YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/443
KARAR NO : 2008/464
KARAR TARİHİ : 02.07.2008
MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01/11/2007
NUMARASI : 2007/411-2007/410
Taraflar arasındaki “Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 5.Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.05.2005 gün ve 2004/318-2005/250 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 21.12.2006 gün ve 2005/7137-2006/7531 sayılı ilamı ile; (…Davacı belediye tarafından, “Estergon Kalesi ile Subay Evleri arasında yaptırılacak gondol işi” 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 51/p maddesi uyarınca kapalı zarf teklif usulüyle ihaleye çıkarılmış, ihale davalı şirket üzerinde kalmıştır. İhale üzerinde kalan davalı şirket bu iş için, Yapı Kredi Bankası A.Ş. Karum-Ankara Şubesine ait 115.000,00 YTL tutarlı geçici teminat mektubunu davacı idareye ibraz etmiştir. Davacının 20.09.2002 günlü ihtarına rağmen, yüklenici tarafından geçici teminat kesin teminata dönüştürülmemiş ve noter huzurunda sözleşme imzalamaya davalı yanaşmadığından ihalenin iptali yoluna gidilmiştir.
2886 sayılı Yasa’nın 53. maddesi uyarınca, bu kanun kapsamında yapılan tüm ihaleler sözleşmeye bağlanır ve bu sözleşme idare adına ita amiri tarafından imzalanır. Yine, sözü edilen Yasanın 57. maddesi uyarınca, sözleşmenin noterlikçe tescil edilmesi zorunludur.
Somut olayda, taraflarca noter huzurunda imzalanmış bir sözleşme mevcut değildir. İhale öncesi davalı şirketin diğer ihale evrakıyla birlikte, altını paraf ederek idareye vermiş olduğu sözleşme örneği usulen akdedilmiş bir sözleşme olarak kabul edilemez. Taraflar arasında sözleşme imzalanmadan uyuşmazlık çıkmış ve bu dava açılmıştır. Sözleşmenin imzalanmasından önce çıkan uyuşmazlıkların İdari Yargı yerinde çözümlenmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2001 gün 257/285 sayılı ve Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 03.02.1997 gün 4/3 sayılı kararları). Mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddi yerine, davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davalının ihale şartnamesinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiasına dayalı zararın ve geçici teminat bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Davacısı iş sahibi Belediye Başkanlığı, davalısı ise yüklenicidir.
Mahkemece toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda; davalı şirketin şartlarını bildiği ihaleye gerekli belgeleri hazırlayıp katılmakla anılan işin hukuki ve fiili durumunu baştan beri bildiği halde noter önünde sözleşme imzasından kaçınarak ve kati teminat mektubunu sunmayarak sözleşmenin (ihalenin) feshine sebep olduğu, idarenin ihaleyi ve sözleşmeyi haklı feshettiği gerekçesiyle davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 2.500,00 YTL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
Tarafların temyizi üzerine 15.Hukuk Dairesince “Taraflarca noter huzurunda imzalanmış bir sözleşme mevcut değildir, ihale öncesi davalı şirketin diğer ihale evrakı ile birlikte altını paraf ederek idareye vermiş olduğu sözleşme örneği usulen akdedilmiş bir sözleşme olarak kabul edilemez. Taraflar arasında sözleşme imzalanmadan uyuşmazlık çıkmış ve bu dava açılmıştır. Sözleşmenin imzalanmasından önce çıkan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir” gerekçesiyle bozulmuş, davacının karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında gerçekleşen ihalenin 2886 sayılı Kanunun 53.maddesi hükmüne uygun olarak sözleşmeye bağlanıp bağlanmadığı, bağlanmışsa aynı Kanunun 57.maddesi gereğince sözleşmenin usulünce tasdik ve tescil edilip edilmediği ve bu cümleden olarak; sözleşmenin imzalanmasından önce ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüm merciinin adli yargı yeri mi idari yargı yeri mi olduğu noktasındadır.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun“Kapsam ve Nitelik” başlıklı 1.maddesinde;
“1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usullere tabidir.
2. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır.” Denilmekte;
“İdari Dava Türleri Ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2.maddesinde ise; “1. (Değişik bent: 10/06/1994 – 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:
a) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 21/09/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden düzenleme: 08/06/2000 – 4577/5. md) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) (Değişik bent: 18/12/1999 – 4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.…..” hükmüne yer verilmektedir.
Bu hükümlerden de anlaşıldığı üzere, idari yargının görev alanına giren dava türleri arasında idarenin bizzat kendisi tarafından özel ya da tüzel kişilere karşı açılan davalar bulunmamaktadır.
Eldeki dava, idare tarafından sözleşmeye dayanılarak yüklenici şirket aleyhine açılmış ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davanın bu niteliği, davacının idare olması karşısında idari yargı yeri değil, adli yargı yerinin görevli olduğunda duraksama bulunmamaktadır.
Yerel mahkemenin davaya bakmakla görevli olduğunu kabulle işin esasına girmesi usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmemiştir.
Bu hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Dairesine gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle DİRENME KARARI UYGUN OLUP, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 15.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine 02.07.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.