Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2009/184 E. 2009/187 K. 13.05.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/184
KARAR NO : 2009/187
KARAR TARİHİ : 13.05.2009

MAHKEMESİ : İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/05/2008
NUMARASI : 2008/39 E-2008/581 K.
Taraflar arasındaki “itiraz yoluyla takibin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 06.11.2006 gün ve 2006/959 E- 2006/1099 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 02.07.2007 gün ve 2007/11035-13616 sayılı ilamı ile; (…Şark Tütün Tic. San. A.Ş. Şirketine gönderilen örnek 163 ödeme emri (daimi çalışan D. E..) imzasına tebliğ edilmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 12.maddesine göre hükmü şahıslara Tebligat salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13.maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birisine yapılır. Tebligat Tüzüğünün 18.maddesinde de salahiyetli kişilerin bulunmadığının tebliğ mazbatasında gösterilmesi lüzumu hüküm altına alınmıştır. Somut olayda tebligat parçasında bu hükme uyulmadığından tebliğ işlemi usulsüzdür. Bu ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 22.06.1988 tarih 1988/12-266 sayılı kararında da kabul edilmiştir. 0 halde, tebliğ tarihinin 7201 Sayılı Kanunun 32.maddesinde gözetilerek 30.10.2006 olarak düzeltilip borçlunun mahkemeye itirazı süresinde olduğundan, diğer itiraz nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel. Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle uyuşmazlığın esasının icra hukukuna ilişkin bulunmasına, Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde açıklanan hususların uyulması zorunlu şekil kuralları olmasına, bu nedenlerle ilk tebligatın geçersiz olduğunu ileri sürmemenin yapılan ikinci tebligattaki usule aykırılığı ve geçersizliği ileri sürmeye bir engel oluşturmayacağına ve yetkisiz kişiye yapılan tebligata itiraz edilmemesinin, sonraki tebligatlada bu kişiyi yetkili kişi konumuna getirmeyeceği de dikkate alınarak, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK. nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.5.2009 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI
Uyuşmazlık konusu ödeme emri, takip borçlusu tüzel kişinin adresine tebliğe çıkartılmış, gösterilen adreste “daimi çalışan muhasebe müdürü D. E..” imzasına 20.10.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Tebligatı alan bu kişinin, tebliğ muhatabı tüzel kişinin daimi çalışanı olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. 2005/12315 esas sayılı takip dosyasında aynı kişiye 23.8.2006 tarihinde yapılan tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin takip borçlusunun herhangi bir itirazı olmamıştır. Sözü edilen takip başka bir sebeple iptal edilmiştir.
Hükmi şahıslara tebliğ, yetkili mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. (Teb. K. md.12/1) Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. (Teb. K. m.13, Tüzük md. 18/1) Şu kadar ki, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, hükmi şahsın yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibarıyla tebligatın muhatabı olan hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen bir kimse veya evrak memuru gibi esasen bu kabil işlerle görevlendirilmiş bir şahıs olması lazımdır. (Tüzük md. 18/2) Bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edildiği takdirde, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır. (Tüzük md. 18/3)
Somut olayda, Tebliğ mazbatasında tebligat alan kişinin “muhasebe müdürü” olduğu belirtildiğine göre, vazife itibarıyla, tebliğin muhatabı olan hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen bir kişi olduğu da tartışmasızdır.
Yüksek Özel Daire; Tüzüğün 18.maddesinde “tüzel kişinin yetkili mümessilinin mutat iş saatlerinde hangi sebeple orada bulunmadığının, tebliğ mazbatasında gösterilmesi lüzumunun hüküm altına alındığını” belirterek, bu husus gösterilememiş olduğu için tebligatı usulsüz kabul etmiştir. Oysa Tüzükte, tüzel kişinin yetkili mümessili bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olduğu takdirde; vazife itibarıyla hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen kimseye tebliğin yapılabilmesi için, yetkili mümessilin hangi sebeple bulunmadığının, tebliğ mazbatasında gösterilmesi gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Tüzüğün 18.maddesinin son fıkrasında yer alan hüküm “…vazife itibarıyla, tüzel kişinin yetkili mümessilinden sonra gelen kişi de bulunmadığı takdirde o yerdeki diğer memur veya müstahdemlere tebliğ yapılması durumunda, tebliğ mazbatasında bunların bulunmadığının gösterilmesi gerektiğine” ilişkindir. Şu halde, “..vazife itibarıyla tüzel kişinin yetkili mümessilinden sonra gelen kişiye..” tebligat yapılması halinde, tüzel kişinin yetkili mümessilinin hangi sebeple bulunmadığının tebliğ mazbatasında gösterilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
Tebliğ mazbata ile tevsik edilir. Tebliğ mazbatasında hangi hususların gösterilmesi gerektiği Tebligat Kanununun 23.maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Bu maddede; 13.madde de gösterilen kişilere tebligat yapılması halinde, “tüzel kişinin yetkili mümessilinin hangi sebeple orada bulunmadığının veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olduklarının” tebliğ mazbatasında gösterilmesi gerektiğine ilişkin bir hüküm yoktur. Bu bakımdan ödeme emrinin tebliğinde bir usulsüzlük bulunmadığı kanaatindeyiz. 20.10.2006 tarihinde yapılan tebligat usulüne uygun olup, takibe itiraz süresi geçirilmiştir. Yerel mahkemenin direnme kararı açıklanan sebeple doğrudur. Onanması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğa katılmıyoruz.