Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/466 E. 2010/410 K. 22.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/466
KARAR NO : 2010/410
KARAR TARİHİ : 22.09.2010

MAHKEMESİ : İzmir 1.Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 01.10.2009
NUMARASI : 2009/321 E-2009/407 K.
Taraflar arasındaki “Alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1.Tüketici Mahkemesince “davanın kabulüne” dair verilen 07.10.2008 gün ve 2007/314 E-2008/367 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 29.04.2009 gün ve 2008/15943-2009/5752 sayılı ilamı ile;
(“…Davacı, davalının konut kuyu atık su abonesi olduğunu, kurumun alacağını sağlamak amacıyla da, davalı aleyhine İzmir 22.İcra Müdürlüğü’nün 2007/139 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, İzmir 5.Hukuk Mahkemesinin de takibin iptaline karar verdiğini belirterek, 12.12.2005-11.09.2006 tarihleri arasında tahakkuk eden 9 adet toplamı 2.405,85 YTL asıl borç ve 907 YTL işlemiş faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflar arasında düzenlenen dava konusu aboneliğe ilişkin abone sözleşmesinde, ödemelerde gecikme olması halinde fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammı uygulanacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sözleşme nedeniyle 6183 sayılı yasada öngörülen gecikme cezası istenemez. Ancak çoğun içinde az vardır kuralı uyarınca bu aboneliğe ilişkin alacağının geç ödenmesi halinde yasal oranda gecikme faizi istenebilir. Mahkemece bu sözleşme nedeniyle davalının yasal oranda faiz isteyebileceği kabul edilerek, bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle davacı alacağı belirlenerek bulunacak miktara hükmedilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir…”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili; konut kuyu atık su abonesi olan davalı aleyhine, 12.12.2005- 11.09.2006 tarihleri arasında tahakkuk eden borcun tahsili amacıyla müvekkilince girişilen icra takibinin iptaline karar verildiğini ileri sürerek, 12.12.2005-11.09.2006 tarihleri arasında tahakkuk eden ve davalı tarafça ödenmeyen toplam 2.405,85 YTL borç aslı ile 907,00 YTL işlemiş faizin davalıdan tahsiline, asıl borca dava tarihinden itibaren İZSU tarifeler Yönetmeliği’nin 32.maddesi gereğince amme alacağı faizi oranında gecikme faizi uygulanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; tahakkuk ettirilen atık su bedeli ile uygulanan faizin haksız ve fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemenin, “davanın kabulü ile 2.405,85 YTL asıl alacak ve 907 YTL işlemiş faizin davalıdan tahsiline, asıl alacağa dava tarihinden itibaren İZSU Tarifeler Yönetmeliğinin 32.maddesi gereğince 6183 sayılı Yasa gereğince değişen oranlarda gecikme faizi tatbikine” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, “taraflar arasında imzalanan 02.12.1993 tarihli sözleşmede açıkça, zamanında ödenmeyen atık su faturalarına İZSU Tarifeler Yönetmeliğinin 32. maddesi hükümlerinin uygulanacağına dair atıf bulunduğu” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen abone sözleşmesi nedeniyle 6183 sayılı Yasada öngörülen gecikme cezasının istenip istenemeyeceği; buna bağlı olarak aboneliğe ilişkin alacağın geç ödenmesi nedeniyle sözleşme gereğince 6183 sayılı Yasa gereğince değişen oranlarda gecikme faizine mi yoksa yasal oranda gecikme faizine mi hükmedilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Sözleşmedeki Haksız Şartlar” başlığı altında düzenlenen 6.maddesinin birinci fıkrasında:
“Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır” hükmüne yer verilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir” hükmü öngörülmüş; üçüncü fıkrasında ise, “Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir”
düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, standart sözleşmelerde yer alan genel işlem şartlarından haksız olanlarının tüketici için bağlayıcı olmadığı kuşkusuzdur.
Şu halde hükmün uygulanması alanı, diğer bir ifadeyle haksız şartın tüketiciyi bağlamamasının koşulları, standart bir sözleşmede genel işlem şartının bulunması ve bunun tüketici aleyhine haksız şart içermesidir.
Genel işlem şartlarının unsurları ise, ekonomik açıdan daha güçlü olan tarafça önceden tek yanlı olarak hazırlanıp belirlenerek tüketiciyle müzakere edilmemesi, genel ve soyut nitelikte olması ve çok sayıda sözleşme için önceden hazırlanmasıdır.
Bu noktada, genel işlem şartlarının açık ve anlaşılır olmaması durumunda, ilke olarak tüketici aleyhine haksız şart olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır. Tüketici aleyhine haksız şart içeren böyle bir genel işlem şartının da, tüketiciyi bağlamayacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Somut olayda, taraflar arasında düzenlenen dava konusu aboneliğe ilişkin 02.12.1993 tarihli sözleşmenin; tek yanlı, idarece önceden hazırlanmış, standart, iltihaki nitelikte bir sözleşme olduğu belirgindir. Anılan Sözleşmenin 6.maddesinin c fıkrasında, “Zamanında ödenmeyen atık su faturalarına, İZSU Tarifeler Yönetmeliğinin 32.maddesi hükümleri uygulanacaktır” şeklinde yer alan düzenlemeyle, soyut olarak, salt Yönetmelik hükümlerine atıf yapılmış; İZSU Tarifeler Yönetmeliğinin 32.maddesinde ise, “her ay için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda öngörülen gecikme zammı oranında gecikme faizi alınır” hükmü öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere; iltihaki nitelikteki davaya konu abone sözleşmesinde, ödemelerde gecikme olması halinde fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmediği gibi; Sözleşmede yer alan “Zamanında ödenmeyen atık su faturalarına, İZSU Tarifeler Yönetmeliğinin 32.maddesi hükümleri uygulanacağına” ilişkin hükmün, davalı/tüketici aleyhine haksız şart içerdiği ve davalıyı bağlamayacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen ve aynı yöne işaret eden Özel Daire bozma ilamına uyularak, davalının yasal oranda faiz isteyebileceği göz önünde bulundurulmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, 6183 sayılı Yasa gereğince değişen oranlarda gecikme faizi yürütülmesine dair önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.09.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.