelerinde de 2886 sayılı Kanunun 75.maddesi hükümleri uygulanacaktır.
Hal böyle olunca, somut olayda 6570 sayılı Kanun hükümlerinin uygulama yeri bulunmamakta; uyuşmazlığın 2886 sayılı Kanunun 75.maddesi çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir.
Şu durumda, anılan yasal düzenlemeye göre taraflar arasındaki kira sözleşmesinin, kira süresinin dolduğu 11.03.2008 tarihinde sona ereceği, sürenin dolması ile, kira akdinin süresiz hale gelmeyip sözleşmenin sona ermesi nedeniyle davacının fuzuli şagil durumuna düştüğü davalı kiralayanın tahliye istemesinde haksız bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddine dair direnme kararı usul ve yasaya uygun olup; onanması gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 22.12.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Uyuşmazlık kira sözleşmeye konu büfelerin hangi yasaya tabi olduğu, dolayısıyla araştırmanın yeterli olup olmadığı konusunda toplanmaktadır. Borçlar Kanunu uygulanmalı mıdır?
Yüce Genel Kurul ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık büfelerin 6570. sayılı yasamı yoksa 2886. sayılı yasanın 75.maddesi kapsamında mı kalacağına ilişkindir.
Sözleşmeye konu büfeler Çankaya Belediyesi tarafından 2886. sayılı yasa uyarınca ihaleye çıkartılmış ve Belediyenin yan kuruluşu olan Ç… İ…. Belde A.Ş ihaleyi kazanarak 20.6.2001 tarihinde sözleşme imzalamış, akabinde sözleşmenin 8.maddesi uyarınca 15 adet büfe davacı S… İnşaat Ltd. Şti. tarafından devralınmış ve davalı ile 11.03.2004 tarihinde kira sözleşmesi imzalanmıştır.
Sözleşme uyarınca alt kiracıların büfelerin işleticisi oldukları halen kira ilişkisinin devam ettiği ve davacı şirketin de İ… Belde A.Ş.’ye kiralayan olduğu ihtilafsızdır.
İlk muaraza 2005 yılında çıkmış Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararıyla S… İnşaat Ltd. Şti.’nin açmış olduğu dava sonucu davacı şirketin kiracılığının tespitine ve muarazanın giderilmesine karar verilmiş olup, bu karar Yüksek 3.Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir. Bu kararda büfelerin musakkaf niteliği belirtilerek kesin delil haline gelmiştir.
Öte yandan kiralanan büfelerin tahliyesi yönündeki 2005 tarihli encümen kararı da idari yargının kesinleşen kararıyla iptal edilmiştir.
Bu aşamalardan geçen uyuşmazlıkta bu kez Çankaya Belediye encümeninin almış olduğu 05.02.2008 tarihli kararının uygulanması amacıyla davacı S… İnşaat Ltd. Şti.’ne ihtarname göndererek ve gönderenin kira süresinin 11.03.2008 tarihinde sona ereceğinden bahisle büfelerin 15.gün içerisinde tahliye edilmesini bildirmiş, bu gelişmelerden sonra eldeki bu dava açılmıştır.
Davacı S.. İnşaat Ltd.Şti. davaya konu büfelerin önceki yargı kararının 6570 sayılı yasa kapsamında kaldığı, buna karşın Belediye Encümenince 05.02.2008 tarihli kararının uygulanması amacıyla kendilerine ihtar gönderildiğini, kendilerinin de durumu alt kiracılara bildirdiklerini, davalı Belediye tarafından çıkartılan muarazanın önlenmesini istemiştir.
Davalı Belediye, davanın reddini dilemiş, mahkemece, davanın reddine karar vermiş, davacının temyizi üzerine, Dairemizce BK.nun 262.mad6desi hükümlerinin uygulanması gerektiğinden bahisle karar 6 aylık dönemler itibariyle 3 ay öncesinden feshi ihbar çekilmesi gerektiği, bu sürelere uyulmadığı, davanın reddinin gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece direnme kararı verilmiştir.
Genel kurulun önüne gelen bu uyuşmazlıkta hangi yasa ya da yasalar uygulanacaktır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; kamu düzeni kavramı içerisinde hukuk kurallarının kendiliğinden uygulanması değerlendirildiğinde, kanunları uygulamak Hakimin görevidir. Kamu düzeni kavramı ve bunun uygulanması ciltler dolusu yayınlarla açıklanmıştır. Hakimin Türk Kanunları uyarınca karar vereceği ve resen uygulanacağı HUMK. 76.maddesinde de vurgulanmıştır. Öyleyse bu uyuşmazlığa hangi kanun maddeleri uygulanacaktır. Bu konuyla ilgili olarak yasal düzenlemelerden genel hatlarıyla bahsetmek yerine bu konuyla ilgili olarak Genel Kurulun önüne gelen emsal bu uyuşmazlıktan alıntı yapmakla yetineceğiz. Zira somut olay ile emsal karar birbirine benzemekte ve ışık tutmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 05.07.2009 gün ve 2009/13-289-321 sayılı olup, tam metin şöyledir;
“Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; kiracılığın tespiti ve davalının bu konudaki muarazasının meni istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme; taraflar arasındaki kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 1.maddesiyle, davalı idarenin belli şartların oluşması halinde kira sözleşmesini tek taraflı feshetme hakkını kendi uhdesinde tuttuğu, davacının da bunu kabul ettiği, sözleşmenin anılan maddesinde sözü edilen yap işlet devret modeli çerçevesinde Gümrük Müsteşarlığı ile Gümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş. ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği arasında sözleşme imzalandığına ve davalı idare sözleşmedeki hüküm gereğince kira sözleşmesini feshettiğine göre, fesih işleminde sözleşmeye aykırı herhangi bir yön bulunmadığı; taşınmazın 2886 Sayılı Yasaya göre kiraya verildiği, sözleşmede taraflar fesih hak ve yetkisini iradeleri ile kabul ettiğine göre, sözleşme 6570 Sayılı Yasa kapsamına dahil olsa dahi, sözleşmede belirtilen şekilde davalının şartlar oluştuğunda sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olacağı, sözleşmeye uygun fesih nedeni ile taşınmazda fuzuli şagil durumuna gelen davacının 2886 Sayılı Yasanın 75.maddesi gereğince tahliyesinde de hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş; Özel Daire metni yukarıda bulunan ilamla bu kararı bozmuş; Yerel Mahkeme önceki gerekçesini tekrarlayarak ve sözleşmenin 1.maddesindeki tahliyeye ilişkin hükmün, ancak sözleşmenin devamı sırasında uygulanabileceğini belirterek direnme kararı vermiştir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu çerçevesinde yapılan ihale sonucunda taraflar arasında düzenlenen 10.12.2004 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesiyle, Kapıkule Gümrük sahası Çıkış Ünitesinde bulunan mağazanın davacı şirkete kiraya verildiği; sözleşmenin Özel Şartlar bölümündeki 1.maddede, Yap-İşlet-Devret modeline ilişkin protokolün Gümrük Müsteşarlığınca imzalanması veya serbest bölge çalışmalarının başlaması halinde, kira sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedileceğine, kiracının Hazineden hiçbir hak ve tazminat talebinde bulunmadan, yapılacak tebligatı takip eden 15 gün içerisinde taşınmazı tahliye edeceğine dair hüküm bulunduğu, bu hükümde sözü edilen Yap-İşlet-Devret modeline ilişkin sözleşmenin 27.08.2007 tarihinde imzalandığı, davalı tarafından davacıya gönderilen 02.01.2008 günlü yazıyla, Kapıkule Gümrük Sahasında modernizasyon çalışmalarına başlanılacağı gerekçesiyle kira sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği belirtilmek suretiyle tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde taşınmazın boş olarak tesliminin istenildiği, aksi takdirde; 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75.maddesine göre tahliyenin sağlanacağının bildirildiği dosya kapsamıyla sabittir ve bu yönler çekişmesizdir.
Görülmekte olan davada, davacı vekili, 2886 sayılı Kanun çerçevesinde yapılan ihale sonucunda taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin 6570 Sayılı Kanuna tabi bulunduğunu ileri sürmüş ve kiracılığın tespiti istemini bu gerekçeye dayandırmıştır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmede, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin tahliye sebepleri bakımından 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun kapsamında olup olmadığı hususu öncelikle tartışılıp, değerlendirilmiştir.
18.05.1955 tarihinde kabul edilen 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunun 14.maddesinde “2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale Kanununa tabi olarak kiraya verilen gayrimenkuller hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmü bulunmaktadır.
Bu hükümde atıf yapılan 02.06.1934 tarih ve 2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale Kanunu, sonradan 08.09.1983 tarih ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 94.maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, ancak, 6570 sayılı Kanunun 14.maddesinde bu yönden bir değişiklik yapılmamış; böylece, anılan 14.madde, yürürlükte olmayan bir kanuna atıf yapan içeriğiyle varlığını sürdürmüştür.
Hem 2490 sayılı Artırma Eksiltme ve İhale Kanunu ve hem de onu yürürlükten kaldırarak aynı konuyu yeniden düzenleyen 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu; kamu kurumlarının satım, kira ve benzeri konularda yapacakları ihalelerin yöntemlerine, içeriklerine ve sonuçlarına ilişkin düzenlemeler taşımaktadırlar.
Gerek bu durum ve gerekse Kanun Koyucunun 2490 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılmış olmasına rağmen, 6570 sayılı Kanunun ona atıf yapan 14.maddesinde bir değişiklik yapma gereğini duymamış olması, anılan 14.maddedeki atfın, 2490 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran ve onun yerine yürürlüğe giren 2886 sayılı Kanuna yönelik olarak da devam ettiğinin kabulünü gerektirmektedir.
Dolayısıyla; 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre kiraya verilen taşınmazların da (6570 sayılı Kanunun 1.maddesinde öngörülen koşulları taşımaları halinde), 6570 sayılı Kanun kapsamında olacaklarının ve bunlara ilişkin kira sözleşmeleriyle ilgili olarak, ancak 7.maddede tahdidi olarak sayılar nedenlerden birine dayanılmak ve i1am alınmak suretiyle tahliyenin sağlanabileceğinin kabulü gerekir.
Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde: Davalının kira sözleşmesini fesih beyanını ve tahliye istemini dayandırdığı, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin yukarıda değinilen 1.maddesinde öngörülen hal (Yap-İşlet-Devret modeline ilişkin sözleşmenin imzalanmış olması), 6570 sayılı Kanunun 7.maddesinde tahdidi olarak düzenlenen tahliye sebepleri arasında yer almamaktadır.
Ne var ki; somut olayda, taraflar arasındaki kira sözleşmesine konu taşınmazın nitelikleri itibariyle 6570 sayılı Kanun kapsamında bulunup, bulunmadığı (Kanunun 1.maddesinde öngörülen şekilde belediye teşkilatı olan yerlerle, iskele, liman ve istasyonlardaki örtülü taşınmazlardan olup, olmadığı) dosya kapsamından açıkça anlaşılamamaktadır.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece öncelikle davaya konu taşınmazın (kiralananın) 6570 sayıl Kanun kapsamında bulunup, bulunmadığı belirlenmek suretiyle, eğer anılan Kanun kapsamında ise davalının kira süresinin bitiminden önce sözleşmenin 1.maddesi hükmüne dayalı olarak yarattığı muarazanın önlenmesine ve davacının kira süresinin sonuna kadar bu sıfatının devam edeceğinin tespitine karar verilmesi; nitelikleri itibariyle taşınmazın 6570 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığının belirlenmesi halinde ise, söz konusu sözleşme hükmüne geçerlilik tanınarak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir.
Yerel Mahkemenin eksik incelemeyle ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak verdiği direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.” denilmiş ve Mahkeme kararı bozulmuştur.
Özetle;
Yüce Genel Kurul kararında; “davaya konu mecurların niteliklerinin araştırılarak şayet 6570 sayılı yasanın 1.maddesi kapsamında ise 14.maddedeki şartların oluşup oluşmadığı araştırılmalıdır” denilerek direnme kararı bozulmuştur. Bu karar ile 2886 sayılı yasanın 75.maddesi kapsamında bulunsa dahi taşınmazların 6570 sayılı yasanın 1.maddesinde tanımlanan kiralanan yer ise 2886 sayılı yasa değil, 6570 sayılı yasa hükümleri uygulanmalıdır.
Yerel Mahkemece taşınmazların bu niteliği üzerinde durulmamıştır. Dosyada mevcut bulunan Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06.06.2006 Tarih ve 2005/84 Esas, 2006/174 karar sayılı kararı değerlendirilmemiş, keşfi dahi yapılmasına gerek görülmeden dava kabul edilmiştir.
Mahkemece 6570 Sayılı Yasa hükümleri tartışılmamış ve mecurun 5393 Sayılı Yasa’nın 5.maddesi delahiyetle 2886 Sayılı Yasa uyarınca tahliye edilmesi zorunluluğundan bahisle dava reddedilmiştir. Oysa az yukarıda açıklandığı üzere kanunların resen uygulanması kamu düzenine ilişkin olup, yürürlükte bulunan 6570 Sayılı Yasa’nın 14.maddesi uyarınca musakkaf nitelikte bulunan büfelerin kiralanmasında bu yasa uygulanmalıdır.
Emsal Genel Kurul Kararı 08.07.2009 tarihli olup, o tarihten bu zamana yasalarımızda bir değişiklik olmamıştır.
Uygulamada çelişkili kararların bulunmasının sakıncaları izahtan varestedir. Kaldı ki; taşınmazların musakkaf olup, 6570 Sayalı Yasaya tabi oldukları az yukarıda açıklandığı üzere yargı kararı ile kuvvetli ve kesin delil olup, kısa bir süre sonra bunu yok saymak adil olmayacaktır.
Tüm bu nedenlerle sayın çoğunluğun aksi yönde oluşan onama düşüncesine katılmamaktayız.