YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/254
KARAR NO : 2009/287
KARAR TARİHİ : 24.06.2009
MAHKEMESİ : İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 9/02/2009
NUMARASI : 2009/18-2009/134
Taraflar arasındaki “Elatmanın önlenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 4.4.2008 gün ve 2007/1206-2008-398 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 21.10.2008 gün ve 2008/6818-10776 sayılı ilamı ile; “…Davacı vekili dava dilekçesinde kat irtifaklı ana taşınmazın giriş kapısının camlı bölümü olan ortak alana davalının klima yerleştirdiğini ileri sürerek işhanının girişinin eski hale getirilmesini, klima ve eklentilerinin kaldırılmasını istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 5711 Sayılı Yasa ile değişik 19. maddesinin ikinci fıkrasına göre kat maliklerinden biri bütün kat maliklerinin beşde dördünün yazılı rızası olmadıkça, anataşınmazın ortak yerlerinde onarım, tesis ve değişiklik yaptıramaz. Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte derdest bulunan davalara da bu hükmün uygulanacağı Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmektedir. Somut olayda 6 bağımsız bölümden oluşan anataşınmazda davalı tarafından gerçekleştirilen klima yerleştirme işine davalı dışındaki diğer beş bağımsız bölüm malikinin çeşitli zamanlarda yazılı muvafakat gösterdiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu husus dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın davanın açıldığı tarihteki yasal düzenlemeye göre çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle kabulü doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ortak yere klima dış ünitesi takılması yoluyla gerçekleşen el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemenin, “dava tarihinde yürürlükte bulunan 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19/2. maddesine göre, klima dış ünitesinin bulunduğu yere konulması için bütün kat maliklerinin rızası gerektiği halde davacının bu yönde izninin bulunmadığı” gerekçesiyle, “davanın kabulü ile ana taşınmazın giriş kapısı üzerine davalı tarafından yerleştirilmiş olan split klima dış ünitesinin eklentileri ve platformu ile birlikte kaldırılmasına, davalıya kararın kesinleşmesinden itibaren 30 günlük süre tanınmasına, aksi halde icraca infazına” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, “634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19/2 maddesinde yer alan, ‘Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin rızası olmadıkça, anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz’ hükmünün, 14.11.2007 tarih ve 5711 sayılı Kanunun 8. maddesi ile ‘Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz’ şeklinde değiştirildiği, 19. maddenin önceki metnine göre bütün kat maliklerinin rızasının bulunması zorunlu iken, yasa değişikliği sonucu kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızasının yeterli kabul edildiği; ancak anılan yasa değişikliğinin, 19.10.2008 dava tarihinden sonra, 28.11.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olması ve kanunda geçiş hükmünün bulunmaması nedeniyle, derdest bulunan eldeki davada uygulanamayacağı ve her davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan yasal düzenlemeye göre çözümlenmesi gerektiği; bu itibarla uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19/2. maddesinin değişiklikten önceki metnine göre anataşınmazda davalı tarafından gerçekleştirilen klima yerleştirme işine bütün kat maliklerince rıza gösterilmesi gerektiği halde, davacı bağımsız bölüm malikinin rızasının bulunmadığının anlaşıldığı, sonuç olarak dava tarihindeki yasal düzenlemeye göre davanın kabulünün gerektiği” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 24.06.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
DAVA: Ortak yere klima dış ünitesi takılması yoluyla gerçekleşen el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
MAHKEMECE: Davanın kabulüne karar verilmiştir.
DAİREMİZCE: 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 5711 sayılı Kanunla değişik 19.maddesinin ikinci fıkrasına göre, kat maliklerinden biri bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça, anataşınmazın ortak yerlerinde onarım, tesis ve değişiklik yaptıramaz. Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte bu hükmün uygulanacağı Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmektedir. Somut olayda 6 bağımsız bölümden beşinin çeşitli zamanlarda yazılı muvafakat gösterdikleri anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir gerekçesiyle karar bozulmuştur.
