Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/140 E. 2010/194 K. 31.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/140
KARAR NO : 2010/194
KARAR TARİHİ : 31.03.2010

MAHKEMESİ : Ankara 9.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04.03.2009
NUMARASI : 2008/419 E-2009/75 K.
Taraflar arasındaki “Kati teminat farkı, elektrik tüketim ve kira bedelleri ile KDV alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 08.11.2007 gün ve 2006/389 E., 2007/454 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 24.03.2008 gün ve 2008/1090-3508 sayılı ilamı ile;
(…Dava kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağı ve elektrik bedelinin tahsiline ilişkindir: mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalı şirketin Ulaştırma Bakanlığı hizmet binası altındaki Tüketim malları satış yerini 09.01.2004 başlangıç tarihli ve 3 yıllık olarak kiraladığını, davalının 2 yıl için ödemesi gereken kati teminat farkını, KDV bedelini elektrik bedelini ve kira bedelini ödemediğinden toplam 9.127.40 YTL borcu bulunduğunu, davalının haricen 3.000.00 YTL yatırdığını belirterek 9.127.40 YTL’ye 9.1.2005 tarihinden itibaren işletilecek gecikme zammı ve yasal faiziyle birlikte tesbit olunacak rakamdan ödenen 3.000.00 YTL nin mahsubu ile kalan miktarın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini istemiştir.Davalı duruşmalara katılmamıştır.
Tebligat Yasasının 12 ve 13, Tebligat Tüzüğünün 17 ve 18.maddeleri tüzel kişilere yapılacak tebligat hususunu düzenlemiş olup, anılan madde hükümlerine göre tebligatın tüzel kişinin selahiyetli mümessillerine yapılması, tebligat yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin tüzel kişinin o yerdeki memur ve müstahdemlerinden birine yapılması gerekir.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 9.1.2004 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli sözleşmede kiracı A….. Hipermarket İnşaat Turizm Emlak Taahhüt Sanayi Ticaret Limitet Şirketi bulunmaktadır.Şirkete tebligatın nasıl yapılacağı yukarda açıklandığı gibi Tebligat Kanununun 12-13 ve Tüzüğün 17 ve 18.maddelerinde hükme bağlanmıştır.Davalı şirkete dava dilekçesinde yazılı adresine dava dilekçesi ve duruşma günü bildirir davetiyenin “muhatap gösterilen adresten taşınmıştır aynı adreste Zuhal Kaçkarlı imzasız beyanından anlaşıldı” şerhiyle iade edilmesi üzerine tebligat Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicil memurluğunun 07.03.2007 tarih ve 170091/08405 sayılı yazısında belirtilen adresinin dava dilekçesinde gösterilen adres ile aynı olması nedeniyle bu adrese duruşma gün ve dava dilekçesi Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebliğ edilmiş ise de olayda Tebligat Yasasının 35.maddesinin uygulama olanağı bulunmamaktadır. Şirket adresi Ticaret Sicilinde kayıtlı adres olup şirketin kayıtlı bulunduğu Ticaret Sicilinden adresi sorulup belirlenerek bu adrese tebligatın yapılması yöntemine uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında hüküm kurulması gerekir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Kati teminat farkı, elektrik tüketim ve kira bedelleri ile KDV alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, Yüksek Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece, dava dilekçesinin, davalı şirketin dava dilekçesinde gösterilen ‘Ulaştırma Bakanlığı Yemekhane Altı Ankara’ adresine tebliğe çıkarıldığı ve evrakın davalıya tebliğ edilemeden iade edildiği; Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicil Memurluğunun 07.03.2007 tarihli yazısı ile davalının adresinin dava dilekçesinde de belirtilen ve tebligat yapılamayan adres olarak bildirilmesi üzerine, dava dilekçesinin yine bu adrese Tebligat Yasasının 35.maddesine göre tebliğ edilerek yargılamaya devam olunup karar verildiği, olayda anılan maddenin uygulama şartları gerçekleştiğinden önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Bozma ve direnme kararlarının içerikleri itibariyle, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı şirkete dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildiren davetiyenin Tebligat Kanunun 35. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği; bu arada varılacak sonuca göre, yargılamada yöntemine uygun olarak taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemeler üzerinde durulmalıdır;
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 19.03.2003 gün ve 4829 sayılı Kanunun 11.maddesi ile değişik “Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti” başlıklı 35.maddesinde;
“Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
(Değişik fıkra: 19/03/2003-4829 S.K./11.md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.
