YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/126
KARAR NO : 2009/154
KARAR TARİHİ : 06.05.2009
ESAS NO : 2009/11-126
KARAR NO : 2009/154
MAHKEMESİ : Çatak Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/11/2008
NUMARASI : 2008/51-2008/71
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama Sonunda; Çatak Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.01.2007 gün ve 2005/96-2007/5 sayılı kararın incelenmesi davalı sigorta şirketi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 17.06.2008 gün ve 2007/6412-2008/8065 sayılı ilamı ile ; “Davacı vekili, müvekkiline ait aracın davacı nezdinde kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı iken meydana gelen kazada aracın hasarlanarak pert olduğunu, talep edilmesine rağmen davalı tarafından hasar bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 19.000 YTL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, aracın alkollü sürürü tarafından sevk edilirken kaza meydana geldiğini, davacının ihbar yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davalının rizikonun ihbar edilen durumdan farklı şekilde meydana geldiğini yani sürücü değişikliği yapıldığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacı taraf, davalıya kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı araç ile köprü üzerinde manevra yapılırken aracın köprüden düşürülerek hasarlandığı iddiasında bulunmuş, davalı taraf ise, aracın alkollü sürücü tarafından kullanılırken köprüden düşürülerek hasarlandığını, ancak davacının sürücü değişikliği yaparak alkolsüz sürücü tarafından aracın kullanıldığına ilişkin tutanak tutturduğunu savunmuştur.
Davalı taraf bu savunmasını, sürücü değişikliği yapılmasında görevini kötüye kullanan ilçe jandarma komutanı hakkında bu nedenle başlatılan adli işlem dosyasına dayandırmıştır.
Gerçektende, dosya içindeki belgelerden, Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dava konusu kazanın aracın alkollü sürücü tarafından sevki sırasında meydana geldiği halde ilçe jandarma komutanının alkolsüz sürücü temin ederek bu kişi adına tutanak tutturduğu ve bu nedenle görevini kötüye kullandığı iddiasına dayalı soruşturma başlattığı anlaşılmaktadır. Ancak bu soruşturmanın sonucuna ilişkin dosyada her hangi bir bilgi mevcut değildir.
İlçe jandarma komutanı hakkında başlatılan soruşturmanın sonucu temyize konu işbu davanın da sonucunu etkileyeceği muhakkaktır.
Bu itibarla, mahkemece, ilçe jandarma komutanı hakkında başlatılan soruşturmanın sonucunun beklenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3- Kabule göre de, mahkemece, ekspertiz raporundaki değer esas alınarak, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı sigorta şirketi, sigortalının gerçek zararını karşılamakla yükümlü olup, bunun tesbiti de teknik bir konu olması nedeniyle uzmanlık gerektirmektedir.
O halde, mahkemece, hasar miktarına ilişkin olarak HUMK.nun 275. vd. maddeleri uyarınca uzman bilirkişi yada kuruluna inceleme yaptırılarak, sonuca göre bir karar vermek gerekirken, bu yönden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Sigorta Şirketi vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı adına kayıtlı davalı şirkete kasko sigortalı aracın 11.06.2005 tarihinde dereye yuvarlanması sonucu hasarlanması üzerine sigorta şirketince önce ödenecek bedel belirlenip, davacı araç malikine bildirilmiş; araç maliki bu bedeli kabul ettiğini bildirmesine karşın sigorta şirketi ihbar üzerine yeniden araştırma yaparak aracı gerçekte alkollü araç malikinin kullandığı; Çatak İlçe Jandarma Komutanı tarafından düzenlenen tutanaklarda ise alkolsüz başka bir kişinin aracı kullanan olarak gösterildiği gerekçesiyle davacıya ödeme yapılmamıştır. Bunun üzerine davacı eldeki davayı açmıştır.
Bu arada İlçe Jandarma Komutanı hakkında bu işlem nedeniyle görevi kötüye kullanma suçlamasıyla evrak düzenlenerek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir. ancak mahkemece akıbeti sağlıklı bir biçimde araştırılmadan yargılama sonlandırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalının temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde aynen yer aldığı üzere eksik inceleme nedeniyle karar bozulmuş; bozma ilamında kabul biçimine göre başlığı altında bozma nedenine de yer verilmiştir.
Mahkemece, tensiple birlikte bozmada işaret olunan araştırma yapılmış ve sonuçta kabul biçimine göre bozmayı da içerecek şekilde önceki kararda direnildiği ifade olunarak, karar verilmiştir. Hükmü temyize davalı vekili getirmektedir.
İşin esasının incelenmesine geçilmezden evvel; ortada usulünce verilmiş bir direnme kararının bulunup bulunmadığı ön sorun olarak ele alınmıştır.
Konunun iki ayrı başlık altında ele alınmasında yarar vardır:
1- Özel Daire kararının (2) nolu bendinde yer alan araştırmaya yönelik bozma nedenine karşı verilen karar yönünden;
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesinde “Yargıtay ilgili dairesi temyiz edilen kararı bozarsa, davayı, kararı vermiş olan mahkemeye veya uygun göreceği diğer bir mahkemeye gönderir. O mahkeme, temyiz edenden 434 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Mahkeme eski kararında direnirse, bu kararın gerekçesi genişletilmiş olsa bile, direnme kararının temyizi halinde temyiz incelemesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre mahkeme, bozma ilamı üzerine tarafların beyanlarını aldıktan sonra başkaca araştırma ve inceleme yapmadan bozma ilamına uyup uymayacağına karar vermelidir. Bozmadan esinlenerek araştırma yapılması ve bu araştırma sonucuna dayanılarak karar verilmesi, direnme olarak adlandırılsa dahi yasal anlamda direnme kararı niteliğinde değildir.
Somut olayda da, bozma sonrası, bozma ilamında işaret olunduğu şekilde “Çatak İlçe Jandarma Komutanı Selçuk Yıldırım hakkında görevi kötüye kullanma iddiası ile Van Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütüldüğü anlaşılan soruşturma akıbetinin sorulmasına” karar verilmiş ve sonuçta yapılan bu araştırmaya dayanılarak yeni bir karar verilmiştir.
2- Özel Daire kararının (3) nolu bendinde yer alan “kabule göre” başlığı altında yapılan bozma nedeni yönünden;
Yerel Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının esasla ilgili kısmı dışında dairece, mahkemenin kabulüne göndermede bulunularak, “kabule göre” başlığı altında yapılan bozma, işin esası ile ilgili olmayıp, tamamen bir eleştiri ve tavsiye niteliğindedir. Bu nedenle bozmada işaret edilen bu tür eleştirilere karşı direnme kararı verilmesi mümkün olmadığından, bu yönün Hukuk Genel Kurulu’nca incelenmesi de olanaklı değildir.
Sonuç itibariyle; ön sorunun kabulü ile, her iki bozma nedeni yönünden de ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, bozmadan esinlenilerek yapılan araştırmaya dayalı yeni bir hükmün bulunduğunun kabulü gerekir.
Bu nedenle dosya, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu başlıklar altında açıklanan nedenlerle; yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06.05.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.