Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2009/124 E. 2009/158 K. 06.05.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/124
KARAR NO : 2009/158
KARAR TARİHİ : 06.05.2009

ESAS NO : 2009/14-124
KARAR NO : 2009/158
MAHKEMESİ : Ankara 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2008
NUMARASI : 2008/510-2008/712
Taraflar arasındaki tapu iptali, tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Tüketici Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 13.06.2008 gün ve 2008/92-368 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 09.10.2008 gün ve 2008/10142-11272 sayılı ilamı ile, (“…Davacılar, davalı ..İnş. San. ve Tic.A.Ş.nin yüklenici olduğunu, arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca davalıya verilmesi kararlaştırılan 18944 ada 1 (2) parseldeki 12 numaralı dubleks meskeni yükleniciden 15.02.2004 tarihli biçimine uygun düzenlenen sözleşmeyle satın aldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, .. İnş. San. ve Tic.A.Ş. iflas idaresi Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu, davanın görev noktasından reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, açılan davanın İcra İflas Kanununu 235.maddesinde belirtilen kayıt kabul davası olduğu sonucuna varılarak görevsizlik kararı verilmiştir.
Hükmü, davacılar temyiz etmiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, davalı şirketin arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca edimi karşılığı kendisine bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümün satışını 15.02.2004 tarihli biçimine uygun düzenlenen sözleşmeyle davacılara vaad ettiği, satış bedelinin bütünüyle davalı şirkete ödendiği, sözleşmenin de 24.08.2005 tarihinde tapuya şerh edildiği, davalının bu tarihten sonra 21.07.2006 tarihinde iflasına karar verildiği görülmektedir. Tapu kayıt örneğine göre satış vaadine konu olan taşınmaz, konut niteliğinde dubleks meskendir.
Kural olarak, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki yasada değişiklik yapan 4822 sayılı yasanın 3/c maddesi ile “konut ve tatil amaçlı mallar” da Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa kapsamına alınmıştır. Aynı yasanın 23. maddesi uyarınca Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa uygulamasından kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekir.
İcra ve İflas Kanununun 232-235 maddeleri arasında düzenlenen sıra cetveli, iflas idaresinin alacakları ve istihkak iddialarını incelemesi üzerine vardığı sonuçları göstermektedir. Sıra cetveli ile masanın pasifi (müflisin borçları) tespit edilir. Sıra cetvelinde gösterilecek alacakların sırası da yasanın 206. ve 207. maddelerinde belirtilmiştir. Yani, masaya yazdırılan veya kendiliğinden gözetilen her alacak ve (mülkiyet dışındaki) istihkak iddiasının iflas idaresince kabul edilen miktarı ve sırası sıra cetvelinde gösterilir. Bunun yanında iflas idaresinin reddettiği alacak ve istihkak iddiaları da sıra cetvelinde yer alır.
Somut olaya gelince, davada dayanılan 15.02.2004 günlü sözleşme biçimine uygun düzenlenmiş ve 24.08.2005 tarihinde tapuya şerh edilerek kişisel hak güçlendirilip sonraki taşınmaz maliklerine bu arada iflas idaresine karşı da ileri sürülebilir hale gelmiştir. Bu özelliğinden ötürü alıcı olan davacı, … İnş. San. ve Tic.A.Ş.iflas idaresini satış vaadi sözleşmesini ifa etmeye zorlayabilir. Başka bir anlatımla, satış vaadi sözleşmesiyle kazandığı kişisel hakkının sıra cetveline kaydı mümkün olmayıp iflas idaresinden aynen iadesi istenebilir. İddia mülkiyet hakkına dayalı olduğundan, davanın sıra cetveline kayıt kabul davası olarak nitelendirilmesi olanaklı değildir. Hal böyle olunca, davanın görüleceği yer az yukarıda sözü edilen yasa kuralları uyarınca Ticaret Mahkemeleri değil Tüketici Mahkemesidir.
