Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2009/93 E. 2009/171 K. 06.05.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/93
KARAR NO : 2009/171
KARAR TARİHİ : 06.05.2009

ESAS NO : 2009/9-93
KARAR NO : 2009/171
MAHKEMESİ : İzmir 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2008
NUMARASI : 2008/518-2008/759
Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 5. İş Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne dair verilen 04.06.2008 gün ve 2007/255-2008/295 sayılı kararın incelenmesi davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 23.09.2008 gün ve 2008/30958 -2008/24254 sayılı ilamı ile; “…1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava dilekçesinde, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğundan bahisle 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesi uyarınca birlikte sorumlu tutulmaları talep edilmiş, mahkemece kararda her iki davalı adına yer verilmiştir. Hüküm fıkrasında, hüküm altına alınan kıdem tazminatı bakımından hangi davalının ne ölçüde sorumlu olduğu açıklanmamış, birlikte sorumlu olduklarına dair bir açıklamaya yer verilmemiştir. Kıdem tazminatının hangi davalıdan tahsilinin gerektiği ve davalıların ne şekilde sorumlu oldukları belirtilmeden karar verilmesi hatalıdır.
3-Davacı işçi ihbar öneli kullandırılmasına rağmen iş arama izni verilmediğini ileri sürerek iş arama izin ücretlerinin ödetilmesini talep etmiştir. Mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 27. maddesine göre, yeni iş arama izni vermeyen veya eksik kullandıran işveren, o süreye ait ücreti işçiye ödemekle yükümlüdür. Aynı maddenin 3. fıkrasında, işveren yeni iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırırsa, işçinin çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı ödemesi gerektiği kuralı getirilmiştir.
Yeni iş arama izni, işçinin ihbar öneli içinde çalıştırıldığı günler için geçerli olur. İşçinin hafta tatili, bayram ve genel tatil izinlerini kullandığı günler için iş arama izni verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Çalışılmayan günler için iş arama izni verilmesi gerekmediğine göre, iş arama izin ücretine de hak kazanılamaz.
Somut olayda davalı işveren, ihbar öneli içinde yeni iş arama izinlerini kullandırdığını kanıtlayabilmiş değildir. İşçinin ihbar öneli içinde çalıştığı günler bakımından her gün için iki saat iş arama izin ücretinin hüküm altına alınması gerekir. Çalışılmayan hafta tatilleri için de iş arama izin ücreti hesaplanarak sonuca gidilmesi hatalı olup kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece bozma kararının üç numaralı bendine karşı önceki kararda kısmen direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
1-Asıl dava, ihbar ve kıdem tazminatı, birleşen dava ise bakiye kıdem tazminatı ve yeni iş arama izin ücreti alacağına ilişkindir.
Yerel mahkemece, ihbar önellerine uyulduğu gerekçesiyle ihbar tazminatı talebinin reddine, kıdem tazminatı ile yeni iş arama izni kullandırılmadığı ve bu sürede davacının çalıştırıldığı gerekçesiyle iş arama izin ücreti taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Davalı SGK vekili tarafından temyiz edilen karar, Özel Dairece, metni yukarıda bulunan ilamla, davalının diğer temyiz itirazları reddedilmek suretiyle kıdem tazminatının hangi davalıdan tahsili gerektiği ve davalıların sorumluluk şeklinin belirtilmemiş olması ile iş arama izin ücreti alacağının hesaplanmasında çalışılmayan günlerin hesaba dahil edilmemesi gerektiği yönünden davalı yararına bozulmuş; Yerel Mahkeme önceki kararının iş arama izin ücreti kısmına direnmiş, direnme kararını davalılardan SGK vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında esasa girilmeden önce, müddeabihin miktarı itibariyle direnme kararına karşı temyiz yolunun açık olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmiştir.
Belirtilmelidir ki; Yerel Mahkeme hükmü yönünden, davacının tüm, davalının bozma dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddedilmesi, hükmün o bölümünün onanması niteliğinde olduğundan ve hükmün İş Mahkemesince verilmiş olması nedeniyle karar düzeltme yolu da açık bulunmadığından kesinleşmiştir.
Yerel mahkemenin önceki hükmü ile bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamlarına göre Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, iş arama izin ücreti noktasında toplanmakta; bilirkişi ve Yerel Mahkemece belirlenen miktarlar 1.000 YTL.’sını aşmamakta olup hüküm altına alınan tutar ise 300 YTL. dir.
21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL. olarak değiştirmiş; bu miktar, 5236 Sayılı Kanun’un 19. maddesiyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Ek 4. madde uyarınca, sonraki yıllarda her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranları çerçevesinde artmıştır.
Direnme kararları da dahil olmak üzere, yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay Daireleri ya da Hukuk Genel Kurulu’nca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesinin mümkün olup olmadığı belirlenirken; temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o kararın tarihinde yürürlükte bulunan Kanun hükmü esas alınmalıdır.
Artışlar gözetildiğinde 01.01.2008 tarihinden 31.12.2008 tarihine kadar, diğer bir anlatımla eldeki davada direnme kararının verildiği 19.12.2008 tarihinde katsayı artışı sonucu uygulanması gereken kesinlik (temyiz edilebilirlik sınırı) “1.250 YTL”dir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu iş arama izin ücreti yönünden talep ve hüküm altına alınan tutar (300 YTL.) yukarıda açıklanan sınırın altında bulunduğundan, direnme kararı miktar itibariyle kesin olup, anılan direnme kararına karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
Belirtilen nedenlerle, davalı SGK vekilinin temyiz dilekçesinin direnme kararına ilişkin bölümünün reddi gerekir.
2-Ne var ki temyize konu bozma ilamının iki numaralı bendinde işaret edilen “kıdem tazminatı alacağının hangi davalıdan tahsili gerektiği ve davalıların ne şekilde sorumlu oldukları hususunun belirtilmesi” gereğine işaret eden bozma nedenine uyularak bozma doğrultusunda oluşturulan yeni hüküm Özel Daire’since incelenmediğinden, bu yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının Özel Dairesince incelenmesi için dosya Özel Daire’ye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı SGK vekilinin temyiz dilekçesinin direnmeye ilişkin bölümünün REDDİNE,
2-Davalı SGK vekilinin uyulan kısım yönünden yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 06.05.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.