Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/507 E. 2010/516 K. 20.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/507
KARAR NO : 2010/516
KARAR TARİHİ : 20.10.2010

MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/02/2010
NUMARASI : 2009/269-2010/14
Taraflar arasındaki “Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın “reddine” dair verilen 23.10.2007 gün ve 2003/991-2007/172 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 27/11/2008 gün ve 2008/3403-14780 sayılı ilamı ile;
(…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının maddi tazminat istemine yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının manevi tazminat istemine gelince: dava, mahkeme kararının uygulanmaması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İstem mahkemece reddedilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığını, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine yatay geçiş yapmak istediğini, 3 kişilik kontenjan açıldığını, başvurunun yönergenin 3. maddesince reddedildiğini, ret işleminin idare mahkemesince iptal edildiğini ancak, davalının mahkeme kararına uymayarak çeşitli nedenlerle yatay geçiş istemini defalarca reddettiğini iddia ederek maddi ve manevi tazminat istemiştir.
Davalı vekili ise yatay geçiş taleplerine karar verecek ve ifa edecek makamın fakülte yönetim kurulu olduğunu, şahsi kin ve garezinin bulunmadığını, davacının yatay geçiş talebi yeterli şartları taşımadığı için reddedildiğini, mahkeme kararını uygulamak gibi bir durumun olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yatay geçiş talebinin reddine dair idari işlemin iptali isteminin idare mahkemesince kabul edilmesine rağmen, Danıştay ilgili dairesince kararın bozulmuş, işlemleri yapanın yönetim kurulu olduğu anlaşıldığından istemin reddine karar verilmiştir.
Yatay geçiş başvurularının başlaması üzerine yurt içi ve yurt dışı olmak üzere toplam 77 kişi yatay geçiş için başvurmuş, 3 kişilik fakülte heyetinin hazırladığı raporda taleplerin uygun olduğu belirlenmiştir. Yapılan inceleme sonrasında yönetim kurulu 12.10.2000 tarihli toplantıda davacının talebini reddetmiştir. Ret işlemi aleyhine davacı idare mahkemesine başvurmuş mahkemenin istemi reddetmesi üzerine Danıştay 8. Dairesi idare mahkemesi kararını 21.6.2002 tarihinde bozmuş; idare mahkemesi, bozma ilamına uyarak 23.10.2003 tarihinde idari işlemi iptal etmiştir. Danıştay bozma ilamı davalıya 22.8.2002 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı 2.9.2002 tarihinde Danıştay 8. Dairesinin 2001-1306 esas sayılı kararına uyulmasını ve kaydının yapılmasını istemiş; davacının talebi başka bir gerekçe ile 30.9.2002 tarihinde reddedilmiştir. Davacı bu kez 30.9.2002 günlü işlemin yürütmesinin durdurulması ile birlikte iptalini istemiş; mahkeme, 17.2.2003 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Davacı yürütmeyi durdurma kararına uyulmasını istemiş; 1.4.2003 tarihinde yönetim kurulu kararı ile yürütmeye uyulup uyulmaması konusunda idare hukuk anabilim dalından görüş alınmasına karar verilmiştir. Davacının talebi bu kez başka bir gerekçe ile yeniden reddedilmiştir. Davacı bu ret işlemi aleyhine de idare mahkemesine iptal davası açmış iptal istemi kabul edilmiş, temyiz talebi üzerine Danıştay ilgili dairesi, idare mahkemesi kararını bozmuş, fakat karar düzeltme talebi üzerine idare mahkemesinin işlemin iptale dair kararını onamıştır. Onama kararı üzerine davacının kaydı yapılmış ve davacı fakülteden 17.7.2007 tarihinde mezun olmuştur.
Yukarıda açıklandığı üzerine davacının talebi her seferde farklı gerekçeler ile reddedilmiş ve davacı açtığı davalar ile hakkındaki idari işlemlerin iptalini sağlamıştır. En son 17.2.2003 tarihinde verilen yürütmenin durdurulması kararı hakkında ancak 1.4.2003 tarihinde işlem yapılmasına karar verilmiştir. Buna göre süresinde karara uyulduğunu kabul etmek imkânı yoktur. Ayrıca mahkeme kararının gerekçesinde idare mahkemesinin kararının bozulduğu ifade edilmiş ve ret gerekçesi yapılmış ise de karar düzeltme talebi sonrasında Danıştay ilgili dairesinin bozma kararından dönerek idare mahkemesi kararını onadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkeme kararına uyulmadığı ve kararın etkisizleştirildiği anlaşıldığından uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekli iken yerinde olmayan yanlış gerekçe ile istemin reddedilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20/10/2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.