YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/406
KARAR NO : 2009/478
KARAR TARİHİ : 04.11.2009
MAHKEMESİ : Pendik 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12.05.2009
NUMARASI : 2009/202 E-2009/119 K.
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.10.2005 gün ve 2004/484 E-2005/459 K. sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili taraflndan istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 23.10.2008 gün ve 2008/6451-10756 sayılı ilamı ile; (“…Davacı, 10.05.1991 tarihinde davalı ile düzenlenen sözleşme gereği ticari faaliyet sırasında, sözleşme hükümlerinin eksik ifası nedeniyle, davalı şirkete borçlandığını; buna karşılık senetler verdiğini, ancak 04.10.1991 tarihinde yanlar arasında yeniden borç dökümü yapılarak, borcun 45.693.484.725.-TL. olduğunun; 02.03.1992 tarihinden başlayarak 10 taksit halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını; buna karşın davalının hükümsüz hale gelen senetleri takibe koyduğunu; 1992/1991 esas sayılı dosyasında (Pendik 1992/762 sayılı talimat dosyası ile) 249 parseldeki payının ihale ile satıldığını ileri sürerek, iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; gerçekten davacı tarafından davalıya verilen senetlerin icra takibi sonucu, çekişmeli taşınmazdaki davacı payının ihale ile davalıya satılarak kayden davalı adına tescil edildiği, ihalenin feshi davasının retle sonuçlandığı, yargılamanın yenilenmesi isteğinin de reddedildiği görülmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki; önceden İcra Tetkik Merciindeki ihalenin feshi davas! ile buna bağlı açılan yargılamanın yenilenmesi davasında, taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlık irdelenmeyip, İcra Hukuku ile sınırlı olarak yapılan işlemlerin uygunluğu ve ihalenin yöntemine uygun icra edilip edilmediği değerlendirilmiştir.
Oysa, eldeki davada yukarıda açıklanan iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle, davanın, kaydın davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun olduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu iddiasına dayalı olduğu açıktır. Bu tür davaların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği de kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; davanın, davalı hakkında iflasın gerçekleşmiş olması halinde İflas Masasına yöneltilerek, toplanan ve toplanacak olan taraf delillerinin birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir…”) gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda aşağıda açıklanan gerekçelerle direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yolsuz tescil iddiasına dayalı, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında mahkemece verilen temyize konu kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, yani ortada bir direnme kararı bulunup bulunmadığı ön sorun olarak görüşülmüştür.
Buna göre, yerel mahkemenin verdiği ilk kararda dava konusu taşınmazın davalı tarafından edinimi, kesinleşen icra takibine dayalı ihale suretiyle satış olduğu, davacı taraf borcu olmayan bir parayı ödemek zorunda kalmışsa, ödediğini hak düşürücü ve zamanaşımı süresi içerisinde ancak alacaklıdan istirdadını isteyebileceği, yoksa ihale ile satılan taşınmazın tapu kaydının iptalini isteyemeyeceği, zaten açtığı ihalenin feshi davasının da reddedildiği ve ihalenin kesinleştiği, ihalenin feshi davası dışında tapunun devrini sağlayacak hukuki bir yolun da söz konusu olamadığı ve bu hakkın da kullanıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Özel Dairece, yukarda açıklandığı şekilde İcra Tetkik Merciindeki ihalenin feshi davası ile buna bağlı açılan yargılamanın yenilenmesi davasında, taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlık irdelenmeyip, icra hukuku ile sınırlı olarak yapılan işlemlerin uygunluğu ve ihalenin yöntemine uygun icra edilip edilmediğinin değerlendirildiği, davanın yolsuz tescil iddiasına dayalı olduğu, bu tür davaların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği davanın, davalı hakkında iflasın gerçekleşmiş olması halinde İflas Masasına yöneltilerek, toplanan ve toplanacak olan taraf delillerinin birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği bildirilerek bozulmuş olup, yerel mahkemece, mülkiyetin devrine esas taraflar arasında yapılmış resmi bir sözleşme olmadığından geçersizliğinden ve yolsuz tescilden bahsedİlemeyeceği, mülkiyetin devri nedeninin cebri satış olduğu, onun illeti ve dayanağının da ihale olduğu, ihalenin feshi söz konusu olmadıkça tescilin yolsuzluğunun da söz konusu olamayacağı açıklandığı gibi borçlunun gidebileceği tek yolun menfı tespit davası açmak olduğu, satış olduğuna ve para ödendiğine göre istirdat yolu ile ancak paranın iadesinin istenebileceği, bunun için de bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, davacının bu yola da gittiği ve haksız çıktığı, artık yolsuz tescil ve tapu iptali talebinin dinlenemeyeceği gerekçesi ile dava reddedilerek, direnme kararı vermiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere; yerel mahkeme, özel dairenin bozma ilamında, belirttiği hususları irdeleyerek önceki hükümden farklı, yeni bir hüküm tesis etmiştir. Bu durumda ortada bir direnme kararı bulunmayıp yeni hüküm olduğundan temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, ilgi Özel Daireye ait olacaktır.
