Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/428 E. 2010/437 K. 29.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/428
KARAR NO : 2010/437
KARAR TARİHİ : 29.09.2010

MAHKEMESİ : Aydın 1.İş Mahkemesi
TARİHİ : 30.03.2010
NUMARASI : 2010/190 E-2010/47 K.
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Aydın 2. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 04.06.2009 gün ve 2008/248 E.-2009/162 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 24.12.2009 gün ve 2009/10953 E.-19124 K. sayılı ilamı ile;
(“…Dava, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4/1-b bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olmakla beraber, geçiş hükümlerini içeren aynı kanunun geçici 7.maddesi gereğince mülga 2926 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, söz konusu mevzuat hükümleri gereği inceleme yapılmıştır.
2926 sayılı, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 36. maddesi ile 4956 sayılı yasanın 27.maddesi ile 1479 sayılı Kanunun “primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 53.maddesinde getirilen hükmü, “…Kurumun… prim alacakları….. Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebilir” şeklinde bir düzenleme getirdiğinden, davalı tarafından tütün üretimi yapan davacıdan, teslim ettiği ürünlerden dolayı 1995, 1996, 1999, 2001, 2003 ve 2005 yıllarında prim tevkifatı yapılmıştır.
2926 sayılı Kanunun 2.maddesine göre Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması koşulu 3.maddede belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülmesine bağlıdır. Bu bakımdan davacının tespitine karar verilen süreler itibariyle tarımsal faaliyetinin süregeldiği kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, özellikle de tarım Bağ-Kur sigortalılığına karine sayılan ve Kanunun 10.maddesinde öngörülen kayıtlardan Ziraat Odası kaydı, tarım kredi kooperatifi ile Ziraat Bankası kayıtları gibi kayıtların başlangıçları, bitmişse bitiş tarihleri dikkate alınmalı, ancak kayıtların tek başlarına tarımsal faaliyetin sürekli olduğunu kabule yeterli olmadığı gözetilmelidir.
Ziraat Odası kaydı 30.05.2001’den, Zeytin ve Zeytinyağı Tarım satış Koop. Ortaklığı 29.11.2006’dan devam eden davacının tarımsal faaliyeti, tevkifat yapılan günden anılan yılların sonuna kadar belirgin ise de, prim kesintisi olmayan yıllarda da devam ettiği konusunda yeterli delil elde edilmemiştir. Mahkemece yapılacak iş, kesinti olmayan yıllara ilişkin davacının tarımsal faaliyetine dair araştırma yapmak, destekler nitelikte prim kesintisi, prim ödemesi yok ise kesinti yapılan yıllarla sınırlı biçimde kısmen kabule karar vermekten ibarettir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının geçimini çiftçilikle sağlayıp ziraat ve tarım işleri ile ara vermeden uğraştığını, ürün bedellerinden yapılan prim kesintisi sebebiyle, 21.11.1995 tarihini takip eden aybaşından, 02.8.2003 tarihine kadar Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının evli ve eşinin sağ olduğunu, 2926 sayılı Kanuna göre tarım sigortalısı olarak kayıt edilebilmek için kadınların 22 yaşını doldurmuş ve aile reisi olmaları gerektiğini, ancak 02.08.2003 tarihinde 4956 sayılı kanunun yürürlüğe girdiğini, Buna göre tarım sigortası sayılması halinin zorunlu olduğunu, davacının 28.07.2008 tarihinde kuruma müracaat ettiğini, bu müracaat neticesinde 02.08.2003 tarihinden sonra kesinti yapıldığı ve bu tutarın hesaplarına intikal ettiğinin tespiti üzerine tescil tarihinin 01.12.2003 olarak düzeltildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemece; Davacının kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunduğu, ziraat oda kaydının 30.05.2001 tarihinde başladığı ve halen devam ettiği, Ziraat Bankasından 2002–2008 yılları arasında destekleme ödemesi aldığı, İlçe Tarımdan 1996, 1998, 2000, 2002, 2004, 2006 yıllarında destekleme aldığı ve 2926 sayılı Kanunda belirtilen kurumlardan TARİŞ kaydı bulunduğu, ayrıca eski tarihli tapu kaydına nazaran tarımsal faaliyetine ara vermediği, tek geçim kaynağının çiftçilik olduğu gerekçesiyle, kesintinin kuruma intikal tarihini takip eden aybaşı olan 01.01.1996 tarihinden itibaren, kurumca tescilinin yapıldığı 02.08.2003 tarihine kadar zorunlu Bağ-Kur Tarım Sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Özel Dairece, yukarıda belirtilen nedenlerle karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemece; önceki gerekçelerle ve ayrıca prim kesintisi bulunmayan 1997, 1998, 2000 ve 2002 yıllarında da davacının tarımsal faaliyetine hiç ara vermediği gerekçesiyle, direnme kararı verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Dava konusu 1997, 1998, 2000 ve 2002 yıllarında da tarımsal faaliyetin bulunup bulunmadığı, bu kapsamda olmak üzere, anılan döneme yönelik Tarım Bağ-Kur sigortalılık tespitinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunun 2.maddesi uyarınca; Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar. Atıfta bulunulan 3.maddede ise “Tarımsal Faaliyette Bulunanlar”; “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak ifade edilmiştir.
