YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/422
KARAR NO : 2008/428
KARAR TARİHİ : 04.06.2008
MAHKEMESİ : Mersin 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2007
NUMARASI : 2007/122-622
Taraflar arasındaki “tesbit ve işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.10.2005 gün ve 190-959 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 26.03.2007 gün ve 6638-5171 sayılı ilamı ile (…Dava, 1982-1989 ile Kasım 1991-Şubat 2002 tarihleri arasında davalıların yanında hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tesbiti ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, genel tatil, fazla mesai ve yıllık ücret alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece, tanık sözlerine dayanılarak istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir..
Yapılan incelemede davalı işverence davacının davalılara ait (39825) sicil nolu iş yerinde 01.09.1987 ve 20.12.1991 tarihlerinde işe girdiğine dair 2 ayrı işe giriş bildirgesi verildiği, 01.09.1987-15.05.1989 tarihleri arasında 1987/3 dönemde 120 gün, 1988/1 dönemde 120 gün, 1988/2 dönemde 120 gün 1988/3 dönemde 120 gün, 1989/1 dönemde 120 gün 1989/2 dönemde 15 gün çalışmasının bildirildiği, 20.12.1991-13.11.1995 tarihleri arasında 1992/1 dönem 28 gün 1992/2 dönem 60 gün 1993/1 dönem 60 gün, 1993/2 dönem 60 gün 1993/3 dönem 60 gün; 1994/1 dönem 60 gün 1994/2 dönem 60 gün 1994/3 dönem 60 gün, 1995/1 dönem 28 gün, 1995/2 dönem 28 gün, 1995/3 dönem 50 gün, çalışmalarının kuruma bildirildiği davacının işyeri dosyasında bulunan 1991-1995 tarihleri arasında geçen çalışmaları ile ilgili ücret tediye bordrolarından 1993 yılı (ocak, şubat, mart, nisan, mayıs ve haziran) aylarına ait bordrolar dışında kalan ücret tediye bordrolarında davacının imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
1-Davacının 01.09.1987 tarihinden itibaren askere gittiği 15.05.1989 tarihine kadarki döneme ait çalışmaları işveren tarafından kuruma bildirilmiş ve primleri ödenmiş olması nedeni ile aynı dönemle ilgili süreler yönünden açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
2-Davacının 20.12.1991 ile Şubat 2002 tarihleri arasındaki hizmet tesbiti istemi bakımından;
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi olup yönetmelikle tesbit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum’ca tesbit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurum’ca dikkate alınacağı belirtilmiştir.
Gerçekten, davacının işyerindeki çalışmaları 20.12.1991 tarihli davacının imzasını taşıyan işe giriş bildirgesi ile Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak primleri ödenmiştir. Davalı işverenin ibraz ettiği 20.12.1991-13.11.1995 tarihleri arasındaki kısmi çalışmalarına ait ücret tediye bordrolarından 1993 yılı (ocak, şubat, mart, nisan mayıs ve haziran) aylarına ait kısmi bildirime ilişkin olup davacının imzasını taşıdığı anlaşıldığından, davacının bu dönemlerdeki çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin bulunması durumunda tanık sözlerine değer verilemez. Dairemizin giderek Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. Bu nedenle davacının tesbitini istediği 1993 yılı (ocak, şubat, mart, nisan mayıs ve haziran) aylarına ait kısmi bildirime ilişkin davacının imzasını içeren ücret tediye bordrolarında görülen kısmi sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine karar vermesi gerekirken kabulüne dair verilen karar doğru değildir. H.G.K.’nun 25.06.2003 gün ve 2003/410 Esas-424 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.
Öte yandan davacının kuruma bildirilmeyen 1995 yılından sonraki tesbiti istenen süreler yönünden işyerine ilişkin dönem bordroları temin edilmediği gibi, işyerinde çalışması görülen Baki KILIÇER (01.12.1993-13.11.1995) dışında dinlenen diğer tanıkların bordo tanığı yada kayıtlara geçmiş komşu işyeri tanıkları değildir.
Yapılacak iş, davacının 20.12.1991-Şubat 2002 tarihleri arasındaki döneme ilişkin tesbiti istenen süreler yönünden işyerine ilişkin Kurum şubesinde bulunan işyeri dosyası ile 13.11.1995-Şubat 2002 tarihleri arasındaki süreler yönünden varsa işyeri ücret tediye bordrolarının işverenden celbetmek, dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar saptanıp, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, davacının 2000 yılından sonraki çalışmaları ile ilgili ücret tediye bordrolarının bulunması halinde 4447 sayılı Yasa’nın 11. maddesiyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79. maddesine eklenen aynı maddenin 2. ve 3. fıkrasında söz konusu maddelerin yürürlüğe girdiği 01.01.2000 tarihinde itibaren kesintili çalışmalar bakımından çalışmaların ilgili ayın tamamında geçtiğine dair sigortalı lehine bir tür yasal karine getirilmiştir. Gerçekten, anılan fıkralara göre, işveren sigortalıların çalışmalarının 30 günden az geçmesi halinde az çalışmanın sebebini açıklayan bilgi ve belgeleri prim belgelerine eklemek zorundadır. Aksi takdirde, Kurum tarafından çalışmanın 30 gün devam ettiği kabul edilerek, eksik primler 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesi hükümleri çerçevesinde işverenden tahsil edilebilecektir. Hal böyle olunca, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79. maddesinde yapılan değişiklikle sigortalı lehine getirilen yasal karine de 1.1.2000 tarihinden sonraki kısmı bildirimlerde dikkate alınarak tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İbraz edilen 1992-1995 dönemine ilişkin ücret bordrolarından 1993/Ocak ve Haziran devresine ait olanların davacı imzası taşıması, bu imzaların davacı sigortalı işçi tarafından kendisine aidiyeti inkar veya hata, hile, ikrah durumu iddia ve ispat edilememiş olması karşısında, 1993/Ocak-Haziran devresinde ücret bordrolarında belirtilen ve davalı Kurum kaydına geçmiş süreler dikkate alınarak, fazla sürelere ilişkin istemin reddi gerekir. Haziran/1993 sonrası ücret bordrolarının davacı imzası içermemesi, bordro tanığının ifadesi ve diğer delillerle çalışmanın varlığının anlaşılmış olması, ne var ki; Kasım/1995 sonrası için yapılan araştırma ve incelemenin yeterli bulunmaması nedeniyle, Özel Dairece belirtilen yöntem izlenerek, yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda karar verilmesi gerekmesine karşın, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, gerekli temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 04.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.