YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/440
KARAR NO : 2010/430
KARAR TARİHİ : 29.09.2010
MAHKEMESİ : Ankara 4.Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02.02.2010
NUMARASI : 2009/2448 E-2010/171 K.
Taraflar arasındaki “Akde aykırılık ve fuzuli işgal nedeniyle tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.01.2009 gün ve 2008/1054 E., 2009/154 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 09.07.2009 gün ve 2009/3824-6714 sayılı ilamı ile;
(“…Uyuşmazlık akde aykırılık ve fuzuli işgal nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 01.06.1984 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu işyerinin, sözleşmenin 8/A-4.maddesinde düzenlenen devir yasağına rağmen başkası tarafından kullanıldığının tespiti üzerine gönderilen ihtar ile eski hale getirilmesi istenildiği halde akde aykırılığın devam ettiğini belirterek kiracı M…. N… A… ’ın akde aykırılık nedeniyle, 3.kişi konumunda bulunan M…. N… A… ve O…. Kolektif Şirketinin fuzuli işgal nedeniyle tahliyesini talep etmiştir. Davalı, şirketin kendi ile oğlu arasında kurulan aile şirketi olduğunu, taşınmazı başkasına devretmediğini halen kiracı olduğunu, şirketin 1986 yılında kurulmuş olduğunu davacının bu durumdan haberdar olduğu ve zımni muvafakatinin bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Borçlar Kanununun 256.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır. Anılan madde hükmü gereğince akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için kiracıya akde aykırı davranışına son vermesi hususunda kiralayan tarafından süreli bir ihtar tebliğ ettirilmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Kiralananın açıktan fena kullanılması durumunda akde aykırılığın giderilmesi amacıyla kiracıya ihtar gönderilmesine gerek yoktur.
Olayımıza gelince; Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 01.06.1984 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 8/A/4’ncı maddesinde; “kiracının kiralayanın müsaadesi ve muvafakati olmadıkça kiracı kiralananı bir şahsa kısmen veya tamamen devretmemeyi, kiralamamayı ve kendisine ortak yapmamayı kabul etmiştir” şeklinde düzenlenmiştir. Taraflar arasında çekişme konusu olmayan bu madde geçerli olup tarafları bağlar. Davalı M…. N… A… tarafından oğlu ile M…. N… A… ve O… Kolektif Şirketinin kurulduğu dosya içerisindeki 19.12.1986 tarihli ticari sicil gazetesinden anlaşılmaktadır. Davalı M…. N… A… ’ın sözleşmede düzenlenen yasağa rağmen kiralanana oğlunu ortak almak suretiyle şirket haline geldiği, davalının savunması, kesilen faturalar ve kiralananda bulunan vergi levhasından anlaşılmıştır. Nitekim bu husus mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece davacının bu durumu bildiği ve örtülü icazet verdiği kabul edilmiş ise de çeşitli kamu kurumlarının ortaklığı sonucu olaşan tüzel kişi olan davacı kiralayanın icazetinden söz edilemez. Davacı tarafından keşide edilen ihtarnameye rağmen akde aykırılık giderilmediğinden davanın kabulü ile davalıların tahliyelerine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır…”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davalılardan M…. N… A… dava konusu büroda 20.02.1987 başlangıç tarihli kira sözleşmesiyle kiracı olmasına rağmen vergi levhasının şirket adına kayıtlı olduğunu, kira sözleşmesinin özel şartlarında kiralayanın müsaade ve muvafakati olmadıkça kiralananı başka bir şahsa kısmen veya tamamen devretmemeyi, kiralamayı, ortak almamayı kabul ve taahhüt ettiğinin kayıtlı olduğunu, davalıya ihtarname gönderilerek süre verildiğini, ancak akde aykırılığın giderilmediğini ileri sürerek akde muhalefet nedeniyle M…. N… A… ile fuzuli şagil durumundaki A…. Boza ve Pasta salonu
M…. N… A… ve O… Koll.Şti’ nin dava konusu bürodan tahliyesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu yerin M…. N… A… tarafından büro olarak kullanıldığını, şirket ile ilgisi olmadığını, kiracılık hakkının devredilmediğini ve kiracılık hakkının da sona ermediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, davacının şirketin kiracılığına muvafakatinin bulunduğu gerekçesi davanın reddine ilişkin olarak verilen karar; Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuştur. Yerel mahkeme önceki gerekçeleri yanında ayrıca şirketin kira sözleşmesinden önce kurulduğunu da ifadeyle kararında direnmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Her ne kadar bozma ilamının 5.paragrafında kira sözleşmesinin başlangıç tarihi 01.06.1984 olarak belirtilmiş ise de bu durum maddi hataya müstenit olup kira sözleşmesinin başlangıç tarihi 20.02.1987’dir.Davalı şirket ise 16.12.1986 tarihinde kurulmuştur. Yani Kolektif Şirketin kurulması kira sözleşmesinden öncedir.
Ne var ki; davacı ile davalılardan M…. N… A… arasında yapılan 20.02.1987 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde Kollektif Şirketten bahsedilmediğinden, sözleşme sadece M…. N… A… ile davacı arasından yapıldığından bu durum sonuca etkili değildir.
M…. N… A… kira sözleşmesini kendi adına yaptığı halde dava konusu taşınmazda şirketin faaliyet göstermiş olması sözleşmenin 8/A-4.maddesinde düzenlenen devir yasağına aykırılık teşkil etmekte olup yapılan ihtara rağmen bu aykırılığın giderilmediği anlaşıldığından davanın kabulü yerine reddi yoluna gidilmesi doğru bulunmamıştır.
Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Özel Daire bozma kararında “davalının 1.6.1984 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu” şeklinde yer alan ibaresinin “davalının 20.02.1987 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu” şeklinde düzeltilerek; direnme kararının düzeltilmiş bu haliyle bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 29.09.2010 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.