Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/246 E. 2010/267 K. 12.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/246
KARAR NO : 2010/267
KARAR TARİHİ : 12.05.2010

MAHKEMESİ : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25/11/2009
NUMARASI : 2009/425-2009/358
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2008 gün ve 2008/68 E.,2008/422 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 08.07.2009 gün ve 2009/3772 E., 2009/9606 K. sayılı ilamı ile;
“…Davacı, davalının 09.09.2007 -10.10.2007 tarihlerinde toplam 20.374,20 YTL bedelli muhtelif gıda maddeleri satın aldığını, satıma konu malların gerek davalıya sevk olunmak, gerekse işyerinden teslim alınmak suretiyle fatura tanzim edildiğini, satım bedelleri ödenmediğinden söz konusu bedellerin tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve takibin devamına davalının %40 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıdan muhtelif zamanlarda hayvan yemi satın aldığını ve almış olduğu yemlerin bedellerini ödediğini, davacıya borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalıya sattığı muhtelif gıda maddeleri bedelinin ödenmediğini belirterek, başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle bu davayı açmıştır. Davalı ise, almış olduğu yemlerin bedelini ödediğini savunmuştur. Bu durumda ödeme savunmasının ispatı davalıya düşer. Ancak, davacı ile davalının ticari defter kayıtlarının bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda, söz konusu iki faturanın da her iki tarafın ticari defter kayıtlarında bulunduğu ve ödemeye ilişkin kaydın bulunmadığı belirlenmiştir. O halde davada ispat yükü kendisine düşen davalının, ödeme savunmasını ispat ettiğini kabule olanak bulunmamaktadır. Ne var ki davalı, cevap dilekçesinde ” vs. kanuni deliller ” demek suretiyle “yemin” deliline de dayanmış olduğundan bu hususta davacıya yemin yöneltme hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde davanın kabulü, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 2004 sayılı İcra Ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalının satın aldığı malların bedellerine ilişkin olarak düzenlenen faturaların ödenmemesi nedeniyle fatura bedellerinin tahsiline yönelik icra takibinin davalının itirazı ile durduğunu beyanla davalının borçlu olduğunun tespiti ile itirazın iptali ve takibin devamını talep etmiştir.
Davalı, fatura konusu malların kendisi tarafından alınmadığını, bu nedenle borcu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, icra takibinin dayanağını oluşturan faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu şekilde malların davalıya tesliminin kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece, davalının malları almadığı savunmasında bulunduğu ve bu savunmanın aksinin kanıtlandığı, ödeme savunmasında bulunmadığı için bu yönde yemin deliline dayanma hakkının hatırlatılmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. Kararı temyize davalı vekili getirmektedir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı yanca taraflar arasında satım ilişkisi olup, malların teslim edilmesine karşın bedelinin ödenmediği iddiasına dayanılmış olmasına göre davalı tarafın “malların alınmadığı”, “bedelin ödendiği” savunmalarından hangisine dayandığı, bedelin ödendiği savunmasının varlığının kabulü halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğü, varılacak sonuca göre davalıya yemin deliline dayanma hakkının hatırlatılmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 23. maddesi uyarınca bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.
Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen “Kati Delil” kenar başlıklı TTK. nun 82. maddesindeki hüküm, kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla) kesin delil niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekir.
Anılan Kanunun 69. ve devamı maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır.
Somut olay açıklanan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde;
Davacı/alacaklının faturaya dayalı alacağını takip konusu yaptığı, davalı borçlunun ise savunmasını faturada gösterilen malları almadığına dayandırıp, bedellerinin ödendiğine ilişkin herhangi bir iddia ya da savunma getirmediği; takip talebine konu faturaların delil olarak dayanılan taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak her iki taraf defterlerinin de kanunen aranan usullere uygun tutulmadığı dosya kapsamı ile belirgindir.
Yukarıda açıklandığı üzere, kesin delil niteliği taşıyan tarafların ticari defterleri; usulünce tutulmaları halinde taraflar lehine, usulsüz tutulmaları halinde ise usulsüz tutan taraf aleyhine delil teşkil edecektir.
Hal böyle olunca, davalının satın almadığını iddia ettiği mallara ilişkin faturalara yasal sürede itiraz etmemiş; yöntemince tasdik ettirmediği ticari defterlerine de bu faturaları kaydetmiş olmasına göre, davacının dayanağı faturalarda yer alan malların davalı tarafından satın alındığının kabulü gerekir. Diğer bir anlatımla, davalının, usulüne uygun tutulmamış defterleri kendisi aleyhine delil teşkil ettiğinden ve bu defterlerde takip dayanağı faturalar kayıtlı olduğundan, artık bu faturadaki malları satın almadığı yolundaki savunmasının dinlenmesine olanak bulunmamaktadır.
Davalının cevap dilekçesi içeriğinde ve aşamalardaki savunmalarında, sadece takip dayanağı faturaya konu malları satın almadığını ileri sürdüğü, herhangi bir şekilde ödeme iddiasında bulunmadığı açıktır.
Davalı ödeme iddiasında bulunmadığına göre, olmayan bir iddianın ispatına yönelik olarak yemin yöneltme hakkı bulunduğunun hatırlatılmasına, yemin delili ve ispat yükü ile ilgili tartışmalara girilmesine de gerek bulunmamaktadır.
O halde, davalının fatura konusu malları satın almadığına dair savunmasının aksinin aleyhine kesin delil teşkil eden defter kayıtları ile kanıtlanmış olmasına; ödeme iddiasında bulunmadığı belirgin olan davalıya yemin deliline dayanma hakkının hatırlatılmasının gerekmemesine ve sonuçta delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (907,62) TL. harcın temyiz edenden alınmasına, 12.05.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.