Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2009/438 E. 2009/500 K. 11.11.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/438
KARAR NO : 2009/500
KARAR TARİHİ : 11.11.2009

MAHKEMESİ : Ankara 18.İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/07/2009
NUMARASI : 2009/360 E-2009/482 K.
Taraflar arasındaki “toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 18. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.06.2007 gün ve 2006/44 E-2007/389 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 03.03.2009 gün ve 2007/34685-2009/5820 sayılı ilamı ile; (“…Davacı işçi davalıya ait işyerinde halen çalışmakta olup açmış olduğu bu davada işyerinde 01.01.1999 tarihinde yürürlüğe giren 12.dönem toplu iş sözleşmesinin 40. maddesine göre ücret artışı yapılmadığını, buna göre 12. ve 13.dönem ücretlerinin de eksik ödendiğini ileri sürerek ücret, ikramiye ve ilave tediye farkı ödetilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren, ödemelerin toplu iş sözleşmesi hükümlerine uygun olarak yapıldığını savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi hesap raporu alınmış ve sözü edilen raporun açık ve denetime uygun olduğundan bahisle davaya konu isteklerin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili süresi içinde temyiz etmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davacı işçi geçici işçi statüsünde 03.03.1997 tarihinde göreve başlamış ve aynı yıl Haziran ayında sendika üyesi olmuştur. Davacının işe başladığı dönemde işyerinde 01.01.1997-31.12.1998 tarihleri arasında gereksiz 11.dönem toplu iş sözleşmesi yürürlükte olup, davacının aynı toplu iş sözleşmesinin 40/ IV maddesi hükmüne göre işe alındığı taraflar arasında tartışmasızdır. Anılan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükmünde, “Bölgelerin istihdam şartlarına veya iş icap ve zaruretlerine göre Ek/1-b cetvelinde belirlenen işe giriş ücretleri ile işçi bulmak mümkün olmadığından işverenin olurunu almak kaydıyla daha yüksek günlük ücretle işçi alınabilir. Şu kadar ki, bu madde hükümlerine göre yapılacak ücret zamları, bu işçilerin almakta olduğu ücret üzerine uygulanmayıp, pozisyonuna göre Ek/1-b cetvelinde gösterilen işe giriş ücreti üzerine yapılır” şeklinde kurala yer verilmiştir. Davacı işçinin anılan hükme göre işe alındığı ve sendikaya üyeliği işverene bildirildiği halde toplu iş sözleşmesinin Ek/1-b maddesi yerine daha yüksek ücret ödendiği anlaşılmaktadır. Şu hale göre 11.dönem toplu iş sözleşmesiyle sınırlı kalmak üzere anılan toplu iş sözleşmesinin 40/ IV hükmü uyarınca ücret artışları, almakta olduğu ücretleri yerine pozisyonu karşılığı ücretine uygulanmalıdır. Davacı işçiye sözü edilen dönemde ücret artışları da dahil olmak üzere toplu iş sözleşmesinin Ek/1-b cetveline göre ödenmesi gereken yevmiyeler davalı bakanlık tarafından belirlenen ve ödenen ücretin altında kalmış ve yevmiye 4.700.000TL olarak uygulanmıştır.
Davacı işçi, 01.01.1999 tarihinde yürürlüğe giren 12.dönem toplu iş sözleşmesinde öngörülen ücret artışının uygulanmadığını ileri sürmüştür. 12.dönem toplu iş sözleşmesinin 40/A maddesinde işçilerin günlük ücretlerinde bir iyileştirmeye gidilmiştir. Aynı hükümde iyileştirmenin üst sınırı olarak 4.666.667TL yevmiye öngörülmüştür. Davacının toplu iş sözleşmesinin Ek/1-b maddesi gereği 31.12.1998 tarihinde alması gereken yevmiye 2.860.509TL olup, 12.dönem toplu iş sözleşmesinin 40/A maddesi uyarınca önce 3.000.000TL olarak yükseltilmesi ve ardından 266.667 TL lik ilaveyle 01.01.1999 tarihindeki zam öncesi yevmiyeye ulaşılması gerekir. Sözü edilen iyileştirmenin arından 12. dönem toplu iş sözleşmesinin 40/B maddesine göre % 30 ücret artışı ve ilave 500.000TL uygulandığında davacının yevmiyesi 4.746.667TL olarak belirlenir ki, davalı işverence dosyaya sunulan ücret cetvelinde de bu rakam yer almaktadır. Buna rağmen davacı işçiye 12.dönem toplu iş sözleşmesi döneminde de daha yüksek olan Bakanlık ücretleri uygulanmaya devam olunmuş ve 01.01.1999 tarihideki yevmiye 5.500.000TL olarak ödenmiştir.
