YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/184
KARAR NO : 2010/214
KARAR TARİHİ : 07.04.2010
MAHKEMESİ : Sultanbeyli Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2009
NUMARASI : 2009/838-2009/975
Taraflar arasındaki “İtirazın İptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sultanbeyli Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 26.11.2008 gün ve 2008/286 E., 2008/814 K.sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 29.09.2009 gün ve 3190-3942 sayılı ilamı ile;
(…Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine, özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre davalı şirketin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının REDDİNE, peşin ödenen 82,80 TL harcın mahsubu ile eksik ödenen 249,56 TL harcın davalı şirketten alınmasına,
2-Davalı Belediye Başkanlığının temyiz itirazlarına gelince, kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı belediyenin, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2.maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılması gerektiği, görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce istek olmasa bile “resen” kendiliğinden dikkate alınmasının zorunlu olduğu, hal böyle olunca davalı Belediye Tüzel Kişiliğine yöneltilen dava hakkında yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca mahkemece az yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular, dikkate alınarak davalı belediye hakkında açılan dava yönünden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir …)
gerekçesiyle davalı Belediye Başkanlığı yönünden bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tesislerinin davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi sorumluluğundaki yüklenici firma Çek-Dil Ltd.Şti tarafından yapılan yağmur suyu kanal kazı çalışması sırasında hasara uğratıldığını, hasar nedeniyle doğan alacağın tahsilini teminen borçlu davalılar aleyhine icra takibi yapıldığını ancak davalıların takibe itiraz ettiklerini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili, zamanaşımı ve yargı yolu itirazında bulunmuş, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı şirket cevap vermemiştir.
Yerel Mahkemece verilen her iki davalı yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile davalılardan Belediye yönünden bozulmuş, yerel mahkeme davalı Belediyenin özel hukuk sözleşmesi ilişkisine girmesi nedeniyle adli yargının görevli olduğu gerekçesi ile kararında direnmiştir.
Bu durumda, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, görülmekte olan itirazın iptali davasında adli yargının mı, yoksa idari yargının mı görevli bulunduğu noktasında toplanmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar;İdari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir.Ayrıca yine aynı yasanın 15/1-a maddesinde ise adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.Yani yasanın açıkça adli yargıyı görevli saydığı haller idari yargının kapsamı dışında kalmakta olup bu gibi durumlarda, dava konusu işlemin niteliğine bakılmaksızın dava adli yargıda görülür.
Somut olayda alacaklı davacı, borçlu belediye hakkında ilamsız icra takibi yapmış olup itiraz üzerine takip durmuş ve davacı görülmekte olan itirazın iptali davasını açmıştır.2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmüne yer verildiğine göre itirazın iptali davaları açıkça adli yargının görev alanı içine girmektedir.
O halde itirazın iptali davalarına bakma görevi adli yargıya ait olup sonucu itibariyle aynı yönde olan direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, davalı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için 7. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 14.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.