(Değişik fıkra: 19/03/2003-4829 S.K./11.md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
(Ek fıkra: 06/06/1985-3220/12.md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.”
Hükmü yer almaktadır.
Madde metninde geçen ‘kaza mercii’nden ne anlaşılması gerektiği, ‘Kazai Tebligat’ başlıklı, Tebligat Kanunu’nun 2. Babının 1. Faslından çıkartılmaktadır. Bu fasılda adli, idari ve askeri kaza mercilerince yapılacak tebliğlerde uygulanacak özel hükümler içermektedir (Teb.K.m.34/1).
Kazai mercilerin yapacakları tebligat, Tebligat Kanunu’nun “Umumi Hükümler” başlığını taşıyan Birinci Babının genel hükümlerine (Teb.K.m.1-33) tabi olduğu gibi, sadece kazai merciler tarafından yapılan tebligatlarda uygulanmak üzere vaz edilen özel hükümlere (Teb.K.m.34-44)de tabi kılınmıştır.
Tebligat Kanununun 35.maddesi hem kazai tebliğler ve hem de icra tebliğleri bakımından uygulanabilen bir hükümdür.
Tebligat Kanununun 35.maddesi yargılama sırasında taraflardan birinin adresini değiştirmiş olması halinde, bundan sonraki kazai tebliğlerin nasıl yapılacağını düzenlemektedir. Kazai tebliğler bakımından 35.maddenin uygulanabilmesi için, taraflardan birinin o dava ile ilgili olarak kendisine tebliğin yapıldığı adresini daha sonra değiştirmiş olması gerekir.
Eğer, taraflardan birine bir dava ile ilgili olarak ilk defa tebliğ yapılacak ise, muhatabın, adresini tebliğden önce değiştirmiş olması halinde 35.madde kural olarak uygulanmaz. Bu kuralın istisnası aynı maddenin son fıkrasında yer almaktadır.
Dava sırasında değiştirilen adresin kazai mercie hemen bildirilmesi halinde, bundan sonraki tebliğler muhatabın bildirdiği yeni adresine yapılır (Teb.K.m.35/1).
Tebliğin yapılmasından sonra adresini değiştirdiği halde, yeni adresini tebliği çıkaran kazai mercie bildirmemiş olan muhatabın yeni adresi tebliğ memurunca da tespit edilemediği taktirde, tebliğ 35.maddenin 2. ve 3.Fıkraları uyarınca yapılır. Tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adres ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır. Tebliğe bağlanan hukuki sonuçlar da bu tarihten itibaren doğar. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
Aynı maddenin son fıkrasında, adresini değiştiren muhataba kazai merci tarafından daha önce bir tebliğ yapılmamış olsa bile, yeni tebliğlerin 2. ve 3.fıkraya göre yapılacağını istinaen kabul etmiştir. Bu halde, muhatabın daha önce tebliğ yapılan adresinin değiştirilmesi değil, değiştirildiği için tebliğ yapılamayıp, tebliğ evrakının iade edilmesine yol açan adres sebebiyle 2. ve 3.fıkranın uygulanması söz konusudur. (Doç. Dr. Timuçin Muşul, Tebligat Hukuku, 2.Bası, İstanbul 2008, syf.108-113)
Hemen belirtmelidir ki, tebligat ile ilgili yasa ve tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisi de daima göz önünde tutulmalıdır.
