YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/475
KARAR NO : 2008/462
KARAR TARİHİ : 02.07.2008
MAHKEMESİ : Şanlıurfa 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/05/2008
NUMARASI : 2008/167-2008/201
Taraflar arasındaki takibin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şanlıurfa 2.İcra Mahkemesince takibin iptaline dair verilen 15.11.2007 gün ve 2007/293-274 sayılı kararın incelenmesi Karşı taraf/alacaklı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 31.01.2008 gün ve 2007/23203-2008/1584 sayılı ilamı ile ; (…Takip dayanağı senet lehtarı F.. B..tarafından keşideci H..D..ve S..K.. hakkında kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılmaktadır. Muteriz borçlu S.. K..’ın senet üzerinde imzası bulunmaktadır. Adı geçenin isminin yanında yazılı “kefil” ibaresinin çizilerek üzerine ”şahit” yazılmış ise de bu ibarede herhangi bir paraf veya imza bulunmamaktadır. TTK.nun 613. maddesinde avalın “aval içindir” tabiri ile veya bununla aynı anlamda herhangi bir ibareyi de ifade ve avali veren kimse tarafından imza edileceği düzenlenmiştir. Kanunun bu ibaresinden de anlaşılacağı gibi, avali belirtmek için belli bir kavram yoktur. Avali gösteren herhangi bir kayıt (şerh) konulmadan senedin ön yüzüne atılan imzada tereddütsüz, aval verildiği anlamına gelir. (Prf.Dr.Fırat Özkan.Kıymetli Evrak Hukuku 2.Bası sh.800 vd)
Bu durumda, senedin ön yüzünün şahit sıfatıyla imzalandığını ileri süren Salih Kaplan, aval veren sıfatı ile asıl borçlu gibi borçtan sorumlu olacağından, şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde takibin iptaline dair hüküm tesisi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Karşı taraf/alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, kambiyo senetlerine özgü yolla yapılan icra takibine konu bononun şahit sıfatıyla imzalanmakla sorumlu olunamayacağından takibin iptaline ilişkindir.
Şikayetçi/borçlu vekili 12/11/2007 tarihli dilekçesiyle; Şanlıurfa 2. İcra Müdürlüğünün 2007/3576 Esas sayılı dosyası üzerinde müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibinde bulunulduğunu, müvekkilinin takibe konu bonoyu şahit sıfatıyla imzaladığından borçtan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, ifadeyle takibin müvekkili yönünden iptali ile alacaklının %40 İcra İnkar Tazminatına mahkum edilmesini talep ve şikayet etmiştir.
Mahkemece evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda; davanın kabulüne karar verilmiş; karşı taraf/alacaklının temyizi üzerine Özel Dairece (itiraz eden borçlunun senet üzerinde imzasının bulunduğunu, isminin yanında yazılı bulunan “kefil” ibaresini silerek “şahit” yazılmış ise de her hangi bir paraf veya imzanın bulunmadığı, TTK’nın 613. maddesinde avalın “aval içindir” tabiriyle veya bununla aynı anlamda herhangi bir ibareyi de ifade ve avalı veren kimse tarafından imza edileceğini düzenlendiği gibi, avalı belirtmek için belli bir kavram bulunmadığı, avalı gösteren herhangi bir kayıt konulmadan senedin ön yüzüne atılan imzada tereddütsüz aval verildiğinin anlamına geleceği, bu durumda davacının senet metnindeki imzasının aval niteliği taşıdığından mahkeme hükmünün yasaya aykırı olduğu) gerekçesiyle karar bozulmuştur. Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize karşı taraf/alacaklı getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; senedin düzenlenip alacaklıya teslimi sırasında ön yüzde borçludan sonra imza koyan kişi tarafından matbu kefil ibaresi çizilerek elle yazılan “şahit” ibaresinin yanında ayrıca paraf veya imza bulunmamasının, bu kişinin aval veren sıfatı ile asıl borçlu gibi borçtan sorumlu olacağını kabule yeterli olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmekte yarar vardır ki, kambiyo senetleri kambiyo taahhüdünün bir ürünüdür ve bu senetlere imza koymak borç nedenine bağlı olmaksızın sonuçlarını kambiyo hukukundan alan bir yükümlülük doğurur. Keşidecinin, kabul edenin, aval verenin ya da cirantanın yükümlülükleri bu türdendir. Senedin zorunlu geçerlilik unsurlarını taşıması halinde üzerinde bulunan geçersiz bir imzanın varlığı dahi geçerli olan diğer imza sahiplerinin sorumluluğuna etkili olamayacaktır. Senet üzerine yazılan bir takım kayıtlar gerçekleştirilmek istenen hukuksal işlemin niteliğine göre senette bulunması zorunlu olanlar ve yanların seçimine bırakılanlar olmak üzere iki gruba ayrılmıştır.
