YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/102
KARAR NO : 2009/208
KARAR TARİHİ : 27.05.2009
MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2008
NUMARASI : 2008/644-2008/573
Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28/12/2004 gün ve 505-55 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19..Hukuk Dairesinin 6/12/2007 gün ve 6252-10939 sayılı ilamı ile; (…Davacı vekili, O… firmasının Türkiye’deki acentesi … Ltd.Şti.aracılığıyla müvekkilininden 14.05.2001 tarihinde akdedilen Py-gas satış sözleşmesi uyarınca 1061.06 MT Py-gas ürününü toplam 1.157.021.90.-USD bedelle satın aldığını, satılan ürünün 28.05.2001 tarihinde “B. S.” gemisiyle Singapur’a sevk edildiğini, davalının 21.06.2001 tarihli mesajla daha önce alınan numune ile ulaşan malların farklılık gösterdiğini, nihai kullanıcıların kabul etmediğini bildirdiğini, Incoterms 1990 kurallarına göre ürünün kara hattını geçmesinden sonra riskin alıcıya geçtiğini, RON ve GUM parametrelerinin sözleşmede yer almadığını, davalının tahkime başvurusunun kabul edilmediğini, uyuşmazlığın tahkim yoluyla hallinin mümkün olmadığını, hakem kararının 20.01.2003 tarihinde müvekkiline ulaştığını, 14.05.2001 tarihli sözleşmede tahkim ve hukuk kaydının yer almadığını, tahkim sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gerektiğini, 10.01.2003 tarihli hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğunu ileri sürerek satış sözleşmesinde “Tahkim kaydı” ile “uygulanacak hukuk kuralının” yer almadığının, tahkim kaydının yazılı şekil şartına uyulmaması nedeniyle geçersiz olduğunun, bu nedenle hakem kararının kamu düzenine aykırı bulunduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı O..AG vekili cevabında, ..Ltd.Şti.nin müvekkili şirketi temsil yetkisi bulunmadığını, davacının tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığını, tespit davası ile sağlanacak hukuki korumanın başka bir yol veya dava ile sağlanmasının mümkün bulunduğunu, yabancı hakem kararının tenfizinin talep edilmesi halinde tüm iddialarını savunma imkanı bulunduğunu, tahkim sözleşmesinin geçerliliğinin tahkim yeri hukukuna göre belirleneceğini, hakem şartının geçerliliği konusunda Newyork Eyaleti hukukunun uygulanacağını, hakem kararının hükümsüzlüğünün tahkim yeri mahkemesinden istenebileceğini, taraflar arasında geçerli olarak kurulmuş yazılı tahkim şartının mevcut bulunduğunu, 14.05.2001 tarihli mektubun yeni bir icap olmadığını, belgede nihai satış teyidi ifadesi yer aldığını, tahkim yargılaması ve tahkim kararının kamu düzenine aykırı olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre … A.Ş.nin …AG firmasının tahkim kaydı içeren sözleşmesini kabul ettiği, tahkim kararının kamu düzenine aykırı olmadığı, birleşen tenfiz davasında MÖHUK. nun 45. maddesinde sayılan red sebeplerinin bulunmadığı gerekçesiyle … A.Ş.nin davasının reddine, 16.01.2003 tarihli Yabancı Hakem Kararı’nın tenfizine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Bu dosya ile birleştirilen hakem kararının tenfizi talebini içeren dosya temyiz üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2006/2651-3599 Sayılı kararı ile birleştirme kararı verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle bozulduğundan, birleşen temyiz talebi yönünden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
2-Davacı vekili, satış sözleşmesinde tahkim kaydı ile uygulanacak hukuk kurallarının yer almadığının, tahkim şartının geçersiz olduğunun, kamu düzenine aykırı bulunduğunun tespiti istemi ile bu davayı açmıştır.
Tespit davası açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunması gerekir. Hukuki yararın bulunduğunu kabul etmek için davacının, davalının davranışına bağlı veya başka bir sebeple kendisinin hukuki durumunu tehlikeye sokabilecek bir halin var olması ve halin başka bir yolla ortadan kaldırılamayacak nitelikte olması gerekir. Eğer tespit davası ile elde edilebilecek hukuki koruma başka bir yolla veya başka bir davayla sağlanabiliyorsa davacının bu konuda tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilemez. Somut olayda yabancı hakem kararının Türkiye’de infaz edilebilmesi için öncelikle tenfizine karar verilmiş olması gerekir. Hakem kararının tenfizi talep edildiğinde ise aleyhine tenfiz talep edilecek kişi tespit davasına konu ettiği hususları savunma sebebi olarak ileri sürebilir. Diğer taraftan tespit davasına konu edilen hususlar 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 45. maddesinde red sebepleri olarak ayrıca düzenlendiğinden, mahkemece a-b-c bendlerindeki hususların varlığı resen incelenecektir.
Mahkemece bu yönler gözetilerek tespit davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulünde isabet görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Davacı vekilinin karar düzeltme başvurusu üzerine Özel Dairece;
“…Bozma ilamında sonuçtan önceki son cümlede “yazılı gerekçeyle reddinde” ibaresi yerine “yazılı gerekçeyle kabulüne” denilerek maddi hata yapılmıştır.
Yargıtay kararlarında maddi hatanın düzeltilmesi talep edilebileceğinden maddi hatanın düzeltilmesi talebi yerinde görülerek “kabulünde” ibaresinin “reddinde” ibaresi olarak düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle maddi hatanın DÜZELTİLMESİNE…” karar verilmiştir” şeklindeki gerekçeyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, gerek mahkemenin kararında, gerekse bozma kararının gerekçesinde açıkça vurgulandığı üzere; tespit davası açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunması gerekmektedir. Hukuki yararın bulunduğunu kabul etmek için davacının, davalının davranışına bağlı veya başka bir sebeple kendisinin hukuki durumunu tehlikeye sokabilecek bir halin var olması ve bu halin başka bir yolla ortadan kaldırılamayacak nitelikte olmasını zorunludur gerekmesine, Tespit davası ile elde edilebilecek hukuki koruma başka bir yolla veya başka bir davayla sağlanabilecekse davacının bu konuda tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilemez. Somut olayda yabancı hakem kararının Türkiye’de infaz edilebilmesi için öncelikle tenfizine karar verilmiş olmasının gerekmesine, açılan hakem kararının tenfizi dosyasında aleyhine tenfiz talep edilecek kişinin (P. P. AŞ’nin) tespit davasına konu ettiği hususları savunma sebebi olarak ileri sürebilecek olmasına, öte yandan tespit davasına konu edilen hususların 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 45. maddesinde red sebepleri olarak ayrıca düzenlendiğinden, mahkemece a-b-c bendlerindeki hususların varlığının resen araştırılmasının gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca davacının görülmekte olan tespit davasını açmakta bir hukuki yararının bulunmamasına göre, yerel mahkemenin bu yönden delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç: Davacı vekilinin itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı ( ) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 27.5.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.