YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/461
KARAR NO : 2010/434
KARAR TARİHİ : 29.09.2010
MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/02/2010
NUMARASI : 2010/44-2010/197
Taraflar arasındaki “Tapu Kaydının Tashihi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 3.Sulh Hukuk Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 17.9.2009 Tarih, 1059-1576 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi 10.12.2009 Tarih, 13690-13884 sayılı ilamıyla;
(… Davacı, 52 ada 22 parsel sayılı taşınmaz maliki A… S… ‘in kayıtta yazılı olmayan baba isminin “A….” olarak eklenmek suretiyle düzeltilmesini istemiştir.
Davalı idare vekili davanın isbatını istemiştir.
Mahkemece taşınmazın keşif sonucu belirlenen değerine göre davaya bakmakla asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Hükmü davacı hazine vekili temyiz etmiştir.
Dava, tapuda yanılış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Bu davalarda, görevli mahkemenin dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerine göre belirleneceği kuşkusuzdur.Nitekim,mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre çekişmeli taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 11.750.00 TL olduğunun saptanması üzerine görevsizlik kararı verilmiştir.
Ne var ki, çekişmeli 52 ada 22 parsel sayılı taşınmaz maliki A…. S…’in ölümü ile eşi C…. S….’e 64/256 miras payı intikal etmiştir.C… S….’in mirasçısız ölmesi ile çekişmeli taşınmazdaki miras payı hazineye intikal etmiştir. İşte davacı hazine 52 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki 64/256 payına dayanarak bu davayı açmış ve malikin kimlik bilgilerinde düzeltme isteminde bulunmuştur.Açıklanan şu duruma göre, davacı hazineye isabet eden payın değeri 2937,50 TL’dir. Davacının dayandığı bu hisse itibariyle davanın değeri gözönüne alındığında, davaya bakmakla sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından, işin esasına girişilerek deliller toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi doğru değildir…)
gerekçesi ile bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, baba adı eklenmesi suretiyle tapu kaydının tashihi istemine ilişkindir.
Davacı Hazine,22 parsel sayılı taşınmazın A…. S…. adına kayıtlı olduğunu,anılan kişinin mirasının 64/256 payının eşi C….’nin mirasçısız ölmesi nedeniyle Hazineye ait olduğunun belirlendiğini,ne var ki malikin “A…” olan baba adının tapu kaydında yazılı olmaması nedeniyle taşınmazın intikalinin yaptırılamadığını ileri sürüp,malikin baba adının tapu kaydına eklenmesini istemiştir.
Mahkemece,yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazın tamamının değerinin 11.750 TL belirlenmiş olduğu ve bu değere göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece taşınmazın paya düşen değerinin görev ölçütü olacağı gerekçesiyle görev noktasından bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davacı vekili getirmektedir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, davaya konu 22 parsel sayılı taşınmazın Abdurrahman Semiz adına kayıtlı olduğu,malikin 1.1.1939 tarihinde öldüğü ve taşınmazda el birliği mülkiyetinin mevcut olduğu çekişmesizdir.
Bilindiği gibi, tapu kaydının tashihine ilişkin davalarda, ancak paylı (müşterek) mülkiyetin söz konusu olduğu hallerde davanın müddeabihi ve dolayısıyla da mahkemenin görevi dava edenin payına göre belirlenir.
Öte yandan,Türk Medeni Kanununun 640.maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Türk Medeni Kanununun 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı; Türk Medeni Kanununun 599.maddesinde yer alan; “…Miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar…” hükmü uyarınca, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.
Somut olayda da, çekişmeye konu taşınmazda el birliği mülkiyeti söz konusu olduğundan, alınacak kararın taşınmazın tamamını ve tüm ortakları ilgilendireceği açıktır. Dolayısıyla mahkemenin görevinin belirlenmesinde de taşınmazın tamamının değeri esas alınmalıdır.
O halde, elbirliği mülkiyetine konu dava konusu taşınmazın tamamının değeri, keşfen 11.750 TL olarak belirlendiğine göre, davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir.
Hal böyle olunca, yerel mahkemenin görevsizliğe ilişkin direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 29.9.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.