YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/214
KARAR NO : 2008/241
KARAR TARİHİ : 12.03.2008
MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2007
NUMARASI : 2006/551-2007/39
Taraflar arasındaki “tescil“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 9.3.2005 gün ve 2001/959 E, 2005/45 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 25.5.2006 gün ve 2006/3049 E, 7212 K. sayılı ilamı ile, (…Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ……Köyünde bulunan taşınmazın tapuda ve vergide kayıtlı olduğunu, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713.maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir.Mahkemece davanın kabulüne, fen bilirkişi İmam Yaşartekin tarafından düzenlenen 1.6.2004 tarihli rapor ekindeki krokide (A) ile gösterilen 14.882 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine,Orman Yönetimi ve Köy tüzelkişiliği tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713.maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden sonra 20.4.1992 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.Genel arazi kadastrosu işlemi de 1978 yılında yapılmış ve sonuçları 18.12.1979-16.1.1980 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiştir.Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosunun 1978-1979 yılları arasında yapıldığı ve 17.1.1980 tarihinde kesinleştiği, orijinal kadastro paftasında, çekişmeli taşınmaz ve etrafı Devlet ormanı belirtmesi yapılarak kadastro dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Yasasının uygulanmaya başladığı tarihe kadar kadastrosu yapılacağı ilan edilen ve önceden sınırları belirlenen çalışma alanları içerisindeki ormanlar tespit dışı bırakılmışlardır.3402 sayılı kadastro Yasasının yürürlüğünden sonra ise anılan yasanın 4.maddesi gereğince işlem yapılmıştır. Her ne kadar orman ve yerel bilirkişi çekişmeli yerlerin orman sayılmayan yerlerden olduklarını açıklamışlarsa da kadastro işlemi olan tespit dışı bırakma işlemine ve resmi belgelere uygun düşmeyen bilirkişi sözlerine ve raporlarına değer verilemez. Zaman içinde taşınmaz üzerindeki orman bitki örtüsünün kaldırılmış olması o yerin orman niteliğini kaybettiği anlamına gelmez. Kaldı ki; çekişmeli taşınmaz üzerinde halen orman ağaçlarından olan meşe ve gürgen ağacı bulunduğu da bildirilmiştir. Diğer taraftan taşınmazın kısmen doğusu, batısı ve güneyi Devlet ormanı, kısmen kuzeybatısı mera ile çevrilidir. Kuzeydeki yoldan sonra yine mera niteliğinde taşınmazlar bulunmaktadır. Davacıların tutundukları vergi kaydının da cinsi çalılıktır.Ormanlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe hukuken değer verilemez. (Yargıtay HGK.nun 24.10.2001 gün, 2001/8-464/751 ile 12.5.2004 gün 2004/8-242-292 sayılı kararları). Tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45.maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 1.6.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.3.1989 gün ve 35/13 E.K.ve 13.6.1989 gün ve 7/25 E.K.sayılı kararları ile iptal edilmiş olup, diğer fıkraları da 3.3.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırıldığından bu yollarla ormandan yer kazanılamaz. Çekişmeli taşınmazın Devlet ormanı olduğundan kadastro dışı bırakılmış, yörede yapılan ve 20.4.1992 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu sırasında orman sınırı dışında bırakılmışsa da bu olgu taşınmazın orman sayılan yer olma niteliğini değiştirmez. 5.11.2003 gün ve 4999 sayılı Yasa ile değiştirilen 6831 sayılı Yasanın 7.maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış orman olması nedeniyle, her zaman orman sınırları içine alınabilir.Davacıların tutunduğu tapu kaydının da taşınmazla bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bu olgular göz önüne alındığında çekişmeli taşınmazın zilyetlikle kazanılacak bir yer olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; anılan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar hazine ve Orman Gen.Müd. vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar Hazine ve Orman Genel müdürlüğü vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının orman idaresine geri verilmesine, 12.3.2008 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.