Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2008/8 E. 2008/29 K. 23.01.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/8
KARAR NO : 2008/29
KARAR TARİHİ : 23.01.2008

MAHKEMESİ : Ankara 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2007
NUMARASI : 2007/326-2007/771
Taraflar arasındaki “sendika şube başkanlık seçiminin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İş Mahkemesince “davanın reddine” dair verilen 30.01.2007 gün ve 492-44 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 10.04.2007 gün ve 11004-10227 sayılı ilamı ile,
“Davacı, davalı Sendika tarafından kurulan Ankara 1.Nolu Şubesine Genel Yönetim Kurulunun 7.12.2005 tarih ve 122/1 sayılı kararı ile kurucu şube başkanı olarak atanan Yakup Yağlı’nın Sakarya Şubesi faaliyet alanında bulunan Adapazarı Arifiye 1 Nolu Anabakım Merkez Komutanlığında işçi olarak çalıştığını, Ankara 1.Nolu Şubesinin birinci olağan genel kurulunu oluşturacak delege listesinde tabii delege olarak yer aldığını, ancak itiraz üzerine Çankaya 4.İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’nın kararı ile delege listesinden çıkarıldığını, bunun üzerine anılan davalının şube genel kurulunda delege olmadığı halde üye olarak şube başkanlığına aday olduğu ve yapılan seçimler sonucu 65 delegenin oyunu alarak şube başkanı seçildiğini, Sendika Tüzüğünün 40. maddesi gereğince sadece delege olanların şube zorunlu organ üyeliklerine aday olabileceklerini, davalı Yakup Yağlı’nın ise, Şubenin örgütlenme çevresi içinde bulunan işyerlerinde çalışan işçi olmadığı, delege olmadığı, seçilme hak ve yeterliliği bulunmadığını belirterek davalı Y..Y..’nın seçiminin iptali ile adı geçen kişiden sonra en çok oy alan şube başkan adayı olarak kendisinin şube başkanlığına seçildiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sendika, sendika kurucu üye olma koşullarını düzenleyen 2821 sayılı Sendika Kanunu’nun 6. maddesinde sadece sendikanın kurulu olduğu işkolunda fiilen çalışır olma şartının yer aldığını, Türk Hukuk sisteminde sendika şubesine üyeliğin değil sendikaya üyeliğin söz konusu olduğunu dolayısıyla davalı Y.. Y..’nın şube kurucu üyesi olma koşullarına sahip olduğunu kaldı ki, Tüzüğün 40. maddesinin atıfla bulunduğu, 16/6 fıkrasındaki son cümlesindeki “…seçilme hakları yoktur…” ifadesinin Ankara 14. İş Mahkemesinin 25.11.2004 tarih ve 2003/875-1260 sayılı karar ile iptal edildiği, ve bu kararın Y.9.H.D.’nin 22.12.2004 tarih ve 31969-29069 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, şube genel kurulun iptalinin istenilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalı Sendikanın Ana Tüzüğünün 16/6 fıkrasındaki yer alan “…seçilme hakları yoktur.” düzenlemenin mahkeme kararı ile iptal edilmesi ve delege olmayan ve fakat sendika üyesi olan bir kişinin seçilme hakkını ortadan kaldıran ve şube organ üyeliklerine aday olmasını engelleyen bir düzenlemenin mevzuata bulunmadığı, bu nedenle davalı Y..Y..’nın başka şube faaliyet alanında yer alan bir işyerinde çalışırsa da Ankara 1.Nolu Şubesinin birinci olağan genel kurulunda şube başkanlığına aday olup seçilmesinde hukuka aykırı bir durumun söz konusu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
2821 sayılı Sendika Kanunu’nun 3/son ve 10/2. fıkralarının hukuki dayanağını oluşturduğu Sendika Tüzüğünün 38 ve 39. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; şube genel kurulunu oluşturan toplam delege sayısının şube faaliyet alanı içinde yer alan işyerlerinde çalışan sendika üye sayısına göre tespit edilmesi, delegelerinde bu üye işçiler arasından seçilmeleri düzenlenmiştir. Tüzüğün 40/3.fıkrası son cümlesinde şube organlarına, üyeler ile toplanan şube genel kurullarında üyelerin, delegeler ile toplanan şube genel kurullarda delegelerin seçilebileceği hükmü yer almaktadır. Buna göre bir üyenin veya delegenin şube zorunlu organlarına seçilebilmek için söz konusu şubenin faaliyet alanı içerisinde yer alan işyerlerinde çalışan üye olması ve delegelerle ile toplanan şubelerde de delege olması şarttır. Tüzüğün 16/6 fıkrasının son cümlesindeki “…seçilme hakları yoktur.” ifadesinin zorunlu organlara seçilebilmek için delege olma koşulunun üyelerin zorunlu organlara aday olmayı engeller nitelikte olduğundan demokratik esaslarla bağdaşmadığı, demokratik katılımı sınırladığı gerekçesi ile iptal edilmiştir. Söz konusu karar, sendika üyelerinin merkez organlarına aday olma ve seçilmelerine ilişkindir. Şube organlarına aday olma ve seçilme koşullarının Tüzüğün 40/3.fıkrası son cümlesinde açıkça düzenlenme bulunduğundan