YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/141
KARAR NO : 2009/184
KARAR TARİHİ : 13.05.2009
MAHKEMESİ : Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/11/2008
NUMARASI : 2008/267-2008/322
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Hatay Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 14.02.2007 gün ve 2006/176-2007/131 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09.06.2008 gün ve 2007/5836-2008/7538 sayılı ilamı ile, (“…Davacı vekili, davalının trafik sigortası bulunmayan aracın sürücüsü olarak neden olduğu kazada yaralanan karşı araç sürücüsüne müvekkilince 2918 sayılı KTK’nun 108 nci maddesi uyarınca 11.000.00 YTL tazminat ödemesi yapılmakla, davalıya rücu hakkının doğduğunu, bu meblağın tahsili için başlattıkları takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve % 40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına, benimsenen bilirkişi raporuna, davalının yargılandığı ve beraat ettiği ceza davasında alınan Adli Tıp Kurumu raporuna göre, davalının kusursuz olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, Karayolları Garanti Sigorta Hesabı’nın rücuan tazminat istemine ilişkindir. Ceza dosyasında polis memurundan alınan tek kişilik bilirkişi raporunda, sola dönmek isteyen davalının, ters yönden ve hızlı gelen karşı aracın geçişini beklemesi, uyarması, doğrultu değiştirmemesi gerektiği bildirerek, davalıya 2/8 oranında kusur izafe edilmiştir. Mahkemece, bu rapora itibar edilmeme nedenleri açıklanmadan, ceza dosyasında alınan ve davalıya kusur izafe etmeyen Adlı Tıp raporu ile işbu davada polis memurundan alınan aynı yöndeki tek kişilik bilirkişi raporu hükme esas alınmış olup, bu iki raporun hüküm kurmaya yeterli ve muteber olduğu belirtilen gerekçede bunun nedenleri açıklanmamıştır. Trafik kaza tespit tutanağında da davalının sola dönüş kuralını ihlal ettiği bildirilmiştir. Davacı vekili, işbu davada alınan bilirkişi raporuna itiraz ederek, kaza tutanağı karşısında ortaya çıkan çelişkinin giderilmesini istemiştir. Hükme esas alınan beraat kararı kesinleşmediği gibi, ceza dosyasında alınan iki rapor kendi arasında çelişkili olup, ceza davasında giderilmeyen çelişkiye rağmen verilen beraat kararına dayalı hüküm tesisi de doğru olmamıştır. Anılan beraat kararı, eylemi sanığın hiç işlemediği olgusuna dayalı kesin beraat kararı niteliğinde olmayıp, özünde delil yetersizliğine dayalı olduğundan hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte değildir. Bu durumda işbu davada alınan bilirkişi raporu ile ceza davasında alınan iki ayrı bilirkişi raporunu ele alıp, tartışan denetime elverişli yeni bir bilirkişi kurulu raporu temin edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…”)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (ödeme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan) 108. ve Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği’nin 8. maddeleri gereğince dava dışı üçüncü kişiye ödenen tazminat tutarının, davalıdan rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibinde borca itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği Karayolu Trafik Garanti Sigorta Hesabı vekili, dava dışı H. A.. adına trafiğe kayıtlı …plaka sayılı aracın, 30.11.2001 tarihinde davalının sevk ve idaresindeyken sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda dava dışı K. B..’ nin yaralandığını, kazada davalının ikinci derecede kusurlu olduğunun trafik kaza tespit tutanağında belirtildiğini; kaza anında anılan aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesinin bulunmadığını, bu nedenle, Karayolları Trafik Kanunu’nun 108. ve Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği’nin 8. maddeleri gereğince kusur oranına göre toplam 11.000,00 YTL. tazminatın, davacı tarafından haksahiplerine 24.02.2006 tarihinde ödendiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 108. maddesi ve Karayolu Trafik Garanti Sigorta Hesabı Yönetmeliği’nin 16.maddesi uyarınca, davacının ödediği bu tutarı zarara neden olan aracın kusurlu sürücüsüne, malikine ve diğer sorumlulara rücu etme hakkına sahip olduğunu, davacının ödemek zorunda kaldığı 11.000,00 YTL. tazminatın rücuen ödenmesi için davalıya 9.3.2006 günlü ihtarnamenin keşide edildiğini, usulüne uygun şekilde tebliğ edilen bu ihtarnameye rağmen herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine, ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte rücuen tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının takibe ve borca haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve esas alacak üzerinden asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Y. Y.. cevap dilekçesi vermemiş; duruşmalara katılan vekili, davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkeme, olay nedeniyle açılan ceza davasında Adli Tıp Kurumu raporu esas alınarak, sürücü Y. Y..’