Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/378 E. 2010/415 K. 22.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/378
KARAR NO : 2010/415
KARAR TARİHİ : 22.09.2010

MAHKEMESİ : Ankara 1.İş Mahkemesi
TARİHİ : 25.05.2010
NUMARASI : 2010/272 E-2010/213 K.
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 1. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2009 gün ve 2009/16 E., 2009/956 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 15.02.2010 gün ve 2010/3034 E., 2010/3358 K. sayılı ilamı ile;
(“…Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamında; iki yıllık yüksek okul mezunu olan davacının işe girişte sehven dört yıllık yüksek okulu mezunları için belirlenen günlük ücretinin müktesep hak oluşturmayacağı, ancak TİS zamlarının uygulanmamasından kaynaklanan fark alacakları var ise belirlenip kabulüne karar verilmesi gerektiği yazılıdır.
Daha sonra alınan 30.6.2009 günlü bilirkişi raporunda davacıya TİS zamlarının aynen uygulandığı belirtilmiştir.
Davacının bu rapora temel ücreti 4.300.00 TL alarak yaptığı hesaplar üzerine, bu kez yeniden bilirkişi raporu alınmış, aynı bilirkişi bu defa, davacı hesap tablosunda yer alan miktarlardan daha fazla günlük zamlı yevmiye miktarları hesaplayarak fark alacaklara ulaşmıştır.
Davacının işe giriş ücretinin 4.000.00 TL olarak doğru belirlendiği, 12.dönem TİS de yer alan ücret zammının belirlenen bu ücrete doğru olarak uygulandığı anlaşıldığından esasen uyulan bozma ilamına göre TİS zamlarının aynen uygulandığı bilirkişi tarafından da belirtildiğinden davanın reddi yerine yazılı şekilde yerinde olmayan sonraki bilirkişi raporuna göre kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Hukuk Genel Kurulunun 2009/9-438 E, 2009/500 sayılı kararı da ayrı doğrultudadır…”)
gerekçesiyle bozulması ile dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, fark ücret ve ikramiye alacağı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının makine teknikeri olarak çalışırken, başlangıç yevmiyesinin düşürüldüğü ve toplu iş sözleşmesinin 40. maddesindeki ücret zammının uygulanmadığı iddiası ile fark ücret ve ikramiye alacağına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel mahkeme, davacının başlangıç yevmiyesinin düşürülmesinden dolayı bir alacağı bulunmadığı ancak toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan zamların uygulanmadığını kabulle bu doğrultuda aldığı ve benimsediği 24.11.2009 günlü bilirkişi raporunda belirlenen miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermiş; bu karar Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuş, yerel mahkeme, benimsediği bilirkişi raporunda Özel Dairenin uygulanmadığını belirttiği 4.000.000 TL (YTL) ücretin esas alındığı gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 24.11.2009 günlü bilirkişi raporunun yerel mahkemece uyulan ilk bozma ilamı doğrultusunda hesaplama içerip içermediği, hükme esas alınma yeterliliğine sahip olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayın incelenmesinde, yerel mahkemece Özel Dairenin 05.03.2009 günlü ilk bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, davacının toplu iş sözleşmesi zamlarının uygulanmamasından kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığı yönünde bilirkişi raporu alınmak suretiyle inceleme yapılarak hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Yerel mahkemece alınan 30.06.2009 günlü ilk bilirkişi raporunda; toplu iş sözleşmesi ile getirilen zamların davacıya aynen uygulandığı, davacının toplu iş sözleşmesi zamlarından kaynaklanan alacağı bulunmadığı belirtilmekte ise de, anılan raporda bu tespitin dayanağı olarak davacıya ödenen ve ödenmesi gereken ücretler ile yapılan veya yapılması ihmal edilen zam miktarları ve tarihlerinin belirtilmesi suretiyle yapılmış bir hesaplamaya, dolayısıyla denetime elverişli bir değerlendirmeye yer verilmemiştir.
Davacı vekilinin 30.06.2009 günlü bilirkişi raporuna; ücretin 4.300.000 TL (4,30 YTL) olarak esas alınması gerektiğinden bahisle yapmış olduğu itirazı üzerine alınan 24.11.2009 günlü ek bilirkişi raporunda ise; davacının görevinin 4.300.000 TL ücret ile çalışılan pozisyonlar içinde yer almadığı tespiti ile 4.000.000 TL (4 YTL) ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucunda fark alacağı bulunduğu belirtmekte ise de, anılan raporda 30.06.2009 günlü rapordan farklı sonuca ulaşılmasına neden olan hususlar belirtilmediği gibi aradaki farklılığın nedenine dair denetime olanak sağlayacak bir gerekçe de yer almamaktadır.
Diğer bir ifade ile yerel mahkemece uyulmasına karar verilen ilk bozma kararı uyarınca alınan ve her ikisi de aynı bilirkişi tarafından düzenlenen 30.06.2009 günlü asıl ve 24.11.2009 günlü ek bilirkişi raporları arasında davacının toplu iş sözleşmesi zamlarının uygulanmamasından kaynaklanan fark işçilik alacağı bulunup bulunmadığına ilişkin temel çelişki bulunmaktadır.
Bu nedenle, yerel mahkemenin, 24.11.2009 günlü bilirkişi raporunda günlük ücretin 4.000.000 TL (4 YTL) olarak kabulü ile hesaplama yapıldığı, ücretin 4.300.000 TL olarak alınmadığına ilişkin gerekçesi doğru bulunmakla birlikte, 30.06.2009 günlü rapor ile arasında mevcut temel çelişkiyi açıklayıcı nitelikte hesaplama ve gerekçe içermeyen 24.11.2009 günlü bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru bulunmamıştır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan maddi olgular göz önüne alınarak öncelikle, 30.06.2009 ve 24.11.2009 günlü bilirkişi raporları arasındaki temel çelişkiyi giderecek nitelikte yeniden bilirkişi incelemesi yaptırmak ve rapor almak olmalıdır.
Bilirkişiden alınacak bu raporda ise; davacının işyerindeki pozisyonu da gözetilerek aylar itibariyle fiilen aldığı ücret ile alması gereken ücret belirlenmeli, toplu iş sözleşmeleri uyarınca uygulanması gereken zam oranları ve dayanakları gösterilmeli, aynı dönemde davacının ücretine zam uygulanıp uygulanmadığı tespit edilmeli, uygulanacak toplu iş sözleşmesi ve sözleşmenin ilgili maddesi değerlendirilerek ücret ödeme skalaları ile karşılaştırma yapılmalı ve davacıya ait her bir bordro ayrı ayrı değerlendirmeye alınarak hesaplama kişiselleştirilmelidir.
Bundan sonra, tüm açıklanan hususları içeren, gerekçeli ve denetime elverişli şekilde düzenlenen rapor mahkemece irdelenmeli ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Yerel Mahkemece açıklanan gereklilikler yerine getirilmeksizin eksik inceleme ve yetersiz rapora dayanılarak direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.