YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/193
KARAR NO : 2008/179
KARAR TARİHİ : 27.02.2008
MAHKEMESİ : Üsküdar 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/07/2007
NUMARASI : 2007/475-2007/463
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar 2.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.7.2006 gün ve 2005/125-2006/295 sayılı kararın incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 15.3.2007 gün ve 2006/35331-2007/7076 sayılı ilamı ile, (…1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki gösterilen bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Davacı davalıya ait işyerinde çalışırken SSK kurumuna yaşlılık aylığı bağlanması için talepte bulunduğunu ve bu durumu işverene bildirdiğini,işten ayrıldığı halde hesaplanan kıdem tazminatının hemen ödenmeyip iki taksitte çekle kendisine ödendiğini,ancak gecikmeden dolayı faiz alacağı olduğunu beyanla kıdem tazminatının geç ödenmesinden kaynaklanan faizin tahsilini talep etmiştir.
Davalı davacının emekli olarak işyerinden ayrıldığını,kıdem tazminatının bir kısmının ayrılırken peşin olarak, kalanın da çekle ödendiğini, davacının verilen çeki hemen bankaya götürüp tahsil etme imkanı varken tahsil etmediğini,işten ayrılırken ibraname verdiğini, faiz talebini saklı tutmadığından faiz isteyemeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece; yıllardır çalıştığı işyerinden emekli olarak ayrılan bir işçinin kıdem tazminatına hemen kavuşması ve fesih tarihinde ödenmediği taktirde faiz alacağını saklı tutacağının B.K 113/2 maddesinde belirtilen halin icabından anlaşılmasına ve tereddütlü durumlarda İş Hukukunun işçi lehine yorum ilkesinin gözetilmesi gerektiğine göre, asıl borç ödenmediğinden davacının taksitle ödeme sırasında faiz alacağı hakkını saklı tuttuğu gerekçesi ile isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 113. maddesi uyarınca asıl borç ödendiği takdirde fer’i hak olan faiz hakkı da sakıt olur. Davacı bir kısım nakit ve bir kısmıda çekle ödenen kıdem tazminatı ödemesi sırasında faiz hakkını saklı tuttuğunu, yani bu yönde ihtirazi kayıt koyduğunu ispatlayamamıştır.Buna göre davacı artık geçmiş günler için gecikme faizi isteğinde bulunamaz. Anılan bu isteğin reddi yerine yazılı gerekçelerle kabulü hatalıdır…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, emeklilik nedeniyle hak kazanılan kıdem tazminatının geç ödendiği iddiasına dayalı, işlemiş faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı N..A..vekili, davacının, davalı işyerinde iş sözleşmesi ile çalışmakta iken, 13.07.2001 tarihinde emekli olduğunu, yasaya göre kıdem tazminatının aynı gün içinde ödenmesi gerekirken, ödenmediğini; davalı işverenin davacıdan ibraname aldığını, davacının bu ibranameyi ileride doğabilecek yasal hakları saklı tutarak imzaladığını, ibraname tarihinde davacıya bir ödeme yapılmadığını, kıdem tazminatının sonradan Vakıfbank aracılığıyla çekle ödendiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydı ile, işveren tarafından kıdem tazminatının geç ödenmesinden dolayı, şimdilik 1.000.000.000 TL. faiz alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; yargılama sırasında bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda talep miktarını ıslah yoluyla artırmıştır.
Davalı ….Holding A.Ş.vekili, davacının almaya hak kazandığı kıdem tazminatının kendisine çekle ödendiğini; davacının gecikmeden doğabilecek faizi isteme hakkını saklı tuttuğuna dair herhangi bir ihtirazi kayıt bildirmeksizin parayı aldığını, dolayısıyla 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin son fıkrası hükmüne dayanarak geriye dönük faiz talep edemeyeceğini; zira, ihtirazi kayıt bildirmediği için Borçlar Kanunu’nun 113/1.maddesi uyarınca faiz isteme hakkının düştüğünü, ortada, Borçlar Kanunu’nun 113/2. maddesi anlamında halin icabından neşet eden bir durumun da bulunmadığını, verdiği genel ibranamede de böyle bir ibarenin yer almadığını cevaben bildirmiştir.
Yerel Mahkeme; davacının kıdem tazminatının ödenmesi sırasında, geç ödemeden kaynaklanan işlemiş faizi talep etme hakkını saklı tutmasının halin icabından bulunduğu gerekçesiyle ve bilirkişi raporundaki hesaplamayı esas alarak, ıslah edilen tutar üzerinden davanın kabulüne karar vermiş; taraflar vekillerinin temyizi üzerine bu karar Özel Dairece metni yukarıda bulunan ilamla davalı yararına bozulmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayıp, genişleterek önceki kararında direnmiştir.
Davacının davalıya ait işyerinde sigortalı işçi olarak çalışmakta iken, emekli olmak üzere işten ayrılmak istediğini davalı işverene yazılı olarak beyan ettiği, dava dışı Kuruma da yaşlılık aylığı bağlanması için başvurduğu, bu başvuruyu yapmış olduğunu işverene bildirdiği, Kurumca kendisine yaşlılık aylığı bağlandığı çekişmesizdir.
Keza, davalı işverenin, davacının hak kazandığı kıdem tazminatını 13.7.2001 emeklilik tarihinde değil; çek vermek suretiyle 4.10.2001 ve 11.10.2001 tarihlerinde ödediğinde de çekişme yoktur.
Kıdem tazminatının ödenmesinden önce, davacı tarafından imzalanıp davalıya verilen; “Umumi İbraname” başlıklı matbu metinde “…İş bu ibranameyi, ileride doğabilecek kanuni haklarım saklı kalmak kaydiyle, serbestçe iradelerime sahip olarak imzalıyorum.” ibaresi bulunmaktadır.
Yargılama sırasında, Yerel Mahkeme, çeklerle yapılan ödeme sırasında davacı tarafından ihtirazi kayıt bildirilmiş olup olmadığının tespiti amacıyla, davacıya kıdem tazminatı ödemesini yapan Vakıfbank Şubesine müzekkere yazarak, ödemelere ilişkin çek ve banka dekontlarının onaylı örneklerinin gönderilmesini istemiş; anılan Bankanın yazı cevabında, arşivin su baskınına uğraması nedeniyle istenilen belgelerin gönderilemediği bildirilmiştir.
Böylece, dosya kapsamında, davacının kıdem tazminatını çekle tahsil ederken, gecikilen sürede işleyen faizi talep etme hakkını saklı tutmuş olup, olmadığına dair herhangi bir belge bulunmamaktadır.
Eş söyleyişle, dosya kapsamına göre, davacı, asıl alacağını (kıdem tazminatını) tahsil ederken, emeklilik tarihi ile ödeme tarihi arasındaki dönemde işlemiş olan faiz yönünden ihtirazi kayıt bildirdiğini belgeyle kanıtlamış değildir.
Ne var ki; yukarıda belirtildiği üzere, davacı tarafından kıdem tazminatının ödenmesinden önce imzalandığı sabit ve çekişmesiz olan ibranamede, ileride doğabilecek kanuni hakların saklı tutulduğu yönünde, açık ve tarafların itirazına uğramamış olan bir ibare bulunmaktadır.
Davacının söz konusu ibranameyi 13.7.2001 tarihinde, yani emekli olduğu gün verdiği; Kanun gereği emeklilik tarihinde yapılması gereken kıdem tazminatı ödemelerinin ise, daha sonra 4.10.2001 ve 11.10.2001 tarihlerinde yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
İbranamenin verildiği tarihte henüz kıdem tazminatı davacıya ödenmemiş olduğuna, bu ödemenin ileride yapılacağı da ibraname tarihinde her iki tarafın bilgisi ve kabulünde bulunduğuna göre, ibranamedeki “…İş bu ibranameyi, ileride doğabilecek kanuni haklarım saklı kalmak kaydiyle… imzalıyorum” ifadesiyle; davacının, ibranameden sonraki bir tarihte, dolayısıyla gecikmeyle ödenecek olan kıdem tazminatının, gecikilen sürede işleyen faiziyle birlikte kendisine ödenmemesi (ödemenin salt asıl alacakla sınırlı tutulması halinde); ödemenin yapılması gereken tarih ile, fiilen yapılacağı tarih arasındaki sürede işleyen faizi talep etme hakkını, daha ibraname tarihinde saklı tutmuş olduğunun kabulü gerekir. İbranamedeki “…ileride doğabilecek kanuni haklar…” ibaresinin, ileride ödenecek olan kıdem tazminatının gecikmeden kaynaklanan faizini de kapsayacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Zira; işlemiş faiz alacağının doğabilmesi için, asıl alacağın ödenmiş ve bu ödemenin gecikilerek yapılmış olması gerekir. Dolayısıyla, asıl alacağın ödenmediği ibraname tarihi itibariyle, işlemiş faiz alacağını talep etme hakkı ‘henüz mevcut olmayan, ileride doğması muhtemel bir hak’ durumundadır ve böyle olduğu için de, ibranamede saklı tutulan “…ileride doğabilecek kanuni haklar…” kapsamındadır.Hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin, somut olayda davacının işlemiş faiz talep etme hakkının mevcut olduğu yönündeki direnme gerekçesi yerindedir. Ancak, işin esası Özel Dairece incelenmediğinden, bu yönden inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkemenin direnme gerekçesi yerinde görüldüğünden, davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 27.2.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.