Bu nedenle, dosyanın, temyiz incelemesi yapılmak üzere 1.Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç :Yukarıda açıklanan nedenle, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine,
ESAS NO : 2009/1-406
KARAR NO : 2009/478
MAHKEMESİ : Pendik 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12.05.2009
NUMARASI : 2009/202 E-2009/119 K.
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.10.2005 gün ve 2004/484 E-2005/459 K. sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili taraflndan istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 23.10.2008 gün ve 2008/6451-10756 sayılı ilamı ile; (“…Davacı, 10.05.1991 tarihinde davalı ile düzenlenen sözleşme gereği ticari faaliyet sırasında, sözleşme hükümlerinin eksik ifası nedeniyle, davalı şirkete borçlandığını; buna karşılık senetler verdiğini, ancak 04.10.1991 tarihinde yanlar arasında yeniden borç dökümü yapılarak, borcun 45.693.484.725.-TL. olduğunun; 02.03.1992 tarihinden başlayarak 10 taksit halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını; buna karşın davalının hükümsüz hale gelen senetleri takibe koyduğunu; 1992/1991 esas sayılı dosyasında (Pendik 1992/762 sayılı talimat dosyası ile) 249 parseldeki payının ihale ile satıldığını ileri sürerek, iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; gerçekten davacı tarafından davalıya verilen senetlerin icra takibi sonucu, çekişmeli taşınmazdaki davacı payının ihale ile davalıya satılarak kayden davalı adına tescil edildiği, ihalenin feshi davasının retle sonuçlandığı, yargılamanın yenilenmesi isteğinin de reddedildiği görülmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki; önceden İcra Tetkik Merciindeki ihalenin feshi davas! ile buna bağlı açılan yargılamanın yenilenmesi davasında, taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlık irdelenmeyip, İcra Hukuku ile sınırlı olarak yapılan işlemlerin uygunluğu ve ihalenin yöntemine uygun icra edilip edilmediği değerlendirilmiştir.
Oysa, eldeki davada yukarıda açıklanan iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle, davanın, kaydın davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun olduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu iddiasına dayalı olduğu açıktır. Bu tür davaların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği de kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; davanın, davalı hakkında iflasın gerçekleşmiş olması halinde İflas Masasına yöneltilerek, toplanan ve toplanacak olan taraf delillerinin birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir…”) gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda aşağıda açıklanan gerekçelerle direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yolsuz tescil iddiasına dayalı, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında mahkemece verilen temyize konu kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, yani ortada bir direnme kararı bulunup bulunmadığı ön sorun olarak görüşülmüştür.
Buna göre, yerel mahkemenin verdiği ilk kararda dava konusu taşınmazın davalı tarafından edinimi, kesinleşen icra takibine dayalı ihale suretiyle satış olduğu, davacı taraf borcu olmayan bir parayı ödemek zorunda kalmışsa, ödediğini hak düşürücü ve zamanaşımı süresi içerisinde ancak alacaklıdan istirdadını isteyebileceği, yoksa ihale ile satılan taşınmazın tapu kaydının iptalini isteyemeyeceği, zaten açtığı ihalenin feshi davasının da reddedildiği ve ihalenin kesinleştiği, ihalenin feshi davası dışında tapunun devrini sağlayacak hukuki bir yolun da söz konusu olamadığı ve bu hakkın da kullanıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Özel Dairece, yukarda açıklandığı şekilde İcra Tetkik Merciindeki ihalenin feshi davası ile buna bağlı açılan yargılamanın yenilenmesi davasında, taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlık irdelenmeyip, icra hukuku ile sınırlı olarak yapılan işlemlerin uygunluğu ve ihalenin yöntemine uygun icra edilip edilmediğinin değerlendirildiği, davanın yolsuz tescil iddiasına dayalı olduğu, bu tür davaların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği davanın, davalı hakkında iflasın gerçekleşmiş olması halinde İflas Masasına yöneltilerek, toplanan ve toplanacak olan taraf delillerinin birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği bildirilerek bozulmuş olup, yerel mahkemece, mülkiyetin devrine esas taraflar arasında yapılmış resmi bir sözleşme olmadığından geçersizliğinden ve yolsuz tescilden bahsedİlemeyeceği, mülkiyetin devri nedeninin cebri satış olduğu, onun illeti ve dayanağının da ihale olduğu, ihalenin feshi söz konusu olmadıkça tescilin yolsuzluğunun da söz konusu olamayacağı açıklandığı gibi borçlunun gidebileceği tek yolun menfı tespit davası açmak olduğu, satış olduğuna ve para ödendiğine göre istirdat yolu ile ancak paranın iadesinin istenebileceği, bunun için de bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, davacının bu yola da gittiği ve haksız çıktığı, artık yolsuz tescil ve tapu iptali talebinin dinlenemeyeceği gerekçesi ile dava reddedilerek, direnme kararı vermiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere; yerel mahkeme, özel dairenin bozma ilamında, belirttiği hususları irdeleyerek önceki hükümden farklı, yeni bir hüküm tesis etmiştir. Bu durumda ortada bir direnme kararı bulunmayıp yeni hüküm olduğundan temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, ilgi Özel Daireye ait olacaktır.
Bu nedenle, dosyanın, temyiz incelemesi yapılmak üzere 1.Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç :Yukarıda açıklanan nedenle, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 04.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
gününde oybirliğiyle karar verildi.