Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2009/146 E. 2009/234 K. 03.06.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/146
KARAR NO : 2009/234
KARAR TARİHİ : 03.06.2009

MAHKEMESİ : Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2008
NUMARASI : 2008/432-2008/639
Taraflar arasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.09.2007 gün ve 2006/795-2007/477 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 03.03.2008 gün ve 2007/12243-2008/2279 sayılı ilamı ile, “…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Mahkemece yaptırılan ilk bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda, kamulaştırılan taşınmazın susuz tarım arazisi niteliğine ve İl Tarım Müdürlüğünün bildirdiği mutat münavebe sistemi ile bu sisteme dahil ürünlere ait resmi verilere uygun değerlendirme yapılarak kamulaştırma bedelinin belirlenmiş olmasına, bu raporu geçersiz kılacak bir neden de bulunmamasına göre, sözü edilen raporda belirlenen 1,71 YTL/m2 değer üzerinden kamulaştırma bedelinin tespitine karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istemine ilişkindir.
Davacı vekili; davalıların kayden paydaş bulunduğu Mersin …Köyü 301 parsel sayılı taşınmazın müvekkili idarece kamulaştırılmış olması nedeniyle, pazarlıkla satın alma usulünün uygulanması için davalılara taahhütlü mektupla bildirim yapıldığını, ancak bedelde anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 4650 sayılı Kanunla değişik 10. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın idare adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemenin, “taşınmaza 1,71 YTL/m2 değer biçen ilk raporu düzenleyen bilirkişi kurulunun 22.1.2007 keşif tarihi itibariyle resmi bilirkişi listesinde yer almaması nedeniyle anılan raporun yok hükmünde kabul edilmesi gerektiği” gerekçesiyle ve ikinci bilirkişi kurulunca belirlenen 8,93 YTL/m2 bedeli esas almak suretiyle “davanın kabulüne” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 2.2.2007 tarihli ilk raporu düzenleyen Birinci Bilirkişi Kurulu’nun Kamulaştırma Kanunu’nun 15. maddesi hükmü çerçevesinde oluşturulup oluşturulmadığı, bu itibarla taşınmaza 1,71 YTL/m2 değer biçen ilk raporun geçerli ve hükme esas kabul edilip edilemeyeceği, noktasında toplanmaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda, 4650 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu getirilen yeni sistemde; anılan Yasanın 5 nci maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6 ncı madde uyarınca onaylanmasından sonra, 8 nci maddede belirtilen esaslar çerçevesinde idarenin, kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak, tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, taşınmazı pazarlıkla ve anlaşarak satın alma iradesini malike bildirmesi; tarafların anlaşamaması veya ferağ verilmemesi halinde 10 ncu madde gereğince kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve idare adına tescili öngörülmüştür.
Bu noktada, kamulaştırma bedelinin mahkemece tespitine dair esasların düzenlendiği, 4650 sayılı Kanunla değişik 10 uncu maddenin altıncı fıkrasında, “Mahkemece yapılan duruşmada tarafların bedelde anlaşamamaları halinde hakim, … 15 inci maddede sayılan bilirkişiler marifetiyle ve ilgililerin huzurunda taşınmaz malın değerini tespit için mahallinde keşif yapar…” hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Bilirkişiler” başlığı altında düzenlenen 15. maddesi de 4650 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve bu maddede aynen;
“Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı ihtisas odalarının her biri tarafından, üyelerinin oturdukları yeri göz önünde bulundurarak her il için onbeş ila yirmibeş, ayrıca il merkezleri için il, ilçeler için ilçe idare kurullarınca bu bölgelerde oturan ve mühendis veya mimar olan taşınmaz mal sahipleri arasından on beş bilirkişi her yıl Ocak ayının ilk haftasında seçilerek isim ve adreslerini bildiren listeler valiliklere verilir…
Valilikçe onanan listelerden, odalar tarafından seçilenler il merkezi ve ilçelerdeki asliye hukuk mahkemelerine, idare kurulları tarafından seçilenler de seçildikleri yerin asliye hukuk mahkemelerine bildirilir.
