YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/116
KARAR NO : 2009/215
KARAR TARİHİ : 27.05.2009
MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2008
NUMARASI : 2008/525-2008/615
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 06.06.2006 gün ve 2004/677-2006/272 sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 12.02.2008 gün ve 2007/1066-2008/1569 sayılı ilamı ile; (…Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının davacı Dilovası Organize Sanayi Bölgesi sınırları içindeki bazı parsellerin maliki olduğunu, davacı kurum müteşebbis heyetinin kararı gereği yönetim ve altyapı katılım payının alınması için yapılan icra takibine itirazın iptalini istemiştir.
Davalı, davacı ile üyelik ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle yönetim ve altyapı katılım payının istenemeyeceğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgesi Kanunu’nun 4. maddesinde “OSB sınırları içinde yapılacak mevzii imar ve parselasyon planları ve değişiklikleri, OSB tarafından yönetmeliğe uygun olarak hazırlanır ve Bakanlığın onayına sunularak, il idare kurulu kararı ile yürürlüğe girer…” hükmü yer almaktadır.
Yasanın açıklanan hükmü uyarınca, davacı tarafından mevzii imar ve parselasyon planlarının yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa bu işlemlerin kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken mahkemece eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; organize sanayi bölgesi tarafından yönetim ve altyapı aidatının (katılım payının) istenebilmesi için mevzi imar ve parselasyon planlarının kesinleşmesi gerekip gerekmediği noktasındadır.
I – 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 12. maddesinde OSB’nin gelirleri arasında sayılan ve anılan Kanunun 16. maddesi uyarınca; müteşebbis heyet tarafından parsel büyüklüğüne göre belirlenecek yönetim aidatları; arsa tahsisi ya da satışı yapılan ve OSB’ye ait yer seçimi kararının kesinleşmesinden itibaren bölge sınırları içinde kalan ve yer seçim kararı ile imar planı yapım aşamasında itiraz belirtmeyen, mülkiyetleri kendilerine ait arsa sahipleri ile taşınmaz üzerinde bulunan tesis sahipleri tarafından ödenmek zorundadır.
II – 4562 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca OSB’lerinin yer seçiminin kesinleşmesinden sonra OSB sınırları içinde yapılacak mevzi imar ve parselasyon planları ve değişiklikleri, OSB tarafından yönetmeliğe uygun olarak hazırlanır ve Bakanlığın onayına sunularak, İl İdare Kurulu kararı ile yürürlüğe girer. Yürürlüğe giren mevzi imar planına göre arazi kullanımı, yapı ve tesislerin projelendirilmesi, inşası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinler ile işyeri açma ve çalışma ruhsatları OSB tarafından verilir ve denetlenir. Anılan Kanunun 20. maddesi uyarınca; OSB’lerin ihtiyacı olan elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi alt yapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma, üretim tesisleri kurma ve işletme hakkı sadece OSB’nin yetki ve sorumluluğundadır. OSB’de yer alan kuruluşlar, alt yapı ihtiyaçlarını OSB’nin tesislerinden karşılamak zorundadır. OSB’nin izni olmaksızın alt yapı ihtiyaçları başka bir yerden karşılanamaz ve bu amaçla münferiden tesis kurulamaz. Bu kuruluşlar kendilerine tahsis edilen alt yapı kullanma hakkını başka kuruluşlara devir ve temlik edemez ve başkalarının istifadesine tahsis edemez.
OSB Kanununa göre altyapı aidatı; katılımcıların ödemek zorunda oldukları altyapı hizmetlerinin; yol, su, elektrik, doğalgaz, iletişim, kanalizasyon, arıtma ve benzeri gibi ortak tesislerin yapımı ve işletilmesinin karşılığıdır.
Altyapı katılım paylarının (altyapı hizmetlerinin karşılığı olarak ödenmesi gereken) belirlenebilmesi için de, Kanunun 4. maddesinde açıklandığı biçimde mevzi imar ve parselasyon planları ve değişikliklerinin yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış ve kesinleşmiş olması gerekmektedir. İmar ve parselasyon planları kesinleşmeden, katılımcıların altyapı aidatlarından sorumlu tutulmaları olanağı yoktur.
Bu bağlamda katılımcı sıfatının da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun Tanımlar Ve Kısaltmalar başlıklı 3. maddesindeki (katılımcı; organize sanayi bölgelerinde parsel tahsisi veya satışı yapılmış gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder) hükmü Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 23.10.2008 tarih ve 5807 sayılı 10.11.2008 tarihinde yürürlüğe giren Kanun ile değiştirilerek, (katılımcı; OSB’lerde, bir işletmenin kurulması için parsel tahsisi veya satışı yapılanlar ile maliki bulunduğu parselde üretimde bulunan veya bulunmayı taahhüt eden ve bu Kanunun amacına uygun faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişiyi ifade eder) biçiminde düzenlenmiştir. OSB’leri Kanununda yapılan bu değişikliğe göre, OSB’lerin kuruluşu aşamasında kendilerine parsel tahsisi ya da satışı yapılmayanların katılımcı durumunda olmadıkları, maliki bulundukları parselde üretimde bulunan ve Kanunun amacına uygun faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişilerin de Kanundaki katılımcı tanımı değişikliğinin yürürlüğe girdiği 10.11.2008 tarihinden itibaren katılımcı durumuna geldikleri (sıfatını kazandıkları) açıktır.
Bu nedenle OSB Kanununun 3. maddesindeki katılımcı tanımındaki değişikliğin yürürlüğe girdiği 10.11.2008 tarihinden önce davalı tarafın katılımcı sıfatı bulunmadığından, katılımcıların ödemekle yükümlü oldukları altyapı aidatlarından sorumlu tutulma olanağı yoktur.
Yerel mahkemece önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 27.05.2009 gününde oybirliği ile karar verildi