Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/133 E. 2010/174 K. 24.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/133
KARAR NO : 2010/174
KARAR TARİHİ : 24.03.2010

mahkemesi : denizli 1. iş mahkemesi
tarihi : 06/10/2009
numarası : 2009/383-2009/677
taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; denizli 1.iş mahkemesince davanın reddine dair verilen 06.05.2008 gün ve 2007/87 e.-2008/-406 k. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, yargıtay 10. hukuk dairesinin 25.05.2009 gün ve 2008/17063 e.-8930 k. sayılı ilamı ile;
(…2926 sayılı yasanın 5 inci maddesi hükmüne göre; yasada öngörülen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı belirtilmiş, anılan yasanın 36 ncı maddesi gereği olarak da, kurumun prim alacaklarını bakanlar kurulu kararıyla ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsili olanaklı kılınmıştır. işte bu bağlamda sigorta primlerinin ürün bedellerinden bağ-kur adına tevkif suretiyle tahsili halinde, kişinin yukarıda izah edilen 5 inci maddede yer alan anlamda sigorta başlangıcı olarak, bu tevkifatın özel kuruluşlara yapılan ürün tesliminde yapılmış olması durumunda, primin kuruma intikal ettiği tarihi takip eden aybaşının esas alınması gerekir.
anılan kural gereği, mahkemece, a… türk aş. ünvanlı özel kuruluş tarafından davacı adına 1993 yılı ürünü tütün tesliminden tevkifat yoluyla kesilen bağ-kur priminin kuruma intikal edip etmediği anılan kuruluştan sorularak araştırıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
temyiz eden: davacı vekili
hukuk genel kurulu kararı
hukuk genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
dava, tarım bağ-kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının geçimini çiftçilikle sağladığını, buna rağmen davalı kurum tarafından 2926 sayılı yasa uyarınca kapsama alınmadığını belirterek; 01.07.1993 tarihinden 31.03.2007 tarihine kadar tarım bağ-kur sigortalısı olduğunun tespit ve tescilini istemiştir.
davalı vekili, davacının 2926 sayılı yasanın 5. maddesi uyarınca kanun kapsamına girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde tescilini yaptırması gerekirken yaptırmadığını, kanunun öngördüğü bu süre geçirildikten sonra talepte bulunanların sigortalılıklarının ise talep tarihini takip eden aybaşı itibarı ile tescil edileceğini, 2926 sayılı yasanın 9. maddesinde kuruma yüklenen resen tescil yükümlülüğünün yerine getirilmesinde valilik, kaymakamlık, özel idare vb. kuruluşların kayıtlarının esas alınacağını, prim tevkifatı nedeni ile tescile ilişkin genelgenin 21.03.2002 tarih ve 24702 sayılı resmi gazetedeki kararla yürürlükten kaldırıldığını, 2926 sayılı yasaya göre geriye dönük tescilin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
mahkemece; davacının, kendisine ve eşine ait arazilerde aralıksız tarımsal faaliyette bulunduğu, tütün, arpa, buğday, nohut gibi ürünler yetiştirip, tekel’e ve tüccarlara sattığı, ziraat odasının 17.09.2001 tarihinden itibaren üyesi olduğu, tarım müdürlüğü kayıtlarında aktif çiftçi olup, 2001–2006 yılları arasında aralıksız her yıl çiftçilere ödenen doğrudan gelir desteklemelerinden yararlandığı, ancak davacının evli olup aile reisi olmadığından, kendi müracaatı üzerine, 03.04.1995 tarihinden itibaren süresiz tevkifat muafiyet belgesi verildiği, bu nedenle teslim ettiği ürün bedellerinden bağ-kur prim kesintilerinin yapılmadığı, oysa bu davanın bağ-kur prim kesintisi esasına dayalı olduğu, ayrıca davacının kuruma müracaatla tarım bağ-kur sigortalısı olduğunun tescili için herhangi bir talepte de bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
özel dairece, yukarıda belirtilen nedenlerle karar bozulmuştur.
yerel mahkemece; önceki gerekçelerle ve ayrıca bozma ilamına konu edilen hususun, ilk yargılama sırasında araştırıldığı; a… türk tütün aş. ye yazılan 25.10.2007 tarihli müzekkere ile davacının teslim ettiği ürün bedellerinden bağ-kur tevkifatı yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise kesintilerin kurum hesabına intikal tarihlerinin sorulduğu, ancak bu hususta çıkartılan tebligatın; şirketin adresinden taşınıp, yeni adresi bilinmediğinden bahisle bila tebliğ iade edildiği, izmir vergi dairesinden, şirketin adres araştırması yapıldığı, verilen cevabi yazıda; daha önce müzekkere yazılıp ta tebligat yapılamayan (ş…. f… b… caddesi no:.. konak- izmir) aynı adresin bildirildiği, bunun üzerine izmir bağ-kur il müdürlüğüne müzekkere yazılıp, 1993 yılı ürünün den 1994 yılında a… türk tütün şirketi tarafından yapılan prim kesintisinin kurum hesabına intikal tarihinin sorulduğu, kurumun cevabi yazısında; özel şirketin 1994 yılı tevkifat kesinti listelerinde davacının adına rastlanmadığının bildirildiği, bu durumda, 1994 yılı kesintisinin kurum hesabına intikal etmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle önceki kararda direnilerek, davanın reddine karar verilmiştir. hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
direnme yoluyla hukuk genel kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece, dava dışı a… türk a.ş. ünvanlı özel kuruluşun, 1993 yılı ürünü tesliminden davacı adına tevkifat yoluyla kestiği bağ-kur priminin, kuruma intikal edip etmediğinin, anılan kuruluştan araştırılmasına gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2926 sayılı tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar sosyal sigortalar kanunu’nun 2. maddesi kapsamına giren; “kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar…”, aynı kanunun 7. maddesi uyarınca sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar.