Bilirkişi kurulu; kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve niteliğine göre, üçü odalar listesinden, ikisi de idare kurulu listesinden seçilmek suretiyle beş kişiden oluşur.”
Hükmü öngörülmüştür.
Anılan maddenin değişiklik gerekçesinde de ifade edildiği gibi; kamulaştırma bedelinin tespitinde görevlendirilecek kişilerin daha objektif, tarafsız ve uzman kişilerden oluşmasının temini ve bu bilirkişilerin çalışma usul ve esaslarının yeniden tespiti amacıyla yapılan yeni düzenlemede, kamulaştırma bedelini tespit edecek ihtisas bilirkişilerinin Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı ihtisas odalarına üye olan ve bu odalar tarafından bildirilen mimar ve mühendisler arasından seçilmesi ve keza, taşınmaz mal sahibi bilirkişilerin de yine nitelikli olarak mimar ve mühendis olan kişiler arasından seçilmesi esası benimsenmiş, bu bilirkişilerin temin edilememesi halinde, bilirkişi olarak görevlendirilecek kişiler gösterilmiştir.
Görüldüğü üzere; kamulaştırma davalarında görevlendirilecek bilirkişilerin, yukarıda açıklanan 15 inci maddeye uygun olarak oluşturulan listelerden, bu mümkün olmadığı takdirde yine anılan maddede belirtilen kişiler arasından seçilmesi gerektiği; açıklanan yasal şekle uygun bilirkişi kurulu oluşturulmadığı takdirde, yasaya aykırı olarak teşkil olunan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporun da geçersiz kabul edilmesi gerektiği ve değer tespitinde nazara alınamayacağı açıktır.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki; kamulaştırmanın yapıldığı ya da davanın açıldığı gündeki yıllık listede adının bulunması, bilirkişi seçilmesi için yeterli olmayıp; bilirkişinin adının, incelemenin (keşfin) yapıldığı günde geçerli olan listede bulunması gerekir. Ocak ayında yapılan bir incelemede (keşifte), bir önceki yıla ait listeden bilirkişi seçilerek inceleme yapılamaz. Yeni listelerin Valilikçe henüz gönderilmemiş olması da bu sonucu değiştirmez.
Somut olayda; Mahkemece üç ziraat mühendisi ve iki mülk bilirkişi refakatinde yapılan 22.01.2007 tarihli birinci keşiften sonra alınan 02.02.2007 tarihli ilk bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaza 30.11.2006 dava tarihi itibariyle metrekarede 1,71 YTL değer biçilmiş; davalı vekilinin, bilirkişilerin 2007 yılı bilirkişi listesinde isimlerinin bulunmadığı ve raporun yetkisiz bilirkişilerce düzenlendiği gerekçesiyle rapora itirazı üzerine yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak 09.07.2009 tarihinde ikinci kez keşif yapılmış ve ikinci bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmaza 30.11.2006 dava tarihi itibariyle metrekarede 8,93 YTL değer biçilmiştir.
İlk bilirkişi raporunu düzenleyenlerden, ziraat mühendisleri E. A. ve S. S..’in, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi ve Mersin Valiliği İl İdare Kurulu’nca bildirilen ve keşfin yapıldığı 2007 yılı itibariyle geçerli olan listede isimleri bulunmamaktadır. Bu haliyle, bozma ilamında işaret edilenin aksine, Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde açıklanan yasal şekle aykırı olarak teşkil olunan birinci bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 02.02.2007 tarihli raporun geçersiz bulunduğu ve bu raporda belirlenen değerin hükme esas alınamayacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, ilk bilirkişi kurulu raporunun geçersiz olduğunun kabulüyle, yeniden oluşturulan bilirkişi kurulunca inceleme ve değer tespiti yaptırılması gerektiği yönündeki direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, yerindedir.
Ne var ki; ikinci kez yapılan keşif neticesi düzenlenen ve Mahkemece hükme esas alınan 11.7.2007 tarihli ikinci bilirkişi kurulu raporu yönünden işin esası incelenmediğinden, bu yönden inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, davacı vekilinin ikinci bilirkişi kurulu raporu yönünden işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 18. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 03.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.