Yapılan bu saptamalardan sonra mahkemece yanlar arasındaki çekişmenin esası incelenip hükme bağlanacak yerde, ileri sürülen iddianın mülkiyet iddiası olduğu göz ardı edilerek yazılı şeklinde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, konut niteliğindeki taşınmazla ilgili satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar S. D.. ve Ö.B.. D.. vekili, davacılar ile müflis ..İnşaat ve Tesisat A.Ş. arasında 26.08.2002 tarihinde ..İli .. İlçesi, .. Mevkii, .. Evleri, Tapunun .. Ada .. Parsel kayıtlı arsa üzerinde natamam .. nolu villanın satışı ile ilgili olarak gayriresmi gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini; buna bağlı olarak davacılara 28.08.2002 tarihli tahsis belgesi verildiğini; satış bedelinin tamamı ödenmesine rağmen, müflis şirketin içinde bulunduğu ekonomik koşullara bağlı olarak taşınmazlar üzerindeki takyidatlar sebebiyle tapunun alınamadığını, davacıların natamam villayı tamamlayarak oturmaya başladığını, bu arada müflis şirketin başvurusu üzerine, Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi’nin 2003/367 E. sayılı kararıyla iflasın ertelendiğini, davacıların tedirginliği üzerine bir ara çözüm olarak 15.02.2004 günlü düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesinin tanzim ve tapu siciline şerh edildiğini; iflasın ertelenmesi davası sırasında davacıların satın aldığı villanın müflis şirketin aktifinde bulunmadığının da saptandığını, üzerinde bulunan takyidatlar ve iflas erteleme kararı sebebiyle villanın tapu tescil işlemlerinin yapılamadığını, bilahare satıcı şirketin iflasına karar verildiğini, buna bağlı olarak iflas masası oluşturulduğunu, masanın faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu, davacıların oturduğu taşınmaz üzerindeki hacizlerin de kalktığını, ancak iflas kararı sebebiyle tapu devrinin yapılmasının mümkün bulunmadığını, iflas kararına bağlı olarak birinci alacaklılar toplantısının yapıldığını, ancak ikinci alacaklılar toplantısının yapılmadığını, iflas kararının sonucunun da henüz belli olmadığını ileri sürerek, dava konusu 12 nolu villanın tapusunun iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Müflis .. İnş.ve Tesisat A.Ş. İflas İdaresi Memurluğu vekili, davadaki tapu iptali ve tescil isteminin konut amaçlı taşınmaz alımına dair gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olduğunu, dolayısıyla uyuşmazlığın 4077 sayılı Kanun kapsamında bulunduğunu, davacıların da tüketici durumunda olduklarını, anılan Kanunun 1,3 ve 23. maddeleri dikkate alındığında, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğunu; bir diğer açıdan, eldeki dava iflas masasının işlemine karşı açılmış bir dava ise, kayıt kabul davası niteliğinde olacağından, bu konuda da görevin Asliye Ticaret Mahkemesine ait bulunduğunu, esasa ilişkin nedenlerle de davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın iflas masasına 269,616,00-YTL alacak istemi ile başvurduğunu, alacak isteminin tamamının 4. sıradan değerlendirilerek reddedildiğini, eldeki davada o başvurudan bahsedilmediğini savunarak; öncelikle görev itirazının kabulü ile dosyanın Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, eğer davanın bir kayıt kabul davası niteliğinde olduğu sonucuna varılırsa, dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açıldığı Ankara Asliye 15. Hukuk Mahkemesi, uyuşmazlığın konut amaçlı taşınmaz satımından kaynaklandığı, 4077 S.K.nun 3. ve 23. maddeleri hükümleri uyarınca görevin tüketici mahkemesine ait bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; temyiz edilmeksizin kesinleşen bu karar üzerine dosya Yerel Mahkemeye (Ankara 4. Tüketici Mahkemesine) gelmiştir.
Yerel Mahkeme; dava konusu taşınmazın 15.02.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle .. inşaat ve Tesisat A.Ş. tarafından davacılara satıldığı, satıcı şirketin 21.07.2006 tarihi itibariyle iflasına karar verildiği, davacıların davaya konu taşınmazın adlarına tescili amacıyla iflas idaresine yaptıkları başvurunun, ayni hak talebinin ve sözleşmenin ifasının yargılamayı gerektirdiğinden bahisle reddedildiği, eldeki davanın bu ret kararından sonra 18.06.2007 tarihinde açıldığı; İcra ve İflas kanununun 235. maddesine göre, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar veren ticaret mahkemesine dava açmaları gerektiği, iflasın açılma tarihinin 21.07.2006; iflas idaresinin talebin reddine ilişkin karar tarihinin 13.01.2007 ve eldeki davanın açılış tarihinin 18.06.2007 olduğu gözetildiğinde, iflas idaresi davalı olarak gösterilmek suretiyle açılan eldeki davanın mahiyeti itibariyle İİK. nun 235. maddesinde belirtilen kayıt kabul davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle kendisinin görevsizliğine, görevli Mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, karar kesinleştiğinde ve başvurulduğu takdirde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermiş; Özel Daire davacılar vekilinin temyizi üzerine bu kararı metni yukarıda bulunan ilamla bozmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayarak ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davaya bakma görevinin hangi mahkemeye ait olduğu noktasındadır.