bu kanuna göre sigortalı sayılanlardan kanun kapsamına girdikleri tarihten itibaren üç ay içerisinde kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemi kurumca resen yapılarak, kanunun 5. maddesi hükmü ile tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalı sayılacaklar, öngörülen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri ise kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacaktır.
2926 sayılı kanunun 36. maddesinin yürürlükten kalkmasının ardından 1479 sayılı kanunun 53. maddesine 4956 sayılı kanunun 27. maddesiyle getirilen düzenleme uyarınca “…2926 sayılı kanuna göre tahakkuk eden prim alacakları, aylık olarak veya kurumca tespit edilecek dönemlerde ödenir. ayrıca bakanlar kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebilir.” hükmüne istinaden tarım bağ-kur prim borçlarının “prim tevkifatı” yoluyla da tahsili öngörülmüştür.
18.01.1994 gün ve 94/5173 sayılı bakanlar kurulu kararıyla 01.04.1994 tarihinden itibaren başlayan, kaynaktan prim kesme anlamına gelen “prim tevkifatı” uygulaması ile 2926 sayılı kanun kapsamında sigortalı olup da bağ-kur’a prim borcu olanlar ile tarım sigortalısı sayılması gereken kişilerden primlerin tahsili ile sosyal güvenliğin yaygınlaştırılması amaçlanmıştır.
kuruma kayıt ve tescil konusunda bir başvuru ya da resen tescil bulunmasa da, yasa kapsamına girenlerin prim borçlarının ürün bedellerinden kaynakta, “prim tevkifatı” suretiyle kesilmesi kayıt ve tescil iradesi anlamında olup, kesintiyi takip eden aybaşından itibaren sigortalılık hak ve yükümlülükleri doğacaktır.
Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının saptanmasına yönelik davalardır.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde öngörülen “hizmet tespiti” davasına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, ya da tescil yerine geçen iradi prim ödemesinin bulunmaması halinde, “Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti” söz konusu olamayacaktır.
Diğer yandan, 2926 sayılı Kanun’un 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, Tarım Satış Kooperatifler Kanunu’na göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulaması ile, Tarım Bağ-Kur’luluğun kanıtlanması yönünde zirai kuruluşların kayıtları karine olarak kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2002 gün ve 2002/21–69 E.-44 K., 03.07.2002 gün ve 2002/21–576 E.-584 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21–73 E.-71 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21–172 E. , 2007/177 K. sayılı kararları).
Somut olayda, davacının Ziraat odası kayıtları, tapu kayıtları, doğrudan gelir destek ödemeleri mevcut ve daha önce başlayan tarımsal faaliyetinin kesintiye uğramadan halen devam ettiği belirgindir.
Ne var ki, davacının 2926 sayılı Kanun’un 10.maddesinde sayılan “tescilde esas alınacak kayıtlar”dan hiçbirisi elinde bulunmamaktadır.
Mahkemece, İzmir Bağ-Kur İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, uyuşmazlık konusu olan 1993 yılı ürününden 1994 yılında A… Türk Tütün şirketi tarafından yapılan prim kesintisinin kurum hesabına intikal tarihi sorulmuş, Kurumun cevabi yazısında; özel şirketin 1994 yılı tevkifat kesinti listelerinde davacının adına rastlanmadığı bildirilmiştir.
Bu durumda, 1994 yılı kesintisinin kurum hesabına intikal etmediğinin ve bu hususun yeniden araştırılmasına gerek olmadığının kabulü zorunludur. Kaldı ki dava tarihinde 68 yaşında olan davacı, ürününü sattığı A… Türk Tütün şirketine ait müstahsil makbuzundaki prim kesintisi ile ilgili, bu güne kadar davalı Kuruma başvuruda da bulunmamıştır.
Ayrıca davacının, davalı Kurum İl Müdürlüğüne müracaatla, kendi isteği ile 03 Nisan 1995 tarihinden itibaren ürün bedellerinden prim kesintisi yapılmaması için süresiz geçerli “tevkifattan muafiyet belgesi” aldığı ve bu doğrultuda ürün bedellerinden prim kesintisi yapılmadığı uyuşmazlık konusu değildir.
Yine davacı, kuruma müracaatla tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tescili için herhangi bir talepte bulunduğunu da iddia etmemiştir.
Davacının, 01.07.1993–31.03.2007 tarihleri arasındaki sürede tescil ya da iradi prim ödemesi veya prim tevkifatının bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre, mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 24.03.2010 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.