kıyas yolu ile sendika genel kurulları için getirilmiş bir düzenlemenin somut olaya uygulanması mümkün değildir. Mahkemece sendika zorunlu organlarına genel kurulu oluşturan delegeler ile birlikte sendika üyelerinin de aday olup seçilebileceklerine ilişkin karar, bir şubenin faaliyet alanına giren işyerlerinde çalışan davalı sendika üyelerinin çalıştıkları işyerlerinin bağlı bulunduğu şubelerden başka şube genel kurullarında şube organlarına aday olabilecekleri ve seçimlere katılabilecekleri şeklinde yorumlanmıştır. Bu durumda üyelerin çalıştıkları işyerinin bağlı bulunduğu şubenin organlarında görev almak yerine başka bir şubenin zorunlu organlarına aday olup seçilen tamamen işyerindeki sendikal örgütlenmeden bağımsız sendika yöneticilerini ortaya çıkarır ki, bu da yasanın sendikalar için öngördüğü sisteme aykırıdır. Şube faaliyet alanı içerisinde yer alan işyerlerinde çalışan ve fakat delege olmadığı halde şube organlarında görev almak isteyen üyelere üyelik hakkına dayanarak şube organlarına aday olma ve seçilme durumu daha demokratik ve yönetime katılımı kısıtlayan değil, aksine artıran bir yol olsa da, Tüzüğün 40/3.fıkrasının son cümlesindeki açık düzenleme buna engel oluşturmaktadır. Öte yandan davacı şube başkanlığına seçilen davalı Y.. Y..’nın seçiminin iptali ile davalıdan sonra en çok oy alan aday olarak kendisinin şube başkanlığına seçildiğinin tespitine karar verilmesini istemiş ise de, mahkemece sadece şube başkanlık seçiminin iptaline karar verilmesi gerekir.
Hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine 23.01.2008 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY
Davalı Sendika tarafından kurulan Ankara 1.Nolu Şubesine Sakarya Şubesi faaliyet alanında bulunan Adapazarı Arifiye 1 Nolu Anabakım Merkez Komutanlığında işçi olarak çalışan Y.. Y..nın kurucu şube başkanı olarak atandığı Ankara 1.Nolu Şubesinin birinci olağan genel kurulunu oluşturacak delege listesinde yer almayıp Çankaya 4.İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’nın kararı ile şube genel kurulunda geçici yönetim kurulu faaliyetlerinin ibrası için hazır bulunduğu, dört başkan adayı içerisinde şube başkanlığına aday olduğu ve yapılan seçimler sonucu oy kullanamadığı halde 65 delegenin oyunu alarak şube başkanı seçildiği anlaşılmaktadır.
Davalı Sendika Tüzüğünün 40/3. maddesi gereğince sadece delege olanların şube zorunlu organ üyeliklerine aday olabilecekleri, davalı Y..Y..’nın ise, Şubenin örgütlenme çevresi içinde bulunan işyerlerinde çalışan işçi olmadığı gibi delege olmadığından, seçilme hak ve yeterliliği bulunmadığı gerekçesiyle davalı Y..Y..’nın seçiminin iptali gerektiği sayın çoğunluk tarafından kabul edilmiştir.
İşkolu esasına göre Türkiye çapında faaliyette bulunmak üzere kurulan sendikaların şubeleri genel kurullarının işyerlerinde çalışan sendikalı üye sayısı beş yüzü aştığı takdirde delegelerden oluşacağı hükme bağlanırken, zorunlu organlara mutlaka o şubenin faaliyet gösterdiği işyerlerinde çalışanlar arasından seçileceğine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır(Sen.K.m.10).
2821 sayılı Sendika Kanunu’nun 9.maddesinde anılan yasanın 5. maddesinde sayılan suçlardan mahkum olanlar dışında üyelerin yönetici olmasını engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Dairemizin öğretide de kabul gören kararlarına göre delege olmadığı halde sendika üyesinin şube yönetim kurulunda görev almasının önlemek demokratik esaslara aykırı düşmektedir(Bkz.Prof.Dr.Berin Ergin,Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin 1999 Kararlarının Değerlendirilmesi Seminerinde Toplu İş İlişkileri konulu tebliği, Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin 1999 Kararlarının Değerlendirilmesi,İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi Yayını, İstanbul-2001,s.203).
Tüzüğün 40/3.fıkrası son cümlesinde şube organlarına, üyeler ile toplanan şube genel kurullarında üyelerin, delegeler ile toplanan şube genel kurullarda delegelerin seçilebileceği hükmünün iptale konu olmaması “sendika içi demokrasi” kuralı karşısında sonuca etkili değildir. Yasanın amacına aykırı tüzük ve yönetmelik kurallarına değer verilmemesi normlar hiyerarşisinin doğal bir sonucudur.
Yeterli çoğunluk oyunu, kurduğu sendika şubesi genel kurulunda, oy kullanmadığı halde alan davalı Yakup Yağlı’nın başkanlık seçimini yeni kurulan şubeye bağlı işyerinde çalışmadığı için iptal etmenin demokratik ilkelere aykırı olduğu düşüncesiyle yerel mahkeme kararının onanması düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.