YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/269
KARAR NO : 2010/268
KARAR TARİHİ : 12.05.2010
MAHKEMESİ : Aksaray 1.Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2009
NUMARASI : 2009/216 E-2009/429 K.
Taraflar arasındaki “elatmanın önlenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Aksaray 1.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.02.2008 gün 2007/576 E., 2008/130 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 13.10.2008 gün ve 2008/6499 E.-2008/10282 K. sayılı ilamı ile;
(“…Anataşınmazda kat irtifak hakkı sahibi olan davacılar dava dilekçesinde kat irtifak hakkı sahibi davalının ana yapının ortak kullanım alanı olan bodrum kattaki garaj, kömürlük, sığınak, sığınak içindeki duş ve wc’ler ile çatı katına haksız el attığını ve bu yerlerin kapılarını kilitleyip kendi kullanımına özgülediğini ileri sürerek sözü edilen haksız el atmanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulüyle dava konusu edilen ortak yerlere davalının el atmasının önlenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, toplanan kanıtlara, özellikle yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporu içeriği ile yasal gerektirici nedenlere göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Aksaray 2.Noterliğince düzenlenen 09.04.2004 gün ve 4067 yevmiye sayılı olup davanın tarafları olan kat irtifak hakkı sahiplerince imzalanmış bulunan inşaat sözleşmesinin “binanın dağılımı” başlıklı bölümünde bodrum katın yasaya uygun olarak projelendirileceği ve kullanımının yüklenici (bu davanın davalısı) Ramazan Ünalan’a ait olacağı kararlaştırılmış bulunmaktadır. Dava konusu edilen ve davalının müdahalesinin önlenmesi istenilen bodrum kattaki garaj ve kömürlüklerin sözü edilen sözleşmeyle davalının kullanımına bırakıldığı, bu sözleşmede davacıların da taraf olup imzalarının bulunduğu gözetildiğinde belirtilen yerleri davalının kullanmasının haksız olduğu söylenen ve bu yerlere müdahalesinin önlenmesi konusunda davacıların dava açması Türk Medeni Yasasının 2.maddesinde öngörülen dürüstlük kuralıyla bağdaştırılamaz. Bu durumda bodrum katta yer alan kömürlük ve garajla ilgili olarak müdahalenin önlenmesi isteminin yukarıda açıklanan nedenle reddi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…”)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 12.05.2010 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava kat mülkiyeti kurulmuş olan taşınmazda ortak yere el atmanın önlenmesidir.Uyuşmazlık garaj ve kömürlüklerin davalı tarafından kullanımının haksız olup olmadığı noktasındadır.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş,Özel Daire taraflar arasında düzenlenmiş bulunan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre niza konusu yerlerin kullanımının davalıya bırakıldığı,bu nedenle bu konuda dava açılmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesi ile yerel mahkeme kararını bozmuş,mahkemece de direnme kararı verilmiştir.
Öncelikle şu hususun belirlenmesinde yarar vardır; eğer yasadan veya sözleşmeden doğan bir hak mevcut ise bu hakkın kural olarak kullanılmasında kötü niyetten bahsedilemez.Davacı kat mülkiyeti hükümlerine göre eldeki davayı açtığını iddia etmektedir.Taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme bu yasa hükmünün uygulanmasını gerektirmiyorsa bu ancak davanın reddi nedeni olabilir,hakkın kötüye kullanılmasından söz edilemez.Özel Daire hem yapılan sözleşme ile kullanım hakkının davalıya verildiğini kabul etmekte hem de davacının dava açmakla hakkı kötüye kullandığını söylemektedir.Davacının hakkı yoksa kötüye kullanımı da söz konusu olmayacaktır.Bu nedenle bozmadaki bu gerekçeye katılmak mümkün değildir.
Ortak yerlerden olan garaj ve kömürlüklerin kullanımının sözleşme ile kat maliklerinden biri veya birkaçına bırakılması mümkün olup bu husus yasanın amir hükümlerine aykırı değildir.Bu nedenle kural olarak garaj ve kömürlükle ilgili olarak kullanımı davalıya bırakan sözleşmenin geçerli olduğu ve bozma ilamının bu nedenle yerinde olduğunun kabulü gerekir.Ancak bu sözleşmenin hükme esas alınabilmesi için geçerliliğini koruması gerekir.9.4.2004 tarihinde yapılan ve nizalı yerlerin kullanımını davalıya bırakan sözleşmeden sonra taraflar kat mülkiyetine geçerken oy birliği ile düzenledikleri yönetim planını tapu idaresine vermişler ve buna göre yönetim planı tapuya işlenmiştir.Bu yönetim planının 3.maddesinde aynen şöyle denilmektedir: (Ana gayrimenkulun bağımsız bölümlerine tahsis edilen eklentileri hariç Kat Mülkiyeti Kanununun 4.maddesinde sayılan yerleriyle, kat maliklerinin ortaklaşa kullanma, korunma veya faydalanmaları için zaruri olan yerleri ve şeyleri de ortak yerlerdendir.).634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 28.maddesine göre yönetim planı tarafların oybirliği ile kabul ettikleri bir sözleşmedir.Bu sözleşme ile aynı Yasanın 4.maddesine göre ortak olan yerler kat maliklerinin ortak kullanımına bırakılmıştır.Garaj ve kömürlükler de ortak yerler olduğundan buralar da yönetim planına göre tüm ortakların ortak kullanımına bırakılan yer olup bu sözleşme ile artık taraflar eski sözleşmeyi ortadan kaldırmışlardır.Buna yasal bir engel de yoktur.
Sonuç olarak garaj ve kömürlükleri davalının kullanımına bırakan 9.4.2004 tarihli sözleşme daha sonra yapılan ve tarafların tümünün onayı ile tapuya işlenen ve sözleşme hükmünde olan yönetim planı ile feshedildiğinden davanın bu değişik gerekçe ile onanması gerekirken bozulması yönündeki görüşe karşıyım.