Başka bir ifade ile 2926 sayılı Kanun’un 2. ve 3.maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir.
2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.
Sigortalı sayılanların Kanunun 7.maddesi uyarınca sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan Kanun kapsamına girdikleri tarihten itibaren üç ay içerisinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemi Kurumca resen yapılarak, Kanunun 5. maddesi hükmü ile tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalı sayılacaklar, öngörülen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri ise kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacaktır.
Diğer yandan, 2926 sayılı Kanun’un 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı da belirgindir.
O halde, bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulaması ile de, Tarım Bağ-Kur’luluğun kanıtlanması yönünde zirai kuruluşların kayıtları karine olarak kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2002 gün ve 2002/21–69 E.-44 K.; 03.07.2002 gün ve 2002/21–576 E.-584 K.; 14.02.2007 gün ve 2007/21–73 E.-71 K.;14.02.2007 gün ve 2007/21–172 E.-2007/177 K.; 03.03.2010 gün ve 2010/10–107 E.-127 K.; 07.07.2010 gün ve 2010/10–359 E.-368 K. sayılı kararları).
Somut olaya gelince;
1-Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı, 02.08.2003 tarihinde davalı Bağ-Kur Genel Müdürlüğünce re’sen tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilmiştir.
Dava konusu olayda, davacının Ziraat odası kayıtları, çiftçilik kayıtları, tapu senet suretleri, doğrudan gelir destek ödemeleri, tanık beyanları ve zabıta tahkikatından 2002 yılında da tarımsal faaliyette bulunduğu belirgindir.
O halde, mahkemenin 2002 yılında da davacının tarımsal faaliyette bulunduğuna ilişkin kabulünde isabetsizlik bulunmamakta; bu döneme ilişkin bozma gerekçesi oluşa ve dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Açıklanan durum karşısında mahkemenin 2002 yılına ait taleple ilgili direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanması gerekir.
2-1997,1998,2000 yıllarına ait isteme gelince;
Yukarıda yer alan açıklamalarda vurgulanan hususlar gözetildiğinde; dosyada davacının tarımsal faaliyetine 1997, 1998, 2000 yıllarında da devam edip etmediği konusunda yapılan araştırma hükme yeterli değildir.
O halde mahkemece, 1997,1998,2000 yıllarına ilişkin olmak üzere davacının tarımsal faaliyetine dair gerekli araştırma yapılarak, elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekir. Yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç itibariyle; mahkemenin davacının 1997,1998,2000 yıllarına ilişkin tarımsal faaliyet konusunda yaptığı araştırma hükme yeterli bulunmadığından, direnme kararının bu yıllara ilişkin bölümünün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç :
1-Yukarıda (1) maddede açıklanan nedenlerle davalı vekilinin hükmün 2002 yılına ait bölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının buna ilişkin kısmının ONANMASINA,
2-Yukarıda (2) maddede ve özel daire kararında açıklanan nedenlerle davalı vekilinin hükmün 1997,1998,2000 yıllarına ilişkin bölümüne yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün buna ilişkin kısmının H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA,
29.09.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.