YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/636
KARAR NO : 2008/650
KARAR TARİHİ : 22.10.2008
MAHKEMESİ : Niksar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2008
NUMARASI : 2008/45-2008/83
Taraflar arasındaki “Tapu İptal tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Niksar Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.2.2007 gün ve 258-42 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 5.7.2007 gün ve 6529-7670 sayılı ilamı ile, (…Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, tarafların ortak miras bırakanı S.O.’ın ..parsel sayılı taşınmazını davalı kızlarına eşit paylarla ve ..parsel sayılı taşınmazında tamamını davalı kızı S.’e 19.04.2002 tarihli aynı akitle ölünceye kadar bakım koşuluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Davacıların, temlike konu taşınmazların miras bırakanın tüm malvarlığını oluşturduğunu, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı işlem yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları görülmektedir.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.514). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 01.04.1974 gün ve 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
O halde, yukarıdaki açıklanan ilkeler çerçevesinde, miras bırakanın ölünceye kadar bakım aktine konu ettiği dava konusu taşınmazlar dışında başka mal varlığı bulunup bulunmadığının araştırılması, murisin temlik ettiği taşınmazların iddia edildiği şekilde tüm mal varlığını ya da çok önemli bir bölümünü teşkil edip etmediğinin saptanması, delillerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir…) gerekçesi ile bozularak,dosya yerel mahkemesine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar,miras bırakanları babaanneleri S..’nin,mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak tüm mal varlığını oluşturan .. ve …parsel sayılı taşınmazlarını davalı kızlarına ölünceye kadar bakım akti ile temlik ettiğini,gerçekte ise bağışladığını ileri sürerek,taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar,miras bırakana bakıldığını,yapılan temliklerde muvazaa olmadığını davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmişlerdir.
Yerel Mahkemece, miras bırakan tarafından yapılan temliki işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile karar bozulmuş, yerel mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Özel Daire bozma ilamında, miras bırakana ait başka mal varlığı bulunup bulunmadığının araştırılması istenmişse de özellikle Tapu Müdürlüğü’nün 27.12.2005 günlü yazısından da anlaşılacağı üzere, miras bırakanın tüm mal varlığının çekişme konusu iki parça taşınmaz olduğu ve anılan taşınmazlarını davalılara ölünceye kadar bakım akti ile temlik ettiği sabittir. Bu konuda başkaca bir araştırmaya gerek yoktur.
Muris ölünceye kadar bakma akdi ile tüm mal varlığını davalılara temlik etmiştir. Başka mal varlığı Bulunmamaktadır.Muris ile davacı torunların anneleri arasında anlaşmazlık vardır. Uzun yıllar görüşmemişlerdir.
Hal böyle olunca,miras bırakan tarafından yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olduğu saptandığından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle Yerel Mahkemenin direnmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 22.10.2008 gününde oy birliği ile karar verildi.