Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2007/861 E. 2007/835 K. 14.11.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/861
KARAR NO : 2007/835
KARAR TARİHİ : 14.11.2007

MAHKEMESİ : İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/06/2007
NUMARASI : 2007/286-2007/645
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Sulh 5.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.10.2005 gün ve 2004/1335-2005/1058 sayılı kararın incelenmesi Davacı/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 07.11.2006 gün ve 2006/8871-10440 sayılı ilamı ile; (…Davacı vekili davalının müvekkiline olan borcunu ödememesi üzerine alacağın tahsili için yapılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, %40 tazminat karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece davacının ikametgâhının Çatalca’da, davalının ise Trabzon’da olduğu, faturalarda İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtilmesinin yeterli olmadığı, icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığı için davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş ise de aleyhinde yapılan icra takibi üzerine icra müdürlüğüne vermiş olduğu itiraz dilekçesinde akdi ilişkiyi kabul ederek ödeme definde bulunmuştur. Bu durumda dava konusu alacak bir para alacağı olup, BK’nun 73 ve HUMK 10. mad. gereğince davacının ikametgâhı mahkemeleri ve icra daireleri yetkilidir.
Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı/alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı/alacaklı …… Kalemcilik Ticaret Anonim Şirketinin adresi Muratbey köyü …… Mevkii, UKİ karşısı Çatalca/İstanbul’dur.
Davalı/borçlu …..Turizm İnşaat Otomotiv San.Tic.A.Ş.nin ticari merkezi,Ticaret Sicil Gazetesinin 11.12.2003 gün ve 5944 sayılı nüshasına göre, İstanbul/Kadıköy/Fikirtepe Hızırbey Cad.No:23 Kat:1 adresinde olup, bu şirkete ait “Hotel ……” işyeri ise Trabzon ilinin …… İlçesindedir.
Davacı/alacaklı şirket, İstanbul 5.İcra Müdürlüğünün 2004/14490 E. sayılı dosyasında, 18.10.2004 tarihinde davalı/borçlu şirket aleyhine ilamsız icra takibine girişmiş; alacağın dayanağı olarak ta 20.02.2004 tarih ve 654708 nolu faturayı göstermiştir. Ödeme emri borçlu adresinde Hotel sahibi Selma Aktürk imzasına 22.10.2004 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davalı borçlu şirket, imza sirküleri ekli, şirket ismi ve kaşesi altında çift imza taşıyan 28.10.2004 tarihli itiraz dilekçesinde;
“Borçlu şirket adresi Hotel ………TRABZON olması vesilesiyle yetkili icra daireleri Trabzon İcra Daireleridir. Bu sebeple yetkiye itiraz ediyoruz.Şirketimizin muaccel hale gelmiş bir borcu bulunmamaktadır. Tarafımıza söz konusu fatura ile ilgili herhangi bir ihtarname keşide edilmemiştir.Söz konusu olan faturaya ilişkin aşağıda ekte sunduğumuz 1.500.000.000 TL lık ödeme yapılmış fakat alacaklı firma tarafından bu ödeme gözardı edilmiştir. B.K.101 madde gereğince temerrüde düşürülmeye yönelik herhangi bir ihtarname tarafımıza keşide edilmemiştir.Bu sebeple işlemiş faizi kabul etmiyoruz.Aylık %8 faiz oranını kabul etmiyoruz. Söz konusu faiz pek fahiştir.Söz konusu ticari ilişki olduğundan reeskont faizi uygulanmalıdır.”
İfadelerine yer vererek sonuçta: yetkiye, borca, işlemiş faize, faiz oranına itiraz ederek takibin durdurulmasını, istemiş; takip durmuştur.
Davacı/alacaklı 23.12.2004 tarihinde eldeki davayı açarak itirazın iptali isteminde bulunmuş; davalı usulünce tebliğe karşın cevap ve delil bildirmemiştir.
Mahkemece davacı delilleri toplanarak bilirkişi incelemesi yapılmış; sonuçta “icra takibi yetkili icra dairesinde yapılmayıp borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olmakla geçerli bir icra takibi olmadığından” davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı/alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; “davalı/borçlunun icra dosyasına itiraz ederken akdi ilişkiyi kabul edip ödeme definde bulunduğu, dava konusu alacağın para alacağı olması karşısında BK.73 ve HUMK.nun 10.maddesi gereğince davacının ikametgahı mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu, işin esasının incelenmesi gerektiği” gerekçesiyle karar bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacı/alacaklı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; icra dairesinin yetkisi noktasında olup; borçlunun akdi ilişkiye itiraz etmeyip ödeme definde bulunması karşısında alacağın niteliğine göre takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili ve yapılan takip ile bu takibe yönelik yetki itirazının da geçerli, olup olmadığının çözümü gerekmektedir.
