Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2008/552 E. 2008/624 K. 15.10.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/552
KARAR NO : 2008/624
KARAR TARİHİ : 15.10.2008

MAHKEMESİ : İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2008
NUMARASI : 2008/231-2008/525
Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 11.07.2007 gün ve 2007/998-2007/1217 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 25.12.2007 gün ve 2007/21326-24014 sayılı ilamı ile ; (…Alacaklı tarafından borçluya çıkartılan hesap kat ihtarı bizzat adı geçene tebliğ edilmiş, 30 günlük sürede borçlu bu ihtara itiraz etmemiştir. Bu durumda hesap kat ihtarındaki asıl alacak miktarı ve talep edilen faiz oranı kesinleşmiştir. İİK.nun 68/b maddesi gereğince süresinde hesap kat ihtarına itiraz edilmemesi durumunda hesap özetinin gerçeğe aykırılığı borç ödendikten sonra genel mahkemede açılacak dava ile ileri sürülebilir. Aynı maddenin 2. bendine göre de itiraz edilmeyen hesap özeti İİK.nun 68. maddesindeki yazılı belgelerden sayılır. Bu durumda mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken borçlu açısından genel mahkemede yargılamayı zorunlu kılan bu husus alacaklı açısından yargılamayı gerektirmediğinden bahisle alacaklının isteminin reddi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı/alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacı Citibank ile davalı asıl borçlu arasında 27.07.2006 tarihli “Citibank Kredi Kartı ve Bireysel Kredi Sözleşmesi” akdedilmiştir. Alacaklı banka 21.11.2006 tarihinde Beyoğlu 7.Noterliğinden kat ihtarını tebliğe çıkarmış; davalı borçluya 23.11.2006 ve 22.11.2006 tarihinde ev ve iş adreslerine ayrı ayrı olmak üzere tebligat gerçekleşmiştir.
25.01.2007 tarihinde alacaklı banka borçlu hakkında ilamsız takibe girişmiş, ödeme emri borçluya iki ayrı adreste olmak üzere 05.02.2007 tarihinde tebliğ edilmiş; borçlu 08.02.2007 tarihinde verdiği dilekçeyle ödeme emrine konu borç miktarı ile faizin tamamına itirazda bulunmuştur.
Takibin durması üzerine alacaklı tarafından eldeki dava icra mahkemesine itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatı istemiyle açılmış; mahkemece talep “davalıya gönderilen hesap kat ihtarnamesi usulüne uygun düzenlenmediğinden, işin halli yargılamayı gerektirdiğinden gerekçesiyle redle sonuçlandırılmıştır.
Davacı/alacaklı banka vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece karar sonuçta “hesap kat ihtarındaki alacak miktarı ve faiz oranı kesinleştiğinden İİK 68 madde anlamında yazılı belge niteliğindeki hesap özeti gözetilerek işin esasının incelenmesi gerektiği” Gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü alacaklı/davacı banka vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Kredi Kartı ve Bireysel Kredi Sözleşmesine dayalı ilamsız takipte borçlunun kat ihtarının tebliğine herhangi bir itirazda bulunmayıp, takibe konu borç miktarı ve faizin tamamına itiraz etmiş olmasına göre, itirazın kaldırılması istemini inceleyen dar yetkili icra mahkemesinin 4077 sayılı Yasanın, 4822 sayılı Yasayla değişik 10 ve 10A maddelerine dayanarak itiraza konu edilmeyen hususları resen inceleme konusu yapıp yapamayacağı ve sonuçta; borçlu açısından genel mahkemede açılarak aydınlanması yargılamayı zorunlu kılan hususların alacaklı yanın itirazın kaldırılması talebine etkisinin ne olacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu yönünde görüşler ileri sürülmüşse de davanın hukuki nitelikçe itirazın kaldırılması olması ve bu dava türüne bakma görevinin yasa gereği İcra Mahkemelerine ait olması karşısında çoğunlukça bu görüş kabul görmemiş; işin esası incelenmiştir.
Alacaklı banka, Kredi Kartı ve Bireysel Kredi Sözleşmesi uyarınca borçluya tüketici kredisi kullandırmış, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hesabı kapatarak sözleşmeyi feshetmiş ve Beyoğlu 7.Noterliğinden gönderdiği 21.11.2006 gün ve 32742 yevmiye sayılı kat ihtarnamesi ile hesabı kat etmiştir. Kat ihtarnamesi borçluya 22.11.2006 ve 23.11.2006 tarihlerinde ev ve iş adreslerinde ayrı ayrı olmak üzere tebliğ edilmiş; herhangi bir itiraz ileri sürülmemiştir.
Ödemenin gerçekleşmemesi üzerine borçlu hakkında icra takibine girişilmiş; borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesiyle borcun tamamına ve faize açıkça itirazda bulunmuştur. Eldeki dava bu itirazın kaldırılması istemlidir.
Alacaklının, genel haciz yoluyla başlattığı takibin dayanağı Kredi kartı ve Bireysel Kredi Sözleşmesidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 68/b maddesi koşullarında borçluya tebliğ olunan kat ihtarına borçlu, herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Durum bu olunca, kat ihtarındaki asıl alacak miktarı ve talep edilen faiz oranı kesinleşmiş; itiraz edilmeyen hesap özeti İİK.68.maddede yazılı belgelerden sayılma niteliğine dönüşmüştür.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 68/b maddesi gereğince süresinde hesap kat ihtarına itiraz edilmemesi durumunda hesap özetinin gerçeğe aykırılığı ancak borç ödendikten sonra genel mahkemede açılacak davada ileri sürülebilir. İcra mahkemesinde görülmekte olan itirazın kaldırılması davasında ise bu hususların değerlendirilmesi olanaklı değildir.
Mahkemenin tartışıp, hükmüne dayanak yaptığı 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin bu davada tartışma yeri bulunmayıp, bu hükümlerin ancak Tüketici Mahkemesine açılacak dava sırasında ele alınıp tartışılması olanaklıdır.
Dar yetkili icra mahkemesinde yapılan itirazın kaldırılması davasına ilişkin yargılamada uygulama yeri olan hüküm yukarıda da açıklandığı üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 68/b maddesidir.
Burada artık mahkemece yapılacak iş; davanın hukuki nitellikçe itirazın kaldırılması olması da gözetilerek, anılan madde koşullarında kesinleşen borcun esasına yapılan itiraz nedenlerini inceleyip, sonuca varmak olmalıdır.
Hal böyle olunca, eldeki davanın bu yasal hüküm çerçevesinde incelenip sonuca bağlanması gereğine işaret eden bozma ilamına uyulması gerekirken, davanın niteliğine uygun düşmeyen gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 15.10.2008 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.