YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/288
KARAR NO : 2008/298
KARAR TARİHİ : 02.04.2008
MAHKEMESİ : Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2007
NUMARASI : 2007/402-2007/564
Taraflar arasındaki “tapu iptali, tescil“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.12.2006 gün ve 2007/272 E. 2006/414 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 9.7.2007 gün ve 2007/6598 E. 7779 K. sayılı ilamı ile, (…Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının …parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada maliki bulunduğu iki dairesini 3.250-YTL: bedelle davalı K..’e satışı hususunda anlaştıkları, Kadir tarafından 2.250-YTL.nın davacıya peşin verildiği, peşin verilen bedel nedeniyle de 2.250-YTL. değerinde bono düzenleyerek davacı tarafından K…’e verildiği ayrıca bir senedin teminat senedi olduğuna dair taraflar arasında 8.10.1997 tarihli yazılı sözleşme yapıldığı, ancak K..’in daireleri almaktan vazgeçip senedi Konya 4.İcra Müdürlüğünün 1998/1933 Esas sayılı dosyasıyla takibe koyarak, davacı hakkında icra takibi başlatıldığı ve icra takibi sonunda, davacı adına kayıtlı 30 ile 33 sayılı parseldeki 1/3 payların ve ..ayılı parseldeki ..ile ..nolu bağımsız bölümlerin K.. tarafından alacağına mahsuben ihaleden satın alındığı bunun üzerine davacı tarafından icra takibine dayanak bononun teminat karşılığı olduğu iddiasıyla K..aleyhine Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/113 Esas sayılı dosyasında menfi tesbit davası açıldığı, açılan dava sonunda anılan senedin teminat senedi olduğu ve bu senetten dolayı davacının K..’e borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeden kesinleştiği, bu arada Konya İcra Tetkik Merciinin 1999/710 Esas sayılı dosyasında davacı tarafından açılan ihalenin feshi davasının da, takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiği, K..’in ihaleden satın aldığı çekişmeli taşınmazların ise, diğer davalı Veli Gök’e 9.7.2001 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, davalılardan K..üzerindeki sicil kaydının, açılan menfi tespit davası sonucu hukuki yönden dayanaksız kaldığını ve davalının da bu işlemi bilecek konumda olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Gerçekten de, K.. üzerindeki sicil kaydının kesinleşen menfi tespit davası sonucu dayanaksız kaldığı ve yolsuz tescil durumuna düştüğü, ancak K..’in taşınmazları diğer 9.7.2001 tarihinde diğer davalı V…sattığı ve taşınmazların el değiştirdiği görülmektedir.
Buna göre, Veli, ikinci el konumunda olup, koşulların gerçekleşmesi halinde Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan kural olarak yararlanacağı açıktır.
Ancak V.., 27 sayılı parselde çekişmeli daireleri satın almadan önce de bağımsız bölüm malikidir.Eşi L.. G.. ise komşu parselde paydaş olup, çekişmeli ..sayılı parsele taşkın yapı yapan kişidir.
Bu olgular gözetildiğinde davalı Veli’nin yolsuz tescili bilen ve bilmesi gereken konumda bulunduğu kabul edilmelidir.
Öyle ise, davalı V..’nin iyiniyetli olduğu ve Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğunda olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapu iptali, tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ile davalı K..U..’un ..parselde yer alan inşaat halindeki binadan iki dairenin satışı konusunda 03.09.1997 tarihinde anlaştıklarını, bu satış karşılığında davacının davalıya 2.250.000.000 TL. bono verdiğini, bu bononun teminat senedi olduğuna dair 08.10.1997 tarihinde yazılı sözleşme yaptıklarını; buna karşılık davalının bonoyu icraya koyduğunu, yapılan icra takibi sonunda davacıya ait üç parça taşınmazın ihale yoluyla satışa çıkarıldığını; taşınmazları ihaleden davalının satın aldığını; daha sonra diğer davalı Veli Gök’e sattığını ileri sürerek …Mahallesi, … Caddesi Mevkii,.. ada,..parselde ..ve .. nolu meskenler ile bunların kat irtifakına ayrılan 12/56 arsa payı, ..ada .. parselin 1/3 payı, .. ada, ..parselin 1/3 payının tapularının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuş; yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak kurulan hüküm Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
İddia, savunma ve tüm dosya içeriğine göre, davacının ..parsel üzerindeki binada bulunan iki dairesini davalı Kadir’e satmak üzere 3.250.00 YTL. satış bedeli üzerinden anlaştıkları, 2.250.00 YTL.nin peşin verildiği, buna karşılık davacı tarafından 2.250.00 YTL.’lik bono düzenlenerek davalı Kadir’e verildiği, bu senedin teminat senedi niteliğinde olduğunun 08.10.1997 tarihli taraflarca imzalanan sözleşmede belirtildiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Davalı K.., 2.250.00 YTL. değerindeki bonoya dayanarak icra takibinde bulunmuş, icra takibi sonunda davaya konu taşınmazları ihaleden satın almıştır. Bunun üzerine davacı Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/113 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açmış, yargılama sonunda senedin teminat senedi olduğuna, bu senetten ötürü davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; davalı taşınmazları diğer davalı V.. G..’e 09.07.2001 tarihinde satış yoluyla temlik etmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 1023 maddesi aynen “Tapu Kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” hükmünü içermektedir. Aynı ilke tamamlayıcı nitelikte bulunan 1024.maddede tekrarlanmış, iyiniyetli olmayan üçüncü şahısların kazanımı hükümsüz sayılmıştır. Bu yasal düzenlemeye göre, tapu sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendisinden beklenen tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkansız olan kişinin iktisabı geçerlidir.
Somut olayda, yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, ikinci el konumunda olan Veli Gök’ün, Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp, yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davalı V..G.., dosyadaki tapu kaydına göre .. parsel sayılı taşınmazda, çekişmeli daireleri satın almadan önce de bağımsız bölüm malikidir. Ayrıca davalının eşi L.. G..komşu ..ve ..parsellerin maliki bulunmaktadır. ..parsele yapılan inşaatın, dava konusu .. parsel sayılı taşınmaza taşması sebebiyle davacı S…tarafından ..parsel maliki L.. G..aleyhine değil, eşi V.. G..aleyhine Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/350 Esas, 2001/15 Karar sayılı dosyasıyla müdahalenin men’i ve kal davası açılmış; o sırada dava konusu ..parsel sayılı taşınmazdaki payı cebri icra sonucu ihaleyle satılmış olduğundan, davacının taşınmazda payının kalmadığı, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmış, anılan davanın reddine karar verilmiştir.
Bu durumda davalı V.. G.., yolsuz tescili bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olup, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde öngörülen sicile güvenin koruyucu etkisinden yararlanması söz konusu olamaz.
Hal böyle olunca, yerel mahkemece davanın kabulü gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, davanın reddine dair önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 02.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.