UYUŞMAZLIK: 5711 sayılı Kanunun 8. maddesiyle Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin ikinci fıkrasında bütün kat maliklerinin rızası yerine, beşte dördünün yazılı rızası aranır şeklinde yapılan değişiklik 28.11.2007 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, bu değişikliğin Kanunun yürürlükteki tarihinden önce 19.10.2007 tarihinde açılan davada uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Kanunlar, kural olarak yürürlük tarihinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır ve geleceğe dönük olarak uygulanırlar. Aynı şekilde yürürlükten kaldırılan hukuk kuralı da yeni kuralın yürürlüğe girmesinden sonra uygulanmaz. Bu ilkenin uygulanmasının iki istisnası vardır.
BİRİNCİSİ: Yürürlükten kaldırılan kanunun yeni kanun zamanında etkisini sürdürmesidir. Bu etkinin hukuktaki tanımı KAZANILMIŞ HAK ilkesidir. Bu hakkın varlığının hukuk düzeninin sağladığı korunmadan yararlanabilmesi için aranan koşullar;
– Mutlak surette bireysel bir sonuç doğurmuş olması,
– Hakkın kesinleşmiş ve fiilen elde edilmiş bulunması,
gerekir.
İKİNCİSİ: Yeni kanunun yürürlüğe girmesi oluşturmaktadır. Yeni kanunun yürürlüğe girmesinden önceki olay, işlem ve eylemlere uygulanması KAMU YARARI, KAMU DÜZENİNİN gerekli kıldığı hallerde olanaklıdır. Kanunların geçmişe uygulanması genellikle kanunlarda geçici hükümler getirilmek suretiyle yapılmaktadır. Geçici hüküm getirmedeki amaç, yeni kanunla, yürürlükten kalkan kanunların arasındaki ilişki ve adaptasyonu sağlamaktır.
Yürürlüğe giren kanunlarda geçiş hükümleri yoksa uygulama nasıl olacaktır? Bize göre, her olayın özelliği dikkate alınarak bu durum mahkemelerce takdir edilecek ve uygulanacaktır.
Kanunların geçmişe yürümezliği ilkesinde amaç yukarıda kısaca açıklandığı gibi hukuki güvenlik ilkesinin ve kazanılmış haklar ilkesinin korunmasıdır. Ancak, bu ilkeler mutlak olmayıp, istinai halleri vardır. Bu istisnayı ya kanun koyucu kanunlarda geçiş hükümleriyle getirir yahut mahkemeler uygulamalarında önüne gelen olaylarla sınırlı olmak üzere yorum yoluyla takdir ederler ve uygularlar.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun ikinci fıkrasında öngörülen “bütün maliklerin rızası” 5711 sayılı Kanunun 8. maddesiyle “beşte dört” çoğunluk olarak değiştirildiğinden, emredici nitelikteki bu değişiklik “ortak yere klima dış ünitesi takılmasına” ilişkin somut olaya uygulanmalıdır. Konu iki yönüyle irdelendiğinde: değişiklik bağımsız bölüm malikleri yönünden kazanılmış hak yaratır mı? Bu duruma bakıldığında ortada bireyselleşen ve kesinleşen bir kazanılmış hak olmadığı görülür. Bu sayısal çoğunluk anataşınmazın ortak yerlerinde onarım, tesis ve değişiklik yapılması için alınan kararlarla ilgili olup, burada korunan hukuki yarar, bireysel olmayıp müşterek ortak yarardır. Bir anlamda ortak düzenle ilgilidir. Ortak kamu düzeni genel olabileceği gibi özel nitelikte de olabilir. Diğer yandan, kanun koyucu, 5711 sayılı Kanunla geçiş hükmü getirmediğine göre, yukarıda açıklanan somut olayın özelliği de gözetilerek, mahkemece yeni yürürlüğe giren “beşte dört çoğunluk” hükmünün somut olaya uygulanması gerekir. Bu nedenle BOZMA kararı doğru olduğundan ONAMA yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.