YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/123
KARAR NO : 2010/154
KARAR TARİHİ : 17.03.2010
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/11/2009
NUMARASI : 2009/574-2009/621
Taraflar arasındaki “Menfi tespit,tazminat ve takibin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına,tazminat isteminin reddine dair verilen 25.6.2008 gün ve 2008/208-318 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 4.6.2009 gün ve 2008/9969-2009/5308 sayılı ilamı ile;
(…Davacı vekili, müvekkilinin İ… U… ’ın kredi borcu için bir taşınmazı üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis ettiğini, ayrıca 42.000 TL’lik borca kefil olduğunu, müvekkilinin taşınmazın devrini yapabilmek için 42.000 TL anapara ve masraf olmak üzere 48.000 TL ödeyip ipoteği kaldırttığını, davalının buna rağmen Ankara 22.İcra Müdürlüğünün 2008/303 esas sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçtiğini, müvekkilinin davalı bankaya borcu bulunmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının müvekkili banka ile dava dışı İ… U… arasında düzenlenen 27.06.2005 tarihli genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığını, ayrıca 24.06.2005 tarihli 225.000 TL bedelli ipotek alındığını, ipoteğin 02.05.2006 tarihinde fekkedildiğini, ipoteğin fekkine rağmen sehven ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğini, icra müdürlüğünün takibin iptaline karar verdiğini, davacının sözleşme uyarınca şahsi sorumluluğunun devam ettiğini, bu nedenle ayrıca ilamsız takip yapma hakları bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacı tarafından davalı banka lehine düzenlenen ipoteğin kaldırıldığı, takip yapılmışsa da davadan sonra takibin iptaline karar verildiği, davanın konusuz kaldığı, davalının takibinde kötüniyetli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı banka tarafından davacı aleyhine takibe geçilmiş olup, takip borçlusu davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.
Takibin iptali nedeniyle dava konusuz kalsa bile mahkemece dava tarihi itibariyle haklılık durumu üzerinde durularak vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmelidir.
Bu yönler gözetilmeden karar verilmesi isabetsizdir…)
gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, takibin iptali ve %40 tazminata hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, dava dışı İhsan Uğraş’ın 42.000 YTL’lik borcuna kefil olması nedeniyle maliki olduğu 11 parsel sayılı taşınmaz üzerine 1.derecede 225.000 YTL’lik davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, taşınmazı 3. kişiye satmak istemesi üzerine kefil olduğu ipotek bedelini ödemesi üzerine, davalı bankanın ipoteği kaldırdığını,buna rağmen davalı bankanın taşınmaz üzerinde ipotek varmış gibi, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçtiğini ileri sürerek,takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptali ve yapılan takipten dolayı kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Banka, davacının dava dışı İ… U… ile imzalanan Genel Kredi Taahhütnamesi’ni müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davacı aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile sehven takip yapıldı ise de,davacının sözleşmeden dolayı şahsi sorumluluğunun devam ettiğini bildirerek,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından davalı banka lehine düzenlenen ipoteğin kaldırıldığı, takip yapılmışsa da davadan sonra takibin iptaline karar verildiği, davanın konusuz kaldığı, davalının takibinde kötüniyetli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı lehine vekalet ücreti takdirine, tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne aynen alınan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkeme, önceki kararında direnmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı, buna göre vekalet ücreti ve yargılama giderinin ne şekilde belirleneceği noktasındadır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler incelendiğinde; dava dışı İhsan Uğraş ile davalı Banka arasında 27.06.2005 tarihinde Genel Taahhütname başlıklı belgenin düzenlendiği, sözleşmeyi davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, taahhütname tutarının 42.000 YTL olduğu,davacıya ait 11 parsel sayılı taşınmaz üzerine 24.06.2005 tarihinde ipotek tesis edildiği, 25.06.2006 tarihinde ise ipoteğin davalı Banka tarafından terkin edildiği anlaşılmıştır.
Bunun yanı sıra davalı Banka tarafından borç ödenmesi ihtarını içerir 04.10.2007 tarihli ihtarnamenin davacıya 23.10.2007 tarihinde tebliğ edildiği, akabinde davalı Banka tarafından 5.02.2008 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı dosya kapsamı ile sabittir.
Davacı tarafından 27.02.2008 tarihinde eldeki dava açılmış ve aynı tarihte icra müdürlüğüne “2008/87 esaslı eldeki menfi tespit davasının açıldığı” da bildirilerek, takibe itiraz edilmiş ve takip durmuştur.19.03.2008 tarihinde de İcra Müdürlüğü’nce ipoteğin kaldırıldığı belirtilerek takibin iptaline karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere, davalı Banka davacıya ait çekişmeli taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmış olduğunu bilmesine rağmen haksız olarak icra takibine girişmiş olup, bunun sonucuna katlanmalıdır. Ayrıca davacının eldeki davayı da gerekçe göstererek icra takibine itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup, icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur.
Bu nedenle, davacının takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı vardır.
Özel Daire bozma ilamında da belirtildiği üzere dava konusuz kalsa bile dava tarihi itibariyle haklılık durumu değerlendirilerek vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmelidir.
Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 17.3.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.