YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/246
KARAR NO : 2008/239
KARAR TARİHİ : 12.03.2008
MAHKEMESİ : Salihli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret MAhkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 10/11/2006
NUMARASI : 2006/462-2006/521
Taraflar arasındaki “iptal” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Salihli Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.7.2004 gün ve 2004/44-578 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 16.2.2006 gün ve 2005/13964-2006/1493 sayılı ilamı ile, (…Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin hissedarı olup, davalı şirketin 28.12.2002 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının usul ve yasaya aykırı olduğunu,ibralara ilişkin oylamada usulsüz olarak oy kullanıldığını, sermaye artırım kararının oy birliği ile alınması gerekirken bu hususa uyulmadığını,müvekkili ve ortak İ..A..ın genel kurulun ertelenmesi yönündeki istemlerinin dikkate alınmaması sonucu azınlık oylarına sağlanan hakların ihlal edildiğini ileri sürerek,anılan şirket genel kurul toplantısının ve alınan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili,davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını,genel kurulda alınan kararların iptalinin istenebilmesi için TTK’nun 381 .maddesinde öngörülen hususların yerine getirilmesi gerektiğini,davacının kararlar alındıktan sonra muhalefetini tutanağa geçirmediğini,bu nedenle dava ön şartının yerine getirilmediğini,esasa girilecek olursa da,yapılan genel kurulun ve alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak,davanın usul ve esas yönlerinden reddini istemiştir.
Mahkemece iddia,savunma ve tüm dosya kapsamına göre,davacının alınan kararlara red oyu kullandığı,ancak her karar için ayrı ayrı tutanağa muhalefet şerhi koymadığı,dolayısıyla TTK’nun 381 .maddesi uyarınca dava ön şartının yerine getirilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı,davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere,mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp,değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava,genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.Anılan toplantıda, ana sözleşmenin şirketin sermayesini düzenleyen 6.maddesi ile hisse senetlerinin devrini düzenleyen 7.maddesinin değiştirilmesi kararlaştırılmıştır.Anonim şirketlerde ana sözleşme değişikliklerinde uygulanması gereken toplantı ve karar yetersayılarına ilişkin düzenleme TTK’nun 388.maddesinde yer almaktadır.Bu maddede ana sözleşmenin değiştirilmesi sırasında uygulanması gereken toplanma ve karar yetersayıları yapılacak değişiklerin önemine göre farklı olarak düzenlenmiştir.Buna göre ana sözleşmede yapılacak değişikliğin niteliğine göre maddede belirtilen yetersayıların altında toplanılamaz ve karar alınamaz.Aksi takdirde alınan kararlar hukuken geçerli olmayıp,yoklukla maluldur.Anılan madde başlığı ile birlikte 16.06.1989 tarihinde kabul edilip, 04.07.1989 tarihinde yayınlanan 3585 sayılı Yasa ile değiştirilerek ana sözleşme değişikliklerinde uygulanması gereken toplantı ve karar yetersayıları hususu yeniden belirlenmiştir.Ancak,yasa değişikliği ana sözleşmenin kendiliğinden değiştirilmesi sonucunu doğurmadığından ana sözleşmede düzenlenmeyen hususlarda TTK’na yollama yapıldığı takdirde bu yollamanın ana sözleşmenin tescil ve ilan edildiği tarihte yürürlükte bulunan TTK hükümlerine yapıldığının kabulü gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde,davalı şirketin ilk olarak 1970 yılında Adi Komandit Şirket olarak kurulduğu,daha sonra nev’i değişikliği yapılarak şirketin anonim şirket haline getirildiği ve buna ilişkin ana sözleşmenin 1986 tarihinde tasdik edildiği anlaşılmıştır.Ana sözleşmenin 12/d maddesinde genel kurul toplantıları ve bu toplantılardaki karar nisabının TTK hükümlerine tabi olduğu belirtilmiş olup, 21.maddede de ana sözleşmede düzenlenmeyen konularda TTK’nun anonim şirketlere ait hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.Bu durumda,davalı şirketin ana sözleşmesinin yasal değişiklikten önce tescil edildiği anlaşıldığından ana sözleşme değişikliğine ilişkin olarak aldığı kararlarda TTK’nun değişiklikten önceki hükümleri uygulanacaktır.Buna göre TTK’nun 388.maddesinin 3585 sayılı Yasa ile değiştirilmesinden önceki hükmü uyarınca yapılan değerlendirme sonucu,davaya konu genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımına ve hisse senetlerinin devrine ilişkin kararların ana sözleşmenin 6. ve 7.maddelerinin değiştirilmesi niteliğinde bulunup,bu kararların toplantıya katılanların üçte ikisinin (2/3) çoğunluğu ile alınması gerekmektedir.Oysa ki,genel kurulda bu değişikliklerin 39.560 red oyuna karşılık 40.000 kabul oyu ile yapıldığı anlaşılmakla yasal karar yeter sayısı olan 2/3 oranının altında kalan kabul oyuna bağlı olarak yapılan ana sözleşme değişikliklerinin hukuken geçerli olmayıp,yoklukla malul olduğunun kabulü gerekir.Bu itibarla mahkemece, genel kurulun 3.maddesinde alınan bu kararların yoklukla malul olduğu gözetilerek davanın bu kararlara ilişkin olarak kabulüne karar verilmesi gerekirken,yazılı şekilde TTK’nun 381. maddesinde düzenlenen ve ancak iptal yaptırımına bağlanan hukuka aykırı durumlarda uygulanması mümkün dava ön şartlarının yerine getirilmediğinden bahisle yok hükmündeki sermaye artırımı ve hisse senedi devri değişikliklerine ilişkin alınan kararlara karşı açılan davanın da reddine karar verilmesi doğru görülmemiş,kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.2006 gün ve 2006/15-609-656 sayılı kararında da; sözleşmenin atıfta bulunduğu yasal düzenlemede sonradan değişiklik meydana gelmesi halinde, uyuşmazlığın sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan yasal durum çerçevesinde çözülmesi gerektiğinin kabul edilmiş bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 12.3.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.