YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/285
KARAR NO : 2009/359
KARAR TARİHİ : 15.07.2009
MAHKEMESİ : İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04.02.2009
NUMARASI : 2008/600 E-2009/14 K.
Taraflar arasındaki “yersiz ödenen bedelin iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 07.02.2007 gün ve 2006/23 E- 2007/21 K. sayılı kararın incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 15.05.2008 gün ve 2007/11609-2008/5342 sayılı ilamı ile; (“…Davacı vekili, müvekkili ile davalı …Ltd.Şti. arasında factoring sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların sözleşmenin kefili olduğunu, davalı firmanın yurtdışına 16.7.2003 tarihli fatura ile 33.321.60 euro tutarında satış yaptığını, malın bedelinin muhabir factoring firması UPS Kapital tarafından davacıya garanti kapsamında ödendiğini, UPS Kapital firmasının malın bedeli için alıcı ..Tektlvertıb firmasına yaptığı müracaatın malların ayıplı olduğu gerekçesiyle ödenmediğini, UPS Kapital firmasının alıcıya karşı açtığı davayı kaybettiğini, muhabir factoring firmasının ödemeyi geri istediğini, müvekkilinin muhabir factoring şirketine ödeme yaptığını, bu bedelin tahsili için çekilen ihtardan olumlu sonuç alınamadığını ileri sürerek 31.514 euronun tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevabında, davacının factoring sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketten aldığı temlik konusu alacağı UPS Kapital firmasına temlik ettiğini, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, ihracat konusu malların eksiksiz ve her türlü ayıptan ari olarak ithalatçı firmaya teslim edildiğini, 19.7.2003 tarihli 24840 Euro’luk ihracatın factoring limiti yeterli olmadığından vesaik mukabili gerçekleştirildiğini, bu malların da eksiksiz olarak alıcıya teslim edildiğini, taraflar arasındaki factoring ilişkisinin senetlerin iadesi ile tasfiye olunduğunu, aradan 2 sene geçtikten sonra tasfiye edilmiş sözleşmeye dayanarak dava açılamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davalının malları ayıplı gönderdiğinin kanıtlanamadığı, ayıp iddiasının ciddi olmadığı, ithalatçının uyarı yazısına rağmen tüm ödemeleri yapan davacının kusurlu davrandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir
Davacı …Factoring A.Ş ile davalı ..Ltd.Şti. arasında 22.7.2003 tarihli 200.000 Euro bedelli factoring sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 8.maddesinde müşterinin temlik olunan alacakları factora (davacı şirkete) ödememesini malların maddi ve hukuki ayıptan ari olmasını garanti ettiği hükme bağlanmıştır. Davalı müşterinin garanti ettiği hususların ortaya çıkması halinde davacı factor ödediği bedeli müşteriden talep edebilir. Mahkemece sözleşmenin anılan bu hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değiöşik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Yerel Mahkeme kararında taraflar arasında imzalanan faktoring sözleşmesinin 8. maddesinin tartışılıp tartışılmadığı noktasındadır.
Uyuşmazlığın çözümü noktasında öncelikle yeri gelmişken kararların gerekçe içermesi konusunda açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir.
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması, zorunludur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında, Yerel Mahkemece, taraflar arasında imzalanmış bulunan faktoring sözleşmesinin 8. maddesinde düzenlenen hususların kabul veya red nedenleri gerekçeli kararda denetime elverişli şekilde ve ayrıntılı olarak açıklanmamış olduğundan, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 15.07.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.