Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2008/630 E. 2009/83 K. 18.02.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/630
KARAR NO : 2009/83
KARAR TARİHİ : 18.02.2009

ESAS NO : 2008/16-630
KARAR NO : 2009/83
MAHKEMESİ : Gökçeada Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 19/06/2008
NUMARASI : 2008/14-2008/11
Taraflar arasındaki “Kadastro tespitine itiraz ve tapu iptal tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gökçeada Kadastro Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.7.2007 tarih, 6-8 sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16.Hukuk Dairesi 12.11.2007 tarih, 4149-4357 sayılı ilamıyla ;(…. Yargıtay bozma ilamında özetle; “Mahkemece taşınmazın 1. derecede arkeolojik sit alanı içerisinde kalmış olması nedeniyle yargılama sırasında değişen ve sit alanlarında kalan taşınmazların zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini öngören 5226 sayılı kanunla değişik 2863 sayılı Kanun’un 11. maddesi gereğince iktisabının mümkün bulunmadığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de 2863 sayılı Yasa’nın 5226 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesi hükmü yürürlüğe girmeden davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşulları gerçekleştiğine, çekişmeli taşınmazın tespiti 3.2.1996 yılında yapılıp 5226 sayılı Yasa 14.7.2004 tarihinde yürürlüğe girdiğine, Kadastro Hakimi taşınmazın tespit tarihindeki hukuki ve geometrik durumunu o tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri çerçevesinde belirlemekle yükümlü olduğuna, yasa koyucu kazanılmış hakları bertaraf edici bir hükümde vazetmediğine göre davacının davasının kabulüne karar verilerek taşınmazın bu bölümünün davacı adına tesciline karar verilmesi, yine çekişmeli taşınmaza bitişik 61 sayılı parsel içerisindeki korumayı gerektirir kültür ve tabiat varlığının koruma alanı olarak davaya konu taşınmaz içerisinden bir bölümün ayrılması söz konusu olduğu takdirde bu husus uzman ve teknik bilirkişi aracılığıyla tespit edilip korumayı gerektirir kültür ve tabiat varlığı koruma alanı olarak Hazine adına tesciline karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda çekişmeli parselin 7.6.2007 tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 33.156,53 metrekarelik bölümünün davacı adına tesciline, taşınmazın 1. derecede arkeolojik sit alanında kaldığının kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine, teknik bilirkişilerin aynı tarihli raporunda kırmızı kalemle gösterdikleri 2508.30 metrekarelik kısmın aynı ada 61 parsel sayılı taşınmazın içerisindeki korumayı gerektirir kültür ve tabiat varlığı olan kaya mezarlarının koruma alanı olarak Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının davasının kısmen kabulüne ve çekişmeli taşınmazın temyize konu teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 33.156,53 metrekarelik bölümünün davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Her ne kadar bozma kararına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak doğar ise de usuli kazanılmış hakkın kamu düzeni düşüncesi ile getirilmiş bazı istisnaları da vardır. Bunlardan biri de aynı konuda yasa değişikliğinin bulunmasıdır. Bozma ilamından sonra 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi 30.5.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile “Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez.” şeklinde değiştirilmiş yine aynı kanunun 2. maddesiyle 2863 sayılı kanuna eklenen geçici 7.maddesine “Kadastrosu devam eden taşınmazların sınırlandırma ve tespiti işleri ile devam eden davalarda da bu kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır.” hükmü getirilmiştir. Bu durumda çekişmeli taşınmazın 1.derecede arkeolojik sit alanı içerisinde kalan temyize konu bölümü yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile…) bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kadastro tespitine itiraz ve tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
Temyiz incelemesine konu birleşen davanın davacısı M. B..,62 parsel sayılı taşınmazın 20/12/1983 tarihinde yapılan satışla kendisine intikal ettiğini,60 yılı aşkın taşınmazın zilyedi olduğunu ileri sürerek, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine,taşınmazın sit alanında kaldığını ,davanın reddi gerektiğini cevaben bildirmiştir.
Mahkemece,çekişme konusu 62 parsel sayılı taşınmazın aynı zamanda 3.derece doğal sit alanı içerisinde kaldığı, 61 parsel sayılı taşınmazın koruma alanı olarak kabul edilen alan dışında kalan 33.156,53 m2’lik bölüm yönünden davacı lehine zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
22.05.2007 tarihinde kabul edilen ve 30.05.2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11.maddesinin 1.fıkrasının 2.cümlesi değiştirilmiş “Ancak, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma bölge kurullarınca birinci gurup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez” hükmüne yer verilmiştir.
Yeni düzenlemede “…Birinci gurup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarının” zilyetlikle kazanılamayacağı öngörüldüğünden, doğal sit alanları ve 3.derece arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazların koşulları oluştuğu taktirde, zilyetlik yoluyla kazanılmaları mümkün hale gelmiştir.
Öte yandan 5663 sayılı Kanunun 2.maddesiyle, 2863 sayılı Kanuna eklenen geçici 7.maddeye göre, bu değişikliğin devam eden davalarda da uygulanacağı vurgulanmış olmakla uyuşmazlığın değişik bu hüküm çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Özel Dairece; bozma ilamında, anılan Yasa maddesi hükmü uyarınca çekişmeli taşınmazın 1.derecede arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığı gerekçesi ile temyize konu bölüm yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiği bildirilmişse de, Yerel Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere,çekişme konusu 62 parsel sayılı taşınmazın, 33.156,53 m2’lik kısmının, 1.derecede arkeolojik sit alanı içerisinde değil,3.derece doğal sit alanı içerisinde kaldığının bilirkişilerce belirlendiği,bozma ilamında yapılan bu tespitin yanılgıya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.3.derece doğal sit alanlarının ise, zilyetlikle edinilmesi mümkündür.Bu hususu Hukuk Genel Kurulu’nun 12.3.2008 Tarih,2008/14-237 Esas,242 Karar sayılı ilamı da doğrulamaktadır.
Açıklanan nedenle yerel mahkemenin direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, çekişmeli taşınmazın 3.derece doğal sit alanında kaldığı hususunun tapunun beyanlar hanesine yazılması gerekmektedir.
SONUÇ: 1- Yukarda açıklanan nedenlerle direnme kararının hüküm fıkrasında geçen “2-.. İlçesi, .. Mahallesi, .. Yolu Üstü mevkiinde bulunan, .. ada,.., parsel nolu taşınmazla ilgili fen bilirkişiler; E. Ş.. ve M. Ç.. tarafından 07/06/2007 tarihli krokide (B) harfi ile gösterilen 33.156,53 m2 yüzölçümlü bölümün DAVACI M…B.. ADINA TAPUYA TESCİLİNE,” ibaresinden sonra gelecek şekilde “3.derecede doğal sit alanında kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine” ibaresinin eklenmesine,
2-Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının bu şekliyle ONANMASINA,18.2.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.