Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2009/279 E. 2009/354 K. 15.07.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/279
KARAR NO : 2009/354
KARAR TARİHİ : 15.07.2009

MAHKEMESİ : Menderes Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/04/2009
NUMARASI : 2009/124-2009/215
Taraflar arasındaki “Tapuda isim düzeltilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Menderes Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.04.2008 gün ve 2007/336 E., 2008/349 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi nedeniyle Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 20.10.2008 gün ve 2008/10415-11948 sayılı ilamı ile; (…Davacı; ..köyü, 248 ada 4 parsel numaralı taşınmazın tapu kaydında muris annesi E. A..’nun ve 248 ada 1 parsel numaralı taşınmazın tapu kaydında muris babaannesi S.’nin yazılmayan soyadlarının “A..” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilerek her iki taşınmazın kaydında davacı murislerinin yazılmayan soyadlarının “A..” olarak kayıtlara ilavesine karar verilmiştir.
Hükmü davalı idare vekili temyize getirmiştir.
1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalı Tapu Sicil Müdürlüğünün aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur.
Tapuda isim düzeltilmesi davalarında amaç tapudaki kayıtların nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesidir.
Dava konusu 248 ada 1 parselde, kaydı düzeltilmesi istenen davacının murisi M. kızı S..’nin nüfusa kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının murisi nüfusa kayıtlı olmadığına göre tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanması mümkün değildir. Diğer bir deyişle bağlantı ve dayanak oluşturacak bir nüfus kaydı yoktur. Bu durumda, tapuda isim düzeltilmesi yolu ile sorunun çözülemeyeceği düşünülmeden, davanın reddi yerine yargılamaya devamla tapuda murisin nüfus bilgilerinin düzeltilmesine karar verilmesi doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacının murisi annesi ile murisi babaannesinin, tapu kaydındaki kimlik bilgilerine yazılmayan soyadının ilavesi suretiyle tapu kaydında düzeltme yapılması istemine ilişkindir.
Mahkemenin; veraset belgesi, tanık beyanları ve zabıta araştırmasına dayalı olarak, “davanın kabulü ile … köyü 248 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında muris annesi H.. kızı E.. ile 248 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında muris babaannesi M. kızı S..’nin yazılmayan soyadlarının ‘A..’ olarak düzeltilmesine” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, dava konusu 4 numaralı parselde kaydı düzeltilmesi talep edilen, davacının annesi E. A.. yönünden davanın kabulüne dair verilen karar bozma kapsamı dışında kalmakla kesinleşmiştir.
Direnmeye konu 1 numaralı parselde kaydı düzeltilmesi istenen, davacının murisi M. kızı S.. nüfusa kayıtlı olmayıp, S..’nin tanık beyanına dayanılarak düzenlenen veraset ilamına göre tek mirasçısı, davacının babası S. A..’dur.
Bilindiği gibi; taşınmazların, kadastro tespiti veya tapuya tescili sırasında mülkiyet ya da diğer hak sahiplerinin ad, soyadı, baba adı, cinsiyeti, doğum tarihleri gibi kimlik bilgilerinin tapu siciline eksik ya da hatalı işlenmesinden doğan kayıt düzeltilmesi davaları, kaynağını Türk Medeni Kanunu’nun 1027. (önceki Medeni Kanunun 935.) maddesinden almaktadır.
Bu madde hükmüne göre; ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, re’sen düzeltilmesi mümkün olan basit yazı yanlışlıkları (adi yazı hataları) dışında, mahkeme kararı olmadıkça, hiçbir düzeltmede bulunamaz.
Belgelere aykırı yazım ve tescillerin düzeltilmesi Tapu Sicili Tüzüğünün 87. maddesinde düzenlenmiş olup; anılan maddede yer alan düzeltme işlemi, salt yargılamanın gerekmediği durumlara ilişkin bulunmaktadır.
Yeri gelmişken, önemi nedeniyle, tapuda kayıt düzeltme davalarına ilişkin genel ilkelerin açıklanmasında yarar vardır:
İlkin önemle vurgulanmalıdır ki; taşınmazların, kadastro tespiti yada tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturmaktadır.
Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Taşınmazın aynına ilişkin bulunan bu davaların, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 13. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekir.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, kural olarak, tapu maliki ile mirasçıları açabilir.
Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri tek başına tapuda miras bırakanla ilgili olarak düzeltme isteyebilecektir.
Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti olduğu kuşkusuzdur.
Diğer taraftan, Tapu Sicil müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Bu cümleden olarak, düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmeli; Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlarda istenmeli; taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulup bulunmadığı araştırılmalı; istem konusunda tanık dinlenmeli; tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmesi gerekir.
Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, tapuda isim düzeltilmesi davalarındaki amacın tapu kayıtlarının nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesine yönelik olması karşısında; kaydı düzeltilmesi talep edilen kişinin nüfusta kayıtlı olması gerektiği, her türlü duraksamadan uzaktır.
Genel ilke bu şekilde açıklandıktan sonra; somut olayda olduğu gibi, kaydı düzeltilecek kişinin nüfusta kayıtlı olmaması durumunda, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi olanağının bulunup bulunmadığı sorununun çözümlenmesi gerekmektedir.
Bu sorunun çözümü ise, kaydı düzeltilecek kişinin bilgilerinin nüfusa kaydedilmesinin olanaklı olup olmadığı sorusuna doğru cevabın verilmesiyle mümkündür.
29 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe giren, 25 Nisan 2006 tarih ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun amacı, 1. maddesinde de vurgulandığı gibi, kişinin doğumundan ölümüne kadar kişisel ve medenî durumuna, uyrukluğuna ve bunlarda meydana gelebilecek değişikliklere ait doğal ve hukukî olayların belirlenip saptanması ve bu amaçla düzenlenmiş kütüklere yazılmasıdır.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun, konuyla ilgili, “Ölüm ve Gaiplik” başlığı altında düzenlenen 31. maddesinin 4. bendinde “Ölenin kaydı yok ise yapılacak soruşturma sonunda Türk vatandaşlığı ve ailesi tespit edildiği takdirde doğum tutanağı düzenlenerek aile kütüğüne önce doğum, sonra ölüm olayı işlenir” hükmü öngörülmüştür.
Yine, Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde;
“Aile kütüğünde kaydı olmayan kişinin ölümüne ilişkin tutanaklar resmî veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmişse nüfus müdürlüğünce kabul edilip işleme alınır.
Ölüm tutanaklarında yer alan bilgilere göre aile kütüğünde kaydı bulunmayan kişiler, vatandaşlık durumu düzgün olmayan kişiler kütüğüne kayıt edilerek hakkında yaptırılacak soruşturma ile Türk vatandaşı olup olmadıkları araştırılır. Türk vatandaşı olduğu anlaşıldığı takdirde, ölüm tutanağına dayanılarak nüfus müdürlüğünce resen doğum tutanağı düzenlenir. Ölen kişi bu doğum tutanağına dayanılarak aile kütüğüne tescil edilir. Daha sonra ölüm tutanağı aile kütüğüne geçirilir, vatandaşlık durumu düzgün olmayan kişiler kütüğündeki kaydı, aile kütüğü ile bağ kurularak kapatılır.”
Hükmüne yer verilmiştir.
Bu açık hükümler karşısında; ölen kişinin nüfusta kayıtlı bulunmaması durumunda, önce doğum, sonrada ölüm olayının nüfus aile kütüğüne işlenebileceği kuşkusuzdur.
Sonuç itibariyle; tapuda isim düzeltilmesi davalarında, nüfusta kaydı bulunmayan kişinin doğum ve ölüm bilgilerinin ancak nüfusa kaydedilmesinin sağlanmasından sonra, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanması mümkün olabileceğinden; bu koşul gerçekleştikten sonra, yukarıda sıralanan diğer şartların da varlığı halinde davanın kabulü yoluna gidilebilecektir.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, kayıt düzeltilmesi istenen M. kızı S..’nin doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacıya önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken; isabetsiz teşhis ve yanılgılı değerlendirme sonucu bağlantı ve dayanak oluşturacak bir nüfus kaydı bulunmayan murisin tapuda soyadı eklenmek suretiyle isim düzeltilmesi davasının kabulüne dair verilen önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı değişik gerekçeyle H.U.M.K nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.07.2009 gününde yapılan ikinci görüşmede değişik bozma da oybirliği, sebebinde oyçokluğu ile karar verildi.