… İnş.ve Tesisat A.Ş. ile davacılar arasında adi yazılı şekilde düzenlenen 26.08.2002 tarihli sözleşmeyle, dava konusu taşınmazın 205.000 USD. bedelle davacılara satımının kararlaştırıldığı, bilahare taraflar arasında aynı taşınmazla ilgili olarak noterde 15.02.2004 günlü düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı, bu sözleşme uyarınca tapu siciline 24.08.2005 tarihinden başlamak üzere, davacılar lehine beş yıl süreli satış vaadi şerhi konulduğu, tapu devrinin gerçekleşmediği, ancak sözleşme çerçevesinde satıcının teslim etmesiyle taşınmazın fiilen davacılar elinde bulunduğu; satıcı şirketin 21.07.2006 tarihi itibariyle iflasına karar verildiği, davacıların 18.09.2006 tarihinde iflas idaresine yaptıkları başvurunun, 13.01.2007 tarihli ikinci alacaklılar toplantısında, başvuru sahibinin ayni hak talebinde bulunduğu ve müflis ile arasındaki sözleşmenin ifasının yargılamayı gerektirdiği belirtilmek suretiyle reddedildiği, dosya kapsamıyla sabit ve çekişmesizdir.
Açıklanan bu duruma göre, satıcının iflasına dair kararın verildiği 21.07.2006’dan daha önce, dava konusu taşınmazla ilgili olarak taraflar arasında 15.02.2004 günlü düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi yapılmış ve bu sözleşme uyarınca yine iflastan önce 24.08.2005 tarihinde tapu siciline satış vaadi şerhi konulmuş olup; iflas tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz, müflis şirketin malvarlığına dahil, ancak, sözleşme çerçevesinde müflis şirketçe yapılan teslim nedeniyle, davacı alıcıların elindedir.
Bilindiği üzere, taşınmaz satış vaadine ilişkin bir sözleşme sadece kişisel bir hak doğurur ve vaat alacaklısı sözleşmeden doğan bu kişisel hakkını ancak sözleşmenin tarafına (satış vaadinde bulunana) karşı ileri sürebilir.
Ne var ki; Özel Daire bozma ilamında da belirtildiği gibi; somut olayda, taraflar arasında resmi şekilde düzenlenen 15.02.2004 günlü satış vaadi sözleşmesi 24.08.2005 tarihinde tapuya şerh edilmekle, sözleşmeden doğan kişisel hak güçlendirilmiştir. Güçlendirilmiş bu kişisel hakkın, sonraki malikler yanında, satıcının sonradan iflası üzerine oluşturulan iflas idaresine karşı da ileri sürülmesi ve eldeki davada olduğu gibi, iflas idaresinin satış vaadi sözleşmesini ifaya zorlanması, başka bir ifadeyle sözleşmeye konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilinin istenmesi hukuken olanaklıdır.
Doğal olarak, böylesi bir dava, sözleşmeye konu taşınmazın mülkiyetine yönelik bir iddiayı ve istemi içereceğinden; direnme kararında dayanılan ve konusu para olsun-olmasın, sadece alacaklarla ilgili prosedürü düzenleyen İcra ve İflas Kanunu’nun 235. maddesinin ve ilgili diğer hükümlerin (198. ve 199. madde gibi) kapsamı dışında kalacaktır.
Davadaki tapu iptali ve tescil isteminin dayanağını oluşturan sözleşmenin konusu, konut niteliğindeki bir taşınmazın satımının vaadidir ve bu yön çekişmesizdir.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un amaç, kapsam ve tanımlarla ilgili 1, 2 ve 3. maddelerindeki hükümler çerçevesinde, dava konusu uyuşmazlığın anılan Kanun kapsamında bulunduğu da açıktır. Aynı Kanun’un 23. maddesindeki “Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır…” hükmü karşısında, görülmekte olan davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğunda kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.
Bu durumda, somut olayda davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olup; Yerel Mahkemenin (Ankara 4. Tüketici Mahkemesinin), görevsizliğe dair direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmadığından, bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 06.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.