ın kusursuz olduğu benimsenmek suretiyle tehlikeli araç kullanmak suçundan beraatına, kazaya karışan diğer aracın sürücüsü K. B..’nin ise 8/8 oranında kusurlu bulunduğu belirlenmekle birlikte hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiş olduğu, görülmekte olan davada olay yerinde yapılan keşif sonucunda bilirkişi trafik polisince düzenlenen raporda da, davalı sürücü Yahya Yelman’ın her hangi bir kural ihlali yapmadığının ve kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığının belirtildiği, gerek bu raporun ve gerekse ceza davasında alınan Adli Tıp Kurumu raporunun hüküm kurmaya yeterli ve muteber bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş; Özel Daire davacı vekilinin temyizi üzerine kararı metni yukarıda bulunan ilamla bozmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayarak ve özellikle, ceza davasında alınan iki ve eldeki davada alınan bir rapor olmak üzere toplam üç bilirkişi raporundan ikisinde davalının kusursuz olduğunun belirtilmiş bulunması karşısında, raporlar arasındaki çelişkinin giderildiğinin kabulü gerekeceğini, ceza davasında trafik polisince düzenlenen rapora, eldeki davanın davalısı durumundaki Yahya Yelman’ın itirazı üzerine, Adli Tıp Kurumundan rapor alındığını, bu raporun, ilk rapora yönelik itiraz ve tereddütleri ortadan kaldırdığını, esasen konusunda daha uzman olması nedeniyle Adli Tıp Kurumu raporunun trafik polisi raporundan daha inandırıcı olduğunu, ceza mahkemesinin de bu raporu esas alarak beraat kararı verdiğini, kazanın oluşma şeklinin de davalının kusursuzluğunu gösterdiğini vurgulayarak önceki kararında direnmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, dava dışı K. B..’nin, kullandığı motosikletle kent merkezindeki tek yönlü yola ters yönden girip, hızını da azaltmadan, dikkatsiz ve tedbirsiz davranmak suretiyle davalı tarafından kullanılan ve o esnada kavşaktan nizami bir biçimde sola dönmekte olan otomobile çarptığının, trafik kazasının bu şekilde oluştuğunun dosya kapsamından açıkça anlaşılmasına; gerek trafik kaza tespit tutanağında yer alan davalının ikinci derecede kusurlu bulunduğuna dair değerlendirmenin ve gerekse ceza davasında trafik polisinden alınan 30.10.2002 günlü bilirkişi raporunda bildirilen, davalının olayda 2/8 oranında kusurlu olduğu yönündeki kanaatin, olayın açıklanan bu oluş şekline uygun düşmemektedir. Eldeki davada, mahkemece alınan 19.10.2006 günlü bilirkişi raporunda da davalının kusursuz olduğu saptanmıştır. Davalıya yüklenen kusurun maddi ve hukuki dayanaklarının da denetime elverişli, dosya kapsamına uygun bir şekilde ortaya konulmamış olmasına; öte yandan, 30.10.2002 günlü bilirkişi raporunu düzenleyen trafik polisi M. D..’ın, aynı zamanda trafik kaza tespit tutanağını da tek başına düzenlediğinin anlaşılmasına; daha önce görevli trafik polisi sıfatıyla kaza tespit tutanağı düzenleyen bir kişinin, aynı olay nedeniyle bu kez bilirkişi olarak verdiği rapordaki değerlendirmelerinin ve bildirdiği kanaatin objektiflik açısından tartışılır halde bulunmasına; Yerel Mahkemenin direnme kararında vurgulandığı üzere, konunun uzmanı durumundaki Adli Tıp Kurumunca düzenlenen rapora üstünlük tanınması gereğine, nihayet, olayla ilgili caza davasını gören mahkemenin Adli tıp kurumu raporunu esas almak ve sanığın (eldeki davanın davalısının) olayda kusursuz olduğunu benimsemek suretiyle verdiği beraat kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olmasına; toplanan delillerin değerlendirilmesi suretiyle atılı suçun işlenmediği yönündeki bir saptamayı içeren bu kararın Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca hukuk hakimini de bağlayıcı nitelikte bulunmasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA gerekli ilam harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına 13.05.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.