YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/509
KARAR NO : 2008/514
KARAR TARİHİ : 16.07.2008
MAHKEMESİ : Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/03/2008
NUMARASI : 2008/32-2008/112
Taraflar arasındaki “ Elatmanın Önlenmesi ve Ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.04.2007 gün ve 2006/339 E., 2007/127 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 22.10.2007 gün ve 8024-9958 sayılı ilamı ile; (…Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden dava konusu …parsel (imarla 11 parsel) sayılı taşınmazdaki 21 nolu bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olduğu, anılan yerde davalının kayda dayalı bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı, çekişmeli yerde davalının herhangi bir akti ilişki olmaksızın uzun yıllardır oturduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı aralarında sözlü kira akti bulunduğunu, fuzuli şagil olmadığını savunmuştur.
Bilindiği üzere; özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarakta vucuda getirilebilir. Yeterki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural 18.03.1942 tarih 37/6 Sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır.
Ne varki, kira ilişkisi bir hukuki fiil (vakıa) değil, bir hakkın doğumuna, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem (muamele)dir.
Bu nedenle, dava değeri 40.-YTL’yi aşan (23.6.1996 gün ve 4146 Sayılı Yasaya göre) sözleşmeler hakkında tanık dinlenilebilmesine olanak tanımayan HUMK.’nun 288. maddesi 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Yasanın 2/b maddesi ile değiştirilmiş ve tanıkla ispat yasağı 400.-YTL’nin üzerine yükseltilmiştir. Bu oran 5219 ve 5236 Sayılı Yasalara göare yapılan katsayı artışı sonucu 2006 yılı itibariyle 430.-YTL, 2007 yılında ise 460.-YTL olmuştur. Bu düzenlemeye göre, bu miktarın üzerindeki sözleşmeler hakkında tanık dinlenmesine olanak yoktur; kira sözleşmesinin varlığı, ancak yazılı delille ispat edilebilir. Hemen belirtmek gerekirki, sözü edilen miktar, yıllık kira tutarına bakılarak belli edilir. Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın, ilgilisine (davalıya yada davalılara) yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca HUMK.nun 292 ve 293. maddelerinde değinilen ayrıcalıklarında gözetilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olayda yukarıda değinilen nitelikte bir kira sözleşmesi ibraz edilmiş değildir. Bunun yanı sıra Borçlar Kanununun 28. maddesinde ifadesini bulan ve kiranın esaslı unsurunu teşkil eden bir bedelin ödendiğini gösteren belgede ibraz edilmemiştir. Davalının dosyaya ibraz ettiği apartman gider makbuzları, çevre temizlik vergisi, emlak vergisi makbuzlarının da kira bedeli sayılmasına olanak yoktur.
Bu durumda, davalının, çekişmeli taşınmazı tasarrufunun haklı ve geçerli bir nedene dayalı olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalıya kiracılık sıfatı tanınmak suretiyle davanın reddedilmesi doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının maliki bulunduğu taşınmazda halen davacının kız kardeşi olan davalının oturduğunu, taşınmazı tahliye etmesi kendisine söylendiği halde kiracı olmayan ve taşınmazda haksız olarak oturan davalının taşınmazı tahliye etmeyerek fuzuli işgaline devam ettiğini beyanla, elatmanın önlenmesine ve geçmişe dönük beş yıllık ecrimisil bedeli olarak toplam 6.000,00 YTL. nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının söz konusu taşınmazda 1989 dan bu yana kiracı sıfatıyla oturmakta olduğunu, davalının her yaz yurt dışından gelen davacıya yıllık emsal kira bedelleri baz alınarak ödeme yaptığını, kardeş olmaları nedeniyle yazılı kira akdi yapmadıklarını, davacının iddia ettiği gibi fuzuli bir işgalin söz konusu olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin davanın reddine dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece “Tarafların kardeş olmaları nedeniyle tanık dinletme talepleri yerinde bulunmuş, dinlenen tanık beyanlarına göre taraflar arasındaki sözlü kira ilişkisinin varlığı mahkememizce kabul edilmiştir.” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Özel Daire bozma kararında da belirtildiği gibi kira akdinin oluşması için yazılı olarak yapılması zorunluluğu yoktur. Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmayı ilgilisinin kanıtlaması gerekir.
Somut olayda taraflar kardeş olup HUMK. 293/1. maddesine göre kardeşler arasındaki hukuki ihtilaflarda tanık dinlenebilir. Yargılama sırasında dinlenen tanık beyanlarından davacı ile davalı arasında sözlü bir kira akdi yapıldığı anlaşılmaktadır. Yani çekişmeli taşınmazın tasarrufu haklı ve geçerli bir nedene dayalıdır.
O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına gerek olmadığına 16.07.2008 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.