Bu noktada davacı işçiye 12.dönem toplu iş sözleşmesinin 40/A maddesinde sözü edilen ücret artışının uygulanmadığını söylemek mümkün değildir. Toplu iş sözleşmesinin Ek/1-b maddesi hükümleri uygulanmış olsaydı davacıya ödenmesi gereken yevmiyenin çok üzerinde ödemeler, yine 12.dönem toplu iş sözleşmesinin 40/G maddesi hükmüne göre yapılmıştır. 12.dönem toplu iş sözleşmesinin 40/G maddesi hükmünde, “Bölgenin istihdam şartları veya iş icap ve zaruretlerine göre Ek/1-b cetvelinde belirlenen işe giriş ücretleri ile işçi bulmak mümkün olmadığında işverenin olurunu almak kaydıyla daha yüksek günlük ücretle işçi alınabilir. İş verimini ve barışını etkileyecek şekilde ücret taktiri yapılamaz. Ancak, bu şekilde belirlenen ücret emsali işçinin ücretini geçemez. Bu işçiler işe girdikleri dönemin ücret zammından ayrıca yararlanamazlar. Müteakip dönemlerin ücret zammından yararlanırlar” şeklinde kurala yer verilerek 11.dönmedeki uygulamaya devam olunmuştur. Davacının 12.dönem toplu iş sözleşmesinin yürürlükte kaldığı 01.01.1999 – 31.12.2000 tarihleri arasında 01.07.2000 tarihine kadar toplu iş sözleşmesi hükümleri yerine, davalı Bakanlık tarafından belirlenen ve daha yüksek olan ücretlere göre ödeme yapıldığı dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 01.07.2000 tarihinden sonra davalı Bakanlık yevmiye belirlemesi yoluna gitmemiş ve davacı işçiye toplu iş sözleşmesi uyarınca alması gereken yevmiye ödenmeye başlanmıştır. Kaldı ki, 01.01.2000 tarihinden sonra bakanlık tarafından belirlenen yevmiye, toplu iş sözleşmesi uyarınca alması gereken yevmiyenin altında kaldığından davacı işçiye bu tarihten sonra daha yüksek olan toplu iş sözleşmesine göre hesaplanan yevmiye ödenmeye başlanmıştır.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, 01.01.1999 tarihinde uygulanması gereken ücret artışının hangi yevmiyeye yapılması gerektiği ve buna göre toplu iş sözleşmesine göre anılan tarihte alması gereken yevmiyenin Bakanlık tarafından belirlenen ücretlerin üzerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacının işe girdiği tarihten itibaren 01.01.1999 tarihi de dahil olmak üzere Bakanlık tarafından belirlenen ve toplu iş sözleşmesine göre ödenmesi gereken ücreti aşan ücreti aldığı tartışmasızdır. 11.dönem toplu iş sözleşmesinin 40/IV maddesi hükmüne göre de, ücret artışları işçinin Bakanlık tarafından belirlenen yüksek ücretlerine değil, toplu iş sözleşmesine göre hak kazanılan ücretlerine uygulanmalıdır. Bu itibarla 12.dönem toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girdiği 01.01.1999 tarihinde davacının yevmiyesi ilgili sözleşmenin 40/A maddesine göre belirlenmeli ve 40/B maddesine ücret artışları uygulanmalıdır. Artışların, toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenen ücret yerine bakanlık tarafından taktir edilen daha yüksek yevmiyeye uygulanması doğru olamaz.
Kaldı ki, 12.dönem toplu iş sözleşmesinin 40/A maddesinde iyileştirme sonucu dikkate alınacak olan en yüksek yevmiyenin 4.666.667TL’yi geçemeyeceği belirtildiği halde bilirkişi raporunda bakanlığın tespit daha yüksek olan yevmiyeye göre hesaplama yapılmıştır. Bu açıdan da bakıldığında 12.dönem toplu iş sözleşmesine göre yapılması gereken artışların, işçiye 31.12.1998 tarihinde bakanlık tarafından belirlenen ücret yerine toplu iş sözleşmesine göre ödenmesi gereken ücret üzerinden yapılması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Sözü edilen artış uygulandığında da davacının alması gereken yevmiye yukarıda açıklandığı gibi 01.01.1999 tarihi itibarıyla 4.746.667TL olup, aynı tarihten itibaren davacıya bakanlıkça belirlenmiş olan 5.500.000TL ödenmiştir. Bu itibarla 01.01.1999 tarihinde toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmadığından söz edilemez. Anılan ücret artışlarının bakanlıkça belirlenen yüksek ücrete uygulanması suretiyle fark isteklere hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Davanın reddi gerekirken yazılı şekilde isteklerin kabulüne karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.11.2009 gününde, oybirliği ile karar verildi.