Seçimlik kayıtlardan bir tanesi de aval olup, senet bedelinin kısmen veya tamamen vade tarihinde üçüncü şahıs tarafından hamile karşı ödeme yükümlüğünü ifade eder. Aval “aval içindir, kefilim, kefalettir, temin ediyorum” gibi belli bir deyimle ifade edilmeli, mutlaka yazılı olmalı ve imza taşımalı, sadece bir kısım borç için verilmişse bu gösterilmelidir.
Daha açık ifade edilecek olursa, bir poliçe borcunun ödenmesi o poliçe üzerindeki bir beyan ile tekeffül edilmişse bu durumda aval söz konusu olur ve Türk Ticaret Kanunu’nun 612. ve müteakip maddelerindeki hükümler uygulanır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 613.maddesi hükmüne göre aval poliçe veya alonj üzerine “aval içindir” veya buna benzer diğer bir ibare konulmak ve avali veren kimse tarafından imzalanmak suretiyle verilebilir. Ayrıca, aval şerhinde hangi şahsın borcunun tekeffül edilmesi amacıyla aval verildiği yazılmamışsa, keşidecinin yararına kabul edilir.
Aval şekli yönden asıl borca bağlı ise de maddi hukuk yönünden ondan tamamen bağımsızdır.
Hemen ifade edilmelidir ki, aval kaydının içeriğinden bunun kambiyo için olduğu anlaşılmalı, bir nevi kendine özgü kefaleti ortaya koymalıdır. Senet üzerine konulan her imza kural olarak, aval hükmünde ise de yorumu gerektirmemelidir. Dolayısıyla, ancak yorumu gerektirmeyen bir imza aval sayılır.
Diğer taraftan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 298.maddesine göre; Senette mevcut bulunan çıkıntı ve kezalik senedin metninde veya hamişindeki hak ve silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise inkâr halinde keenlemyekündur.Yalnız bu kabil çıkıntı, hak ve silinti mahkemece senedin sıhhat veya manasına müessir olacak mahiyette görülürse senet kısmen veya tamamen hükümsüz addolunabilir.
Senede zorunlu unsurlar dışında konulan seçimlik imza ve kayıtlar olmazsa olmaz şartlardan değildir. Senede şahit sıfatıyla imza konulmasını engelleyen bir hüküm bulunmadığı gibi, seçimlik bu kayıt senet metnine etkili olmayacak ve senedin geçersizliğini de gerektirmeyecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında;
Senet metninde borçlu H..’in imzasından sonra matbu “kefil” ibaresi çizilerek el yazısı ile “Şahit” S..K.. isim ve karşısında da imzasının bulunduğu, senetteki yazının S….’a ait olup, alacaklının bu şekliyle senedi kabul ve takibe koyduğunda uyuşmazlık bulunmadığı gibi, alacaklı asıl ilk kararı temyizinde aynen “şahit ibaresi nedeniyle Bono’nun hukuki niteliği değişime uğramaz.” İbaresine yer vererek ve aşamalardaki beyanlarında, senetteki “şahit” ibaresinin Salih Kaplan tarafından yazıldığını kabul etmiş; adı geçen takip borçlusunun vekili de bu yazının müvekkilinin eli mahsulü olduğunu aşamalarda beyan etmiştir.
Bu da göstermektedir ki, takip borçlusu S..K..ın senede imzasını “şahit” sıfatıyla koyduğu hususu senet alacaklısının da kabulündedir. Öyle ise, sahit sıfatıyla senet ön yüzüne konulan imzanın aval olarak kabulünün mümkün olup olmadığı irdelenmelidir.
Yukarıda da açıkça vurgulandığı üzere bir kaydın aval olduğunun kabulü için yoruma muhtaç olmaması gerekir. Senedin huzurunda imzalandığını tevsik anlamında konulan “şahit” ibaresi ile karşısındaki isim ve imzanın; senet bedelinin kısmen veya tamamen vade tarihinde hamile karşı ödeme yükümlüğünü içerdiğini, dolayısıyla aval anlamına geldiğini kabul etmek olanaklı değildir. Matbu senet metninde yer alan matbu kefil ibaresinin silinip açıkça elle şahit yazılmış olması da HUMK.298 maddesi karşısında ayrıca tasdiki gerektiren bir hal değildir. Aval niteliğinde olmayan, şahit olarak konulduğu senet alacaklısının da kabulünde bulunan kaydın imzacısının senet bedelini hamiline karşı ödeme yükümlülüğünün de olmayacağı açıktır.
Mahkemenin sonuçta şikayeti kabulle, senede şahit sıfatıyla imza koyduğu belirgin olan şikayetçi Salih Kaplan yönünden takibin iptaline karar vermiş olması usul ve yasaya uygun olup, kararın yukarıdaki gerekçelerle onanması gerekir.
S O N U Ç :Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 02.07.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.