Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/477 E. 2010/531 K. 20.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/477
KARAR NO : 2010/531
KARAR TARİHİ : 20.10.2010

MAHKEMESİ : İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ :11.06.2009
NUMARASI:2009/259 E. -2009/ 347 K.

Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozulması üzerine direnme yoluyla; İstanbul Asliye 6.Ticaret Mahkemesinden verilen 11.06.2009 gün ve 2009/259 E. -2009/ 347 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndan çıkan 17.03.2010 gün, 2010/19-105 Esas, 2010/158 Karar sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işleticilik sözleşmesindeki rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davranıştan kaynaklanan kar mahrumiyetinin tazmini istemine ilişkindir.
Yerel mahkemenin, davanın reddine dair verdiği karar, Özel Dairece; 14.07.2002 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğinin “Rekabet Etmeme Yükümlülüğü” başlıklı 5/(e)maddesiyle yeniden düzenlendiği, bu düzenlemeye göre, tebliğin yürürlüğe girdiği tarihte, anlaşmadaki rekabet etmeme yükümlülüğünün kalan süresi 5 yıl ve daha kısa ise, anlaşmanın bu kalan süre boyunca geçerli olacağı, taraflar arasındaki sözleşmenin kalan süresinin 5 yıldan az olduğu ve sözleşme süresi sonuna kadar rekabet etmeme yasağının devam ettiği dikkate alınıp, davacının taleplerinin incelenmesi ve uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemenin direnme kararı, Hukuk Genel Kurulu’nca; Özel Daire bozma ilamı doğrultusunda oybirliği ile bozulmuştur.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında işin esasına geçilmeden önce, karar düzeltme isteminde bulunan davalı vekilinin içtihadı birleştirme talebi de bulunduğundan, bu durumun işin esasını görüşmeye engel olup olmayacağı, ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Konuya ilişkin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “İçtihadların Birleştirilmesini İstemek Yetkisi Ve Bağlayıcılığı” başlıklı 45.maddesinde:
“İçtihadların birleştirilmesini Birinci Başkan, doğrudan doğruya veya Yargıtay dairelerinin veya genel kurulların verdikleri karar sonucunda veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bizzat yazı ile başvurması halinde, ilgili kuruldan ister. Bu istemlerin gerekçeli olması zorunludur. Diğer merci veya kişilerin gerekçe göstererek yazılı başvurmaları halinde, içtihadı birleştirme yoluna gitmenin gerekip gerekmediğine Birinci Başkanlık Kurulu karar verir. Bu karar kesindir. İçtihadı birleştirme kararlarının değiştirilmesi veya kaldırılmasının istenmesi de yukarıdaki usule bağlıdır. İçtihadı birleştirme görüşmeleri, alınmış olan ilke kararları çerçevesinde yürütülür ve kararları yazılır.İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar. İçtihadı birleştirme kararlarının niteliğini açıkça belirten özeti, kararın verilmesini izleyen en kısa zamanda Adalet Bakanlığına bildirilir. Adalet Bakanlığı bütün adliye mahkemelerine ve Cumhuriyet savcılıklarına bu kararları gecikmeksizin duyurur. İçtihadı Birleştirme Kurulları, genel kurulların veya dairelerin kararlarındaki gerekçe ve görüşlerle bağlı olmaksızın sorunu başka bir görüşle karara bağlayabilirler.”
Hükmü yer almaktadır.
Gerek bu yasal düzenleme gerek iç yönetmelik hükümleri gerek yerleşik uygulama itibariyle; Hukuk Genel Kurulu’ndaki bir dava dosyasının görüşmesinin içtihadı birleştirme nedeniyle geri bırakılabilmesi için, bu konuda yetkili Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun istem konusu ile ilgili olarak içtihadı birleştirme yoluna gitmeye gerek olduğuna ilişkin karar alması ve dosyanın raportöre tevdii edilmiş bulunması gerekir.
Belirtilen şekilde, yetkili merciin bu konuda alınmış olumlu bir kararı bulunmadığı sürece, salt içtihadı birleştirme talebinde bulunmanın davanın esasını incelemeye engel olmayacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Eldeki davanın görüşüldüğü tarih itibariyle işin esasını etkileyecek biçimde, yetkili merciin içtihadı birleştirmeye gerek olduğuna ilişkin bir kararı ve görevlendirme bulunmadığına göre, işin esasının görüşülmesine engel bir durumun bulunmadığı sonucuna yapılan görüşmede oyçokluğuyla varılmış ve ön sorun da bu şekilde aşıldıktan sonra, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
İşin esasına gelince;
Yüksek Özel Daire bozma ilamı ve buna atıf yapan Hukuk Genel Kurulu kararının, “Anılan tebliğin” şeklinde başlayan paragrafında 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğinin Rekabet Etmeme Yükümlülüğüne ilişkin 5.maddesinin “a” bendi doğru olarak ifade edilmiş ancak yazım hatası sonucu olarak “e” bendi şeklinde yazılmıştır.
Belirtilen bu yazım hatası her zaman düzeltilebileceğinden, Yüksek Özel Daire bozma ilamında ve buna atıf yapan Hukuk Genel Kurulu kararında yazılı olan “e” bendi ibaresi yerine “a” bendi yazılmak suretiyle maddi hatanın düzeltilmesi gerekmiştir.
İşin esası yönünden ise, düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurul ilamında gösterilen gerektirici nedenlere göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine dayanmayan ve yerinde olmayan karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yüksek Özel Daire bozma ilamında ve buna atıf yapan Hukuk Genel Kurulu kararındaki (…Anılan tebliğin ile başlayan paragrafında “e” bendi ibaresi sehve dayalı olmakla, bunun yerine “a” bendi yazılmak suretiyle) maddi hatanın düzeltilmesine, içeriği doğru olmakla esasa etkili olmayan bu yazım hatasının düzeltilmesi dışında, düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurul ilamında gösterilen gerektirici nedenlere göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine dayanmayan ve yerinde olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 172.00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine; 20.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.