Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2010/107 E. 2010/127 K. 03.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/107
KARAR NO : 2010/127
KARAR TARİHİ : 03.03.2010

MAHKEMESİ : Samsun 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2009
NUMARASI : 2009/459-2009/652
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 2. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 07.04.2009 gün ve 2008/522 E.-2009/181 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 13.07.2009 gün ve 2009/8316 E.-12960 K. sayılı ilamı ile;
(…Dava, davacının 01.01.2001- 30.10.2006 tarihleri, zorunlu Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, daha önce başlayan tarımsal faaliyetin halen devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 2926 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre, tarımsal faaliyette bulunan kimseler, diğer koşulların da varlığı durumunda Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayıldıkları gibi, 6’ncı madde gereğince, anılan kişilerin sigortalılıkları tarımsal faaliyetlerine son verdikleri tarihte sona ermektedir. Bununla birlikte, 5 inci maddede açıklanan sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı olgusu, 9 uncu maddede yer alan Kurumun resen tescil yükümü ile birlikte gözetildiğinde, sigortalı sayılmanın bir koşulu da, tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülmesidir. Anılan Kanunun 3/b maddesine göre tarımsal faaliyet, gerek kendi mülkünde, gerek ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, gerekse kamuya ait yerlerde yapılabilir. 10 uncu maddede sayılan, makam, kurum, kuruluş, kooperatif, birlik, şirket ve banka kayıtları ise Tarım Bağ-Kur sigortalılığının başlangıcına ve tescile esas kabul edilmektedir.
Dava konusu somut olaya bu çerçevede bakıldığında; ürün teslimi ve teslim edilen ürünlerden yapılan prim kesintileri göz önünde bulundurularak ilgili dönemler açısından, Kurumca işlem yapılarak sigortalılık tescili yapılmış ve sigortalı olunan süre belirlenmiştir. Bu bağlamda davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığının 01.05.1996 tarihinde başlatıldığı ve 31.12.2000 tarihinde sonlandırıldığı, yeniden 01.11.2006 tarihinde başlatıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu dönem açısından mahkemece toplanan delillerden tarımsal faaliyetin saptanamadığı açık olmasına karşın, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının geçimini çiftçilikle sağlayıp ziraat ve tarım işleri ile ara vermeden uğraşmasına ve sattığı ürünlerin bedelinden ilgili kurumlarca Bağ-Kur primlerinin kesilerek, davalı kuruma yatırılmasına rağmen, davalı kurumca Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilmediğini belirterek, davacının 01.01.2001 ile 30.10.2006 tarihleri arasında, zorunlu tarım bağ kur sigortalısı olduğunun ve 5510 sayılı Kanunun geçici 25.maddesinden yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, talep edilen dönemlere ait tarımsal faaliyetin ve prim kesintisinin bulunmadığını, 2926 Sayılı Kanunun 5. ve 7. md. leri ve 5763 Sayılı Kanunun 27.maddesi ile 5510 sayılı kanuna eklenen geçici 24.maddesi hükümlerinden yararlanma olanağı bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemece; davacının ziraat odası kayıtları, çiftçilik kayıtları, tapu senet suretleri, doğrudan gelir destek ödemeleri, tanık beyanları ve jandarma tahkikatından, davacının daha önce başlayan tarımsal faaliyetin kesintiye uğramadan halen devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairece, yukarıda belirtilen nedenlerle karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemece; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiş; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Dava konusu dönem açısından, tarımsal faaliyetin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunun 2.maddesi uyarınca; Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar. Atıfta bulunulan 3.madde ile “Tarımsal Faaliyette Bulunanlar”; “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak ifade edilmiştir.
2926 sayılı Yasa’nın 7.maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5.maddesi ile, 7.maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3.maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip, bundan kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum‘un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum‘a başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.
2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
O halde, bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulaması ile de, Tarım Bağ-Kur’luluğun kanıtlanması yönünde zirai kuruluşların kayıtları karine olarak kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2002 gün ve 2002/21-69 E.-44 K., 03.07.2002 gün ve 2002/21-576 E.-584 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21-73 E.-71 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21-172 E. , 2007/177 K. sayılı kararları).
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı, 01.05.1996 tarihinde davalı Bağ-Kur Genel Müdürlüğünce re’sen tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilmiş, 31.12.2000 tarihinde de terk ettirilmiştir.
Dava konusu olayda, davacının Ziraat odası kayıtları, çiftçilik kayıtları, tapu senet suretleri, doğrudan gelir destek ödemeleri, büyük baş hayvan pasaport kayıtları, tanık beyanları ve zabıta tahkikatından, daha önce başlayan tarımsal faaliyetinin kesintiye uğramadan halen devam ettiği belirgindir. Yukarıda ayrıntısıyla açıklanan karinelerin aksi ise kanıtlanmış değildir.
O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı, 03.03.2010 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile ONANMASINA, karar verildi.