Davalı eldeki davada savunmada bulunmamışsa da icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde akdi ilişkiyi kabul etmiş; ödeme def’inde bulunmuş; yetki itirazında aynen “Borçlu şirket adresi Hotel Büyük Sümela Maçka-TRABZON olması vesilesiyle yetkili icra daireleri Trabzon İcra Daireleridir.” İfadesini kullanarak yetkili icra dairesini açıkça “Trabzon” olarak göstermiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50.maddesinde “yetki ve itirazları” başlığı altında aynen;
“ Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. Tetkik mercii tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.
İki tetkik mercii arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.”
Düzenlemesi yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir.
Bu nedenle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetki konusundaki hükümlerinin, somut olaydaki uyuşmazlıkla sınırlı olarak açıklanmasında yarar görülmüştür:
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 9.maddesi, tersine bir yasa hükmü olmadıkça, her davanın, açıldığı tarihte davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğini öngörmektedir. Bu hükme göre, genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir.
Bu Kanunun 10. maddesinde ise, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde dahi dava açılabileceği belirtilmiştir. Bu hüküm, özel yetkiye ilişkin bir düzenlemeyi içermektedir.
Anılan Kanunun 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmiştir.
Yine aynı Kanunun 23.maddesinde;
“Salahiyettar olmıyan bir mahkemede aleyhine dava ikame olunan kimse esasa girişmezden evvel bu bapta itirazda bulunmazsa o mahkemenin salahiyetini kabul etmiş addolunur. Şu kadar ki munhasıran iki tarafın arzularına tabi olmıyan mesail bundan müstesnadır.Mahkeme bu nevi davalarda hitamı mahkemeye kadar re’sen veya iki taraftan birinin talebi üzerine ademi salahiyet kararı verir. Mahkemenin salahiyattar olmadığını iddia eden taraf salahiyettar mahkemeyi beyana mecburdur.”
Denilmektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetki konusundaki bu hükümleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50/1. maddesi uyarınca, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesinin belirlenmesinde kıyasen uygulanacaktır.
İcra Dairelerinin ve Mahkemelerin yetkisine ilişkin bu yasal hükümler karşısında somut olay değerlendirildiğinde:
Borçlu şirketin ticari merkezi dolayısıyla da yasal ikametgahı İstanbul/Kadıköy/Fikirtepe adresinde bulunmakta olup; bu şirkete ait Hotel Büyük Sümela işyeri ise Trabzon İlinin Maçka İlçesindedir.
Alacaklı şirketin ticari merkezi yani yasal ikametgahı ise Çatalca/İstanbul adresindedir.
Takip İstanbul’da yapılmış olup; borçlu yetki itirazında bulunurken Trabzon icra dairelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50/1. maddesi delaletiyle uygulama yeri bulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 23.maddesinin son cümlesi gereğince yetki itirazında bulunan tarafın yetkili icra dairesini doğru olarak göstermesi gerekir. Aksi halde bu itiraz yapılmamış hükmündedir.
Ne var ki, borçlu yetki itirazında bulunurken bu gereğe uygun davranmamış; tarafların yasal ikametgahı ya da sözleşme mahalli olmadığı gibi taraflarca sözleşmeyle yetkili kılınan yer niteliği de bulunmayan ve bu nedenle de yetkili olmayan “Trabzon icra dairelerini” yetkili merci olarak göstermiştir. Bu nedenle yaptığı yetki itirazını geçerli kabul etmek olanaklı değildir.
Diğer taraftan, sözleşmenin ifa yeri belli olmayıp bir an için Hotel ……..işyeri olduğu kabul edilse dahi bu yer de Trabzon’da olmayıp, ayrı bir adli teşkilatı ve icra dairesi bulunan Maçka ilçesindedir.
Şu durum karşısında, davalı/borçlunun yetki itirazı geçerli ve sonuca etkili bulunmadığından, takip yapılan icra dairesinin yetkili olduğunun kabulü ve işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda ayrıntısı açıklanan bu hususlar göz ardı edilerek icra dairesinin yetkisizliğini kabulle, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından bahisle davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
S O N U Ç : Davacı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 14.11.2007 gününde, oybirliği ile karar verildi.