Kanun ve Tüzüğün amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususların belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, yasa ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Tebligat Kanunu ile Tüzüğü’nde öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Nitekim, Kanunun ve Tüzüğün belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı yerleşik yargısal içtihatlarda da açıkça vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; davacı ile davalı arasında düzenlenen 09.01.2004 tanzim tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile “Ulaştırma Bakanlığı Hizmet Binası Dahilinde Bulunan Satış Yeri”nin işletmesi davalı şirkete verilmiş ve sözleşmede davalının adres kısmına “Ulaştırma Bakanlığı Yemekhane Altı” yazılmıştır.
Görülmekte olan davanın açılması üzerine mahkemece, dava dilekçesinde ve kira sözleşmesinde davalının adresi olarak gösterilen “Ulaştırma Bakanlığı Yemekhane Altı” adresine içerisinde dava dilekçesi bulunan, duruşma gün ve saatini bildiren davetiye tebliğe çıkartılmış, ancak davalı şirketin belirtilen adresten taşındığı, evrakın tebliğ edilemediği açıklaması ile tebligat evrakı mahkemeye iade edilmiştir.
Bunun üzerine mahkemece, 29.11.2006 tarihli yazı ile davalının adresinin tespiti için Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne ve Ankara Ticaret Sicil Memurluğu’na yazı yazılmış, Emniyet Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda belirtilen adresten davalı şirketin taşındığı adresin boş olduğu bildirilmiştir. Ankara Ticaret Odası antetli Ticaret Sicil Memurluğu’nun 07.03.2007 gün ve 170091/08405 sayılı yazıda ise davalının kuruma bildirdiği adresin, kira sözleşmesi ile dava dilekçesinde belirtilen ve daha önceden dava dilekçesinin tebliğ edilemeyip mahkemeye iade edilen adres ile aynı adres olduğu anlaşılmıştır. Bunun üzerine, bu adrese içerisinde dava dilekçesi bulunan duruşma gün ve saatini bildiren davetiye Tebligat Kanunu’nun 35.maddesindeki muameleler yerine getirilmek suretiyle tebliğ edilmiştir.
Aslında tebligat evrakındaki muamelelerin Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine uygun olarak yapıldığı noktasında yerel mahkeme ile Yüksek Özel Daire arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicil Memurluğu tarafından bildirilen adrese Tebligat Kanununun 35.maddesine göre dava dilekçesinin tebliğ edilip edilemeyeceği noktasındadır.
Yukarıda metni verilen 35.maddenin son fıkrasında açıkça ‘kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükmü uygulanır’ denilmiş, dava dilekçesinin “Ticaret Sicil Memurluğunun” 07.03.2007 tarihli yazısında belirttiği adreste 35.maddeye göre tebliğ edilmiş olmasına göre, artık burada içerisinde dava dilekçesi bulunan, duruşma gün ve saatini bildiren davetiyenin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin kabulü duraksamadan uzaktır.
Bununla birlikte, davacı vekilinin 28.11.2006 tarihli delil listesinde dayandığı, dosya içerisinde bulunan ve taraflar arasında görülen Ankara 18.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.5.2005 gün ve 2005/18-221 sayılı dava dosyasında da davalıya dava dilekçesi yukarıda yazılan Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicil Memurluğu’nun bildirdiği adreste tebliğ edilmiş, bu davada davalı duruşmalara katılmıştır. Davalı muhatabın adres değişikliğini kaza mercilerine bildirmediğine göre, yine 35.maddenin birinci fıkrasında açıkça belirtildiği üzere bundan sonra aynı adrese 35.maddeye göre yapılacak tebligatlar usulüne uygun yapılmış kabul edilecektir. Bu hal gözetildiğinde de görülmekte olan davada davalıya 35.maddeye göre yapılan tebligatın geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında; dava dilekçesinin davalıya yöntemine uygun olarak tebliğ edilip, davada taraf teşkilinin usulüne uygun olarak sağlandığı anlaşıldığına göre usul ve yasaya uygun olan direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmemiştir.
Bu hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Dairesine gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı uygun olup, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 6.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 31.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.