Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2009/113 E. 2009/140 K. 29.04.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/113
KARAR NO : 2009/140
KARAR TARİHİ : 29.04.2009

ESAS NO : 2009/4-113
KARAR NO : 2009/140
MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/11/2008
NUMARASI : 2008/216-2008/203

Taraflar arasınDaki “Manevi Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.7.2007 gün ve 75-150 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 12/5/2008 gün ve 13818-6691 sayılı ilamı ile; (…Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedenine davalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, dava kısmen kabul edilmiştir.
Davacı, Sabah Gazetesi’nin 05.12.2004 günlü nüshasında yer alan; “Sağlıksız Sağlıkçılar Adalet Önünde” başlıklı haberde, gerçek dışı isnatlarda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat istemiştir.
Davalılar, haberin hukuka uygun olduğunu savunmuşlardır.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28.maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3.maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve e an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır.
Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu olayda; dosyada bulunan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 20.09.2004 tarihli iddianamesine göre; davacının da aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında, görevi ihmal ve görevi suistimal suçlarından kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. İl Sağlık Müdürü olan davacının, işyeri çalışma izin belgelerini incelemeden imzaladığı ve personel çalışmalarını etkili şekilde denetlemediği iddianame gerekçesinde belirtilmiştir. İddianamede ayrıca diğer personelle ilgili yolsuz işlemlerde açıklanmıştır. Dava konusu yayında, bu iddianame içeriğindeki bilgiler esas alınarak haber yapılmış olup hukuka aykırılık oluşturacak bir ekleme yoktur. Mahkemece, yayının görünür gerçeğe uygun olduğu gözetilerek davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. …) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,
Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 29.4.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.