YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/63
KARAR NO : 2010/119
KARAR TARİHİ : 03.03.2010
MAHKEMESİ : İstanbul 1. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 02/10/2009
NUMARASI : 2009/435-2009/705
Taraflar arasındaki “Boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 1.Aile Mahkemesince davanın yetki yönünden reddine dosyanın yetkili Kayseri Aile Mahkemesine gönderilmesine dair verilen 02.12.2008 gün ve 2008/742 E., 2008/802 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 30.03.2009 gün ve 3778-5884 sayılı ilamı ile;
(..Taraflar 12.11.2004 tarihinde evlenmişler, boşanma davası, davacı kadın tarafından 6.10.2008 tarihinde açılmış olup, davacının Moldova uyruklu, davalının ise Türk vatandaşı olduğu anlaşılmaktadır.
Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önceki son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. (TMK.m. 168) Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. (TMK. m. 19/1.) 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa dayanılarak çıkartılan ve 15.08.2007 tarihinde yürürlüğe konulmuş olan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği (R.G. 15.12.2007 sayı 26377)’ne göre; Türk vatandaşlarının ve Türkiye’de herhangi bir amaçla en az altı ay süreli ikamet tezkeresi ile bulunan yabancıların yerleşim yeri adresleri Merkezi Adres Kayıt Sistemi olarak Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü tarafından elektronik ortamda tutulur. (Yönetmelik m. 9.10) Yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişilerin beyanı esas alınır. Adres beyan formundaki bildirimler aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. (Yönetmelik m. 13/1)
O halde açıklanan yönetmelik hükümleri uyarınca davacının ve davalının dava tarihindeki yerleşim yeri adreslerinin Merkezi Adres Kayıt Sisteminden sorulması, tarafların yerleşim yeri ve davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yerle ilgili taraflardan delillerinin sorulup toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek yetkili mahkemenin tayini gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir.
Davacı Moldova uyruklu, davalı ise Türk vatandaşıdır. Taraflar, 12.11.2004 tarihinde evlenmiş, eldeki dava ise davacı kadın vekili tarafından 06.10.2008 tarihinde İstanbul Aile Mahkemesinde açılmıştır.
Davalı, davacı ile müşterek ikametgahlarının İstanbul ilinde olmadığını, kendisinin ise Kayseri ilinde oturduğunu, bu nedenle Kayseri Mahkemelerinin yetkili olması gerektiğini bildirerek, süresi içinde yetki itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, davalının yetki itirazı kabul edilerek davanın yetki yönünden reddine, Kayseri Aile Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire; yukarıya başlık bölümüne aynen alınan gerekçeyle, tarafların yerleşim yeri ve davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yerle ilgili taraflardan delillerinin sorulup toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek yetkili mahkemenin tayini gerektiği noktasından bozulmuştur.
Yerel Mahkeme, davacı tarafın duruşmadaki imzalı beyanıyla halen Karaköy’de oturduğunu, daha önce davalı ile birlikte Ümraniye’de oturduklarını, ayrılmalarını takiben de davalının Kayseri’ye yerleştiğini, bildirdiğini, vekaletnamede de davacının adresinin Karaköy olarak yer aldığını, bu yerin İstanbul ili Beyoğlu ilçesine bağlı olduğunu, davacı vekilinin 02.12.2008 tarihli aynı celsedeki imzalı beyanı ile mevcut duruma göre dosyanın karara bağlanmasını istediği ve delil bildirmeyeceklerini beyan ettiği, durum bu olunca davacı taraftan yeniden delil bildirilmesini istemenin usul ve yasaya aykırı olacağı, gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere, boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 168.maddesi gereğince, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi’dir.
Bu hüküm kamu düzeni ile ilgili olmayıp, taraflara tanınmış seçimlik hak nedeniyle kesin yetki kuralı niteliğinde de değildir. Bu nedenle resen araştırma ilkesi de söz konusu değildir. Yetkisizlik ilk itiraz olarak ileri sürülmedikçe mahkemenin kendiliğinden araştırma yapıp, yetkisizliğe karar vermesi olanağı da bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davacı vekili duruşmadaki açık ve imzalı beyanı ile delillerini hasretmiş; başkaca delil bildirmeyeceğini belirtmiş; hazır bulunan müvekkili de bu beyanı derhal tekzip etmemiştir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 69.maddesi gereğince, vekilin duruşmadaki bu beyanı müvekkili tarafından derhal tekzip edilmezse müvekkilinden sadır olmuş sayılır. Bu açık olguya rağmen, mahkemeden delil bildirmeyeceğini bildiren davacı yana bu konuda yeni bir olanak sağlaması beklenemez.
Şu durumda; davalının yetki itirazında, davanın açıldığı yerin eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer olmadığını, kendi oturduğu yer olan Kayseri Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüş; davacının da duruşmada, şu anda Karaköy’de oturduğunu, Karaköy’e gelmeden önce davalı ile beraber Ümraniye’de 3.5 yıl oturduktan sonra ayrıldıklarını, ayrılınca davalının Kayseri’ye gittiğini ifade etmesine ve özellikle aynı celse davacı vekili tarafından imzalı beyanla mevcut duruma göre dosyanın karara bağlanması, delil bildirmeyecekleri yönünde beyanda bulunulmuş, bu beyana hazır bulunan müvekkilinin karşı çıkmamış olmasına göre, davanın açıldığı İstanbul Mahkemelerinin ne eşlerden birinin yerleşim yeri ne de tarafların davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olmadığı, davalının yerleşim yerinin ise Kayseri olduğu anlaşıldığından, yeniden araştırma yapılmasını gerektirecek bir yön bulunmamaktadır.
O halde, mahkemenin aynı gerekçelere dayalı direnme kararı usul ve yasaya uygun olup; onanması gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 03.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.