Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/449 E. 2010/469 K. 06.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/449
KARAR NO : 2010/469
KARAR TARİHİ : 06.10.2010

MAHKEMESİ : Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/05/2010
NUMARASI : 2010/127-2010/190
Taraflar arasındaki “İstirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.10.2008 gün ve 2007/345 E.-2008/321 K. sayılı kararın incelenmesi davalı SESOB vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 30.6.2009 gün ve 2009/646 E.-9099 K. sayılı ilamı ile;
(… Davacı, davalı Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği (sebob)’nin kendisine ait 334 adet dükkanı satması için 11.7.2003 tarihli sözleşme ile diğer davalı K… U….’ı yetkilendirdiğini, bu hususun yerel basın vasıtasıyla da duyurulduğunu, kendisinde birliğe ait 406 ve 440 numaralı dükkanları satın almak için davalı K… ile görüşüp 195.000 YTL’nı K… ‘e ödediğini, ancak davalı birliğin dükkanların tamamını dava dışı şahsa sattığını, parasının ödenmediğini ileri ürerek 195.000 YTL’nın davalılardan müştereken tahsilini istemiştir.
Davalı K… , diğer davalı Birliğin dükkanları satamayınca kendisine teklif edildiğini ve kendisine satıldığını, satışlara kendisinin devam ettiğini, komisyoncu olarak hareket ettiğini savunmuş, Keramettin’in vefatı üzerine davaya dahil edilen mirasçısı ise mirası reddettiğini savunarak davanın reddini istemiş, davalı Birlik ise davacı ile K…. arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin geçersiz olduğunu, K….’in yetkili temsilcileri olmadığını, sadece aracılık yaptığını, kurum kayıtlarına intikal eden paranın bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı Birliğin satış için diğer davalı K….’i yetkili kıldığı, K…’in aldığı yetkiyle alıcılarla sözleşme yaparak para tahsil ettiği, davacıya karşı her ikisinde sorumlu olduğu, K…. mirasçılarının mirası reddetmiş iselerde bu hususun ilamın icrası esnasında ele alınması gereken bir husus olduğu gerekçesiyle toplam 186.000 YTL’nın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı Birlik tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı Birlik ile K… U…. arasında düzenlenen 11.7.2003 tarihli adi yazılı satış vaadi sözleşmesi ile birliğe ait 334 adet isyeri bedeli olan yedi trilyon liranın K….. tarafından ödeneceği kararlaştırılmış olup, 6. maddede ise K….’in her ne kadar alıcı olarak görüşme ve sözleşmede satış vaadi sözleşmesi olsada aynı zamanda komisyon anlaşmasınıda içerdiği ve K…’in dükkanların 3. şahıslara satışına emlak komisyoncusu olarak aracılık ettiği hükme bağlanmıştır. Davacı 195,000 YTL’nı 25.6.2003 tarihinde K… U….’a ödediğine dair K…. tarafından imzalanmış teslim ve tesellüm makbuzu sunmuş ise de bu paranın davalı Birlik kasasına veya kayıtlarına girdiğini ispat edememiştir. Mahkemenin gerekçesine esas aldığı, davalı Birliğin 17.2.2005 tarihli yönetim kurulu kararı ile davalı birlikçe emniyet müdürlüğüne yazılan 13.1.2005 tarihli yazı, K… U….’ın davalı birliğin yetkili temsilcisi veya vekili olduğunu gösterir nitelikte değildir. Mahkemece, K… U….’ın davalı birliğin yetkili temsilcisi veya vekili olduğu ve davacı tarafından K…. ‘e ödendiği iddia edilen bedelin birlik hesaplarına intikal ettiğinin ispatlanamadığı gözetilerek birlik hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır…)
gerekçesi ile bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davalı SESOB vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, geçersiz satış sözleşmesi nedeniyle verilen satış bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı vekili,davalı SESOB tarafından diğer davalı K…. aracı kılınmak suretiyle çekişmeli taşınmazların taraflarına satışına ilişkin protokoller yapıldığını ve bedellerinin taraflarınca ödenmesine rağmen,taşınmazların davalı SESOB tarafından dava dışı T… Otomotiv Sanayi ve Tic.A.Ş.ye satıldığını, ancak ödedikleri satış bedellerinin iade edilmediğini ileri sürerek; satış bedellerinin faiziyle birlikte ödenmesini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu dükkanların satışına ilişkin sözleşmenin resmi biçimde düzenlenmediğinden geçersiz olduğu,geçersiz sözleşmelerde tarafların aldıklarını sebepsiz iktisap kurallarına göre iade ile yükümlü oldukları,hukuken geçersiz sözleşmelerin haksız iktisap kurallarına göre tasfiye edileceği,vekil ile işlem yapan 3.kişi iyi niyetliyse vekilin yaptığı sözleşmenin vekil edeni bağlayacağı,davalı K… U….’ın yasal olarak maliki olmadığı dükkanları davacıya satarak satış bedelini tahsil ettiği için satış bedelini davacıya iade etmek zorunda olduğu, davalı SESOB’un ise tapu ile maliki olduğu dükkanları davacıya doğrudan doğruya satmak yerine davacıyı, davalı K… U….’a yönlendirmek suretiyle K…. ’in vekil olduğu izlenimi uyandırdığından, vekili ile işlem yapan davacının iyi niyetli olması nedeniyle vekilin yaptığı işlemden sorumlu olduğu, bu itibarla davacının zararından, davalı K…. ile birlikte davalı SESOB’un sorumlu bulunduğu, davalı K… U…. tarafından tahsil edilen dükkan bedellerinin davalı SESOB’a ödenmiş olup olmamasının davalılar arasında vekalet sözleşmesinden kaynaklanan bir sorun olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Verilen karar Özel Dairece yukarda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Dosya içeriğine göre, çekişme konusu taşınmazların Adapazarı Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde iken,davalı SESOB’a 15.9.2000 tarihinde,davalı SESOB tarafından da dava dışı T….Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye 27.12.2005 tarihinde satıldıkları anlaşılmaktadır.
Davacı vekili eldeki davasında, çekişmeli taşınmazların davalı SESOB’un yönlendirmesi ile temsilcisi olarak hareket eden davalı K…. ile düzenlenen alım satım protokolleri ile bedelleri ödenmek suretiyle taraflarınca satın alındığını ileri sürdüğüne göre, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle davalılar arasında ne tür bir hukuki ilişkinin var olduğunun ortaya konulması gereklidir.
Öncelikle, davacı ile davalı K… U…. arasında imzalanan çekişmeli taşınmazların satışına ilişkin tarihsiz sözleşmeler haricen düzenlendiği ve resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir.Bu nedenle satışı gerçekleştiren davalı Keramettin aldığını iade etmekle yükümlüdür.
Bundan sonra; taşınmazların o dönemde maliki olan davalı SESOB’un sorumluluğunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi için de, davalı SESOB ile davalı K… U…. arasında düzenlenen 11.7.2003 günlü adi sözleşmenin irdelenmesi gerekmektedir.
Davalı SESOB ile davalı K… U….arasında düzenlenen 11.7.2003 günlü anılan Sözleşmenin 5. maddesinde, “K… U…. tarafından ekli listede verilen 334 adet dükkanın bedeli tamamen yatırıldıktan sonra ve hiçbir borcu kalmadıktan sonra tapuları derhal ve ödeme gününü müteakip (7) gün içinde verilecektir. Tapuların zamanında verilmemesi halinde SESOB alıcıya uğranılan zarar haricinde tapuları talep edildiği halde verilmeyen dükkanlardan bedeli kadar tazminat ödeyecektir. Ancak şahsından kaynaklanmayan ve olağanüstü şartların oluşması durumunda satıcı tapuların teslimdeki gecikmeden dolayı sorumlu tutulamaz. Ancak Adapazarı Belediyesi dükkanlar üzerindeki ipoteği kaldırmadığı takdirde SESOB sorumlu tutulmayacaktır.” hükmü öngörülmüş; 6. maddesinde ise; “K… U….’ın her ne kadar alıcı olarak görünü sözleşme satış vaadi sözleşmesi ise de, aynı zamanda komisyon anlaşmasını da içermekte olup, sözleşme konusu dükkanların 3. şahıslara satışına emlak komisyoncusu olarak aracılık etmiş olacaktır.” hükmüne yer verilmiştir. 8. maddede ise diğer davalı K… U…. ’a davalı SESOB tarafından komisyon ödenmeyeceği kararlaştırılmıştır.
Değinilen sözleşmede yer alan bu hükümler,dinlenen tanık beyanları,davalı SESOB vekili ve davalı Keramettin’in beyanları gözetildiğinde, tarafların gerçek iradelerinin temsilcilik sözleşmesi yapmaya yönelik olduğu, davalı K… U….’ın da temsilci sıfatıyla hareket ettiği açıktır. Bu husus, davalı SESOB tarafından Emniyet’e yazılan 13.1.2005 Tarih, 17 nolu “…51 parselde bulunan katlı pazar yerindeki işyeri satış yetkisi 11.7.2003-12.5.2004 tarihleri arasında K… U….’a verilmiştir…” şeklindeki yazı ve davalı SESOB vekilinin 4.12.2007 tarihli celsedeki beyanından da anlaşılmaktadır. Yine, SESOB Yönetim Kurulunun 17.02.2005 tarihli kararında 51 parselde bulunan taşınmazların satışı ve resmi dairelerde gerekli işlemleri yapma konusunda Keramettin Uçak’ın yetkilendirildiği belirgindir.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular gözetildiğinde, davalı SESOB’un çekişmeli taşınmazların satışı için K… U….’a yetki verdiği, en azından üçüncü kişi olan alıcılar nezdinde yetkili olduğuna dair bir güven oluşturulduğu, alıcılar tarafından da, davalı SESOB’un bir kamu kurumu niteliğinde olması, aralarında düzenlenen sözleşmeler ve Yönetim kurulu kararı,davalı K…. ’in oda üyesi ve emlakçılar odası başkanı olması sıfatına da güvenilerek davalı K…. ’e ödemeler yapıldığı,öte yandan davalılar arasındaki vekalet ilişkisinin sona erdiği konusunda bir delil olmadığı gibi,bu hususun davacılar tarafından bilindiği ve davacının kötüniyetli olduğu da kanıtlanamamıştır.
Öyleyse, mahkemenin; her iki davalının da satış bedelinden sorumlu oldukları yönündeki kabulü ve bu yöne ilişkin direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine 6.10.2010 günü oyçokluğu ile karar verildi.