Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2008/171 E. 2008/209 K. 27.02.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/171
KARAR NO : 2008/209
KARAR TARİHİ : 27.02.2008

MAHKEMESİ : Bursa 5.İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2007
NUMARASI : 2007/985-2007/1412
Taraflar arasındaki “tesbit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 5. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 05.10.2006 gün ve 368-500 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.05.2007 gün ve 16572-6644 sayılı ilamı ile; (“…Dava, 01.07.1988 tarihinden itibaren, 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süreleri dışlanmak suretiyle 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olunduğunun tespiti istemine ilişkindir. Bağ-Kur’a kayıt ve tescili 31.05.1988 tarihinde düzenlenen giriş bildirgesi üzerine 01.07.1988 tarihi itibarıyla yapılan davacının dava tarihi itibarıyla sigortalılığının devam ettiği, 1990 yılında 15, 1991 yılında 10, 1993 yılında 8 günlük primi ödenmiş Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı sigortalılığının bulunduğu, teslim ettiği ürün bedellerinden ilki 1994 yılının Ağustos ayında olmak üzere 2000 yılı dışında her yıl aralıksız prim kesintilerinin yapıldığı, Ziraat Odası’na 01.01.1987 tarihinden, S.S.Pancar Ekicileri Kooperatifi’ne 1989 yılından, Tarım Kredi Kooperatifi’ne 22.10.1990 tarihinden itibaren kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır.
2926 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, diğer koşulların da varlığı durumunda tarım Bağ-Kur sigortalısı sayıldıkları gibi, 6 ncı madde gereğince, bu kişilerin sigortalılıkları, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sona ermektedir. Bununla birlikte, 5 inci maddede açıklanan sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı hükmü, 9 uncu maddede yer alan Kurum’un resen tescil yükümü ile birlikte gözetildiğinde, tarım Bağ-Kur sigortalısı olup Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına tabi bir işte çalışmaya başlaması nedeniyle sigortalılığı sona erdirilen bir kişinin, anılan çalışmanın bitiminde tarım Bağ-Kur sigortalılığının yeniden başlatılması gerekir ise de, bunun için tarımsal faaliyette bulunulduğunun kanıtlanması zorunludur. Kanunun 3/b maddesine göre tarımsal faaliyet, kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya ait yerlerde yapılabilir. 10 uncu maddede sayılan, makam, kurum, kuruluş, kooperatif, birlik, şirket ve banka kayıtları ise tescile ve sigortalılığının başlangıcına esas kabul edilmektedir. Ayrıca belirtmek gerekirse, 2 nci maddeye göre sigortalı sayılmanın bir koşulu da, 3/b maddesinde belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülmesidir. Öte yandan, 36 ncı maddede de, Kurumun prim alacaklarının Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilmesi olanağını öngörülmüştür.
İnceleme konusu davaya bu çerçevede bakıldığında; hemen belirtilmelidir ki, ürün teslimi ve teslim edilen ürünlerden yapılan prim kesintileri göz önünde bulundurulduğunda ilgili yıllara yönelik sigortalılığın kabulü zorunlu olduğu gibi, geri kalan yıllara ilişkin olarak ise; tüm dosya içeriğinden, davalı Kurum tarafından dava dışı Sosyal Sigortalar Kurumuna yazılan yazıya cevap verilip davacının 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süreleri bildirildikten sonra tarım Bağ-Kur sigortalılığına dönük iptal işleminin yapılacağı anlaşıldığından, sonuç itibarıyla taraflar arasında dava konusu yapılabilecek bir uyuşmazlığın bulunduğunun kabulü de gerekmektedir. Bu bakımdan ve özellikle tarımsal faaliyete ilişkin olarak karara dayanak yapılan kanıtlar hüküm vermeye elverişli olmadığından, 2926 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendi, 6 ncı ve 10 uncu maddeleri çerçevesinde gerekli inceleme ve araştırma yapılarak; davacının sahibi olduğu veya tarımsal amaçlı kullandığı taşınmazlar hakkındaki bilgi ve belgeler ilgili kurum ve kuruluşlardan getirtilmeli, tarımsal faaliyet yönünden yeterli miktarda taşınmazı kullanıp kullanmadığı, nerede oturduğu, faaliyetini kendi mülkünde mi, miras yolu ile elde ettiği mülkte mi, yoksa ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde mi sürdürdüğü, faaliyetine ara verip vermediği, kuraklık ve doğal afet gibi olaylara maruz kalıp kalmadığı, traktörü ve hayvanı olup olmadığı, hangi tür ürünler ektiği, yılda ne kadar ürün elde ederek bunu nasıl değerlendirdiği, ortalama yıllık gelir tutarı ve bunun geçimini sağlamaya yetip yetmeyeceği, kooperatif veya bankalardan tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı yöntemince belirlenmeli, bu konularda Cumhuriyet Başsavcılığı araştırması yapılıp dönemin muhtar ve azalarının bilgi ve görgüsüne başvurulmalı, böylelikle tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülüp sürdürülmediği olgusu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuştuktan sonra sonucuna göre karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu istemin aynen hüküm altına alınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
0 halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.”
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre ve özellikle tarım Bağ-Kur sigortalılığı için aranan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2007 gün ve 2007/10-907-893 sayılı kararında da irdelenen bilgi ve belgelerin dosya içeriğinde yer alması, dava tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalılığının varlığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde anlaşılmış olması